"bazı pişmanlıklar"

Start from the beginning
                                    

Ben sadece yutkunmak ve dudaklarımı ıslatmakla meşgulken masum gözlerle Taehyung'a bakıyordum.

Jae duyduğu sesle arkasındaki bedene döndüğünde aralarındaki kötü enerjiyi hissetmiştim. Taehyung'un gözü bir kere bile bana kaymazken sadece Jae'in gözlerine kilitlenmişti.

Tam o an sadece bir saniyeliğine gözleri bana kaydı ve anından geri çekti. Niye bu kadar gergin olduğunu anlayamazken sıktığı dişleri kırılacak gibiydi.

"Ne var Taehyung?" Jae ona karşı buz gibi konuşurken tek kaşı havalanmıştı. Şaşırmış gibi duruyordu. Birbirine yakın olan boylarına rağmen Jae biraz daha kaldırıyordu kafasını. Yüzünü incelediğimde ise

"Ne mi var? Bu seni ne ilgilendirir? Asıl senin Jungkook'la ne işin var? Neden burdasın? Kapıya çarpamaların yetmedi heralde."

Şüpheli cümleleri arasından düşüncelere daldığımda kaşlarım çatılmıştı. Bugün yazdıkları da bir tuhaftı.

Aralarında benim bilmediğim bir şey geçmiş olmalıydı.

"Jungkook'un yanına gelmek istedim ve geldim. Var mı diyeceğin?"

Jae bir adım daha Taehyung'a attığında hemen etrafıma bakındım. Öğretmenler yoktu. Ama şimdiden birçok öğrencinin gözü bize dönmüştü. Fısır fısır konuşmalar kulağımı dolduruyordu.

Jae'in soğuk tavırlarına karşın bir şey diyemiyordum. Şu an onların tam arasının gerisinde duruyordum. Bir Taehyung'a bir de Jae'e bakıyordum.

"Sen nasibini almadın değil mi? Bilerek kaşınıyorsun." Kıstığı gözleri oldukça duygusuzdu. Bu gereksiz gerginliğe asla anlam veremiyordum.

"Senin vurduğun iki yumruk işlemez hemen. Anca da bunu yaparsın zaten. Noldu, Jungkook'la birlikte kalacağımız, yanyana uyuyacağımız için falan mı kıskand-" cümlesini tamamlamadan Taehyung'un yumruğunu Jae'in suratına sertçe indirmesi bir oldu.

"NE DİYORSUN LAN SEN! YANYANA MI YATACAKSIN BİR DE! SİKİK HERİF!"

Gözlerim korkuyla açılırken geriye sendeleyen Jae'e doğru uzandım refleks olarak. Arkamda hissettiğim elle belimden geri çekildiğimde beni kendine çeken Taehyung'tu

"Jungkook, şimdi hemen burdan uzaklaş-"

"Ne yaptın sen! Niye vurdun ona Taehyung? Niye hiçbir şey söylemiyorsunuz!" Bağırarak konuştuğumda belimi elinden kurtardım. Geriye sendeleyen Jae'e baktığımda burnu kanıyordu. Sızlanarak burnunu tuttuğunda elindeki kanı görebiliyordum.

"Tanrım, Jae iyi misin?" Hemen ona doğru adım attığımda burnu gerçekten ciddi bir şekilde kanıyordu. Çok sert vurmuştu.

Etraftaki gözleri görmezden geldiğimde

Bana yukardan bakarken söylediklerini etraftakilerin sesli konuşmalarından ve aklımda olan Jae'den duymuyordum.

Belimi elinden kurtardığımda ister istemez hızlanan kalbime hakim olamadım. Korkuyla yutkunduğumda bunların hepsinin nedeninin benim olmasından korkuyordum.

"J-jae ben gerçekten üzgünüm. Ne oldu anlamı-"

"Senin bir suçun yok Jungkook, Taehyung'un yapmadığı şey değil." Dedikleriyle küçük bir şoka girmiştim.

Attığı mesajlar, kapıya çarpması... ah safsın Jungkook! O kapıya çarpmadı ki bile!

Şaşkınlıktan büyüyen gözlerim ve açılan ağzımla tekrar arkamdaki bedene döndüm. Taehyung çene kaslarını zedelemek istiyormuşcasına sıkıyordu. Yumruk attığı elinde kan izi varken o korkunçtu.

 Kiss Thief ~ TaekookWhere stories live. Discover now