9.Bölüm

19 3 15
                                    

   Tolga üst kata çıkıp indiğinde elinde iki farklı kask vardı. Birini bana uzatarak.

"Buyrun küçük hanım" dediğinde kıkırdadım. Kaskı alıp kapıdan çıktığımda salona bir göz attı.

"Sen bekle geliyorum" dediğinde salona gitti. Bende ayakkabılarımı giyip onu beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra elinde açık olan telefonum ile geri geldi.

"Onu bana ver" dediğimde elini yukarıya kaldırdı.

"Senden istediğim şeyi yaparsan" dedi

"Tamam ne istiyorsun?" Dediğimde kendi ayaklabılarını giydi ve asansörü işaret etti. Asansöre doğru ilerlerken "Embrasse-moi" dedi.

"O ne demek?" Diye sordum.

"Fransızca, başak bir dilde söylememi iste misin?"

"Lütfen kolay bir dil olsun" dedim

"Bésame" dedi bu sefer. O a soran gözlerle bakarken "Baciami, da mihi, Me beija" dedi.

"Türkçe meal lütfen" dedim en sonunda

"Küss mich, Kiss me" dedi.

"Hepsi 'öp beni' demek mi?" Diye sordum merakıma yenilerek.

"Evet" dedi ve telefonda bir tuşa bastı.

"Dediğini yaparsam telefonu bana vereceğini söyledin" dediğimde gri gözleri telefon ekranından ayrılarak koyu yeşil gözlerimi buldu.

"Evet" dedi

"O halde biraz eğilmeye ne dersiniz beyefendi?" Dedim. Hafif bir şekilde gülümseyerek biraz eğildi. Parmak uçlarımda yükselerek yanağına bir buse kondurdum. Ardından yanağını ısırarak telefonumu alarak bir adım geri gittim. Bana öfke içinde bakarken yanağını sildi. Ben kendimi tutamadan güldüğümde bana baktı.

"O açık yeşil gözlerinin hatrına seni affediyorum" dedi. İyide benim gözlerim açık yeşil değil ki. Arkamdaki aynaya döndüğümde gözlerimin açık yeşil olduğunu gördüm.

"Gözlerim açık yeşil değil koyu yeşil ışıktan böyle görünüyor" dediğimde başını sallayıp.

"Kesin" dedi. O esnada asansör durdu ama zemin katta değil. Kapılar açılınca Tolga ile farklı iki tarafa çekildik. Kapıların ardından içeriye giren üçlü erkek gurubu önce Tolga'ya baktılar ardından gözleri beni bulunca aralarından biri tebessüm etti diğer ikisi ise yüzümden çok bedenimle ilgileniyor gibiydi.

Rahatsız bir şekilde Tolga'ya baktığımda üç erkeğe de öldürecekmiş gibi gözünü kırpmadan baktığını gördüm. Üçü asansöre binince zemin katın düğmesine bastı. Ben olabildiğince onlardan uzak durmaya çalıştıkça olmuyordu.

Göz ucuyla Tolga'ya baktığımda Tolga'nın anındaki ve ellerindeki damarlar belirginleşti. Gri gözlerinden ateş çıkıyordu. O esnada asansör sert bir şekilde durdu. Dengemi kaybettiğimde birden birinin elini kolumda hissettim ardından yüzüm birinin göğüsündeydi.

Kendimi geri çektiğimde bunun o çocuklardan biri olduğunu gördüm.

"Sakin ol bebeğim abarttın"  dediğinde Tolga'nın çocuğun arkasında bittiğini fark ettim. Çocuğu omzundan tutarak onu aynaya doğru ittirdi, bir kolu ile boynuna baskı uygulayıp onu soluksuz bırakırken diğer eli ile çenesini sıkıyordu.

"Bir daha o kıza 'bebeğim' gibi bir şey dersen annemden emdiğin süt burnundan gelene kadar döverim. Allah bile seni tanımaz" diye tısladı çocuğun suratına.

Bu neydi şimdi? Kıskandı mı?

Çocuk başını onaylar şekilde salladığında yüzü patlıcan gibi morarmıştı.

TAÇSIZ PRENSES Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang