4. Bölüm

37 4 1
                                    

Saat sabahın ikisiydi ve Remi evine yeni dönebilmişti. Hiçbir şey yapmadan kendini koltuğa bıraktı ve abisini aramak üzere telefonunu çıkardı, açmasını beklemiyordu ama kısa süre sonra onun uykulu sesini duydu.

"Remi?"

"Igor, uyuyor muydun?"

Sorduğu sorunun çok saçma olduğunu biliyordu ama biraz içki ve hissettiği yorgunluk mantıklı düşünmesine imkan vermiyordu. Ayrıca nefes nefeseydi, bu yüzden üvey abisinin uykusu açıldı ve kalın Rus aksanıyla konuşmaya devam etti;

"Uyandım, ne oldu? Bir şey mi var?"

"Yok, hiçbir şey yok. Hiçbir şey olmadığı için aradım, babam nasıl?"

Telefonun diğer tarafında Igor yüzünü buruşturdu. Babaları son günlerde yaklaşılacak gibi değildi.

"Sinirli, beni değil de seni gönderdiği için."

"Sikerler, her şeyin üstüne nasıl iyi geldi bu bilemezsin." Remi yanaklarını şişirip uzunca ofladı.

"Sen istedin Remi. Gösteriş yapmana gerek yoktu, işin zor olduğunu defalarca tekrar ettik amına koyayım. Hayır, güçsüz değilsin ama nelerle baş edip edemeyeceğini anlayacak kadar da aptal olmamalıydın. Getirdiğin bilgilerin hepsi önemsiz."

Igor kendini tutamamıştı, söylemek istediği şeyler bunlar değildi. Kardeşi orada tek başına diye endileşiydi ama babasının son zamanlarda sinirini çıkardığı tek kişi Igor'du, haliyle çok gergindi.

"Igor, yardım edersin diye aradım beni harca diye değil."

"Kusura bakma, işler burada da çok iyi değil. Kapatıyorum, kendine dikkat et."

Remi görüşürüz bile diyemeden telefonun kapandığını duydu. Soğukkanlı olmaya karar verdi, odasına geçti ve büyük mantar panosunda topladığı bilgilere göz attı. Enoch Şirketi'nin patronunun kim olduğunu henüz bilmiyordu, şirket tefecilikten uyuşturucu satıcılığına dair her şeyle uğraşıyordu. Görünürde ise yatırımcılardı. Şehrin tamamında sadece 3 mağazaları vardı ve burada sadece belli başlı milyarderlerin alabildiği mücevherler satılıyordu. Bu insanlar ise oraya mücevher için değil, uyuşturucu için gidiyordu. Hepsi anlaşmalıydı ve senelerdir böyle devam etmişti.

Bu kadar büyük işlerle uğraşmayı seneler boyu sürdürebilmek için çok tehlikeli şeylerin yapılması gerekiyordu. Başlarındaki adam ya çok zeki ya çok acımasızdı. Maalesef, Remi'nin bulabildikleri bunlardan ve birkaç önemsiz detaydan ileri gidememişti. Her şeyi kontrol edip şüphelendiği ve öğrendiği yeni şeyleri not aldı ve saat sabah dörde yaklaşırken ancak uyuyabildi.

Uyandığında tam karşısındaki saat 6:30'u gösteriyordu. Yine hiç bilmediği bir yerde bir toplantı vardı. Baş ağrısını geçirmek için üç sağlam ağrı kesici ve iki fincan sade kahve gerekmişti. Nihayet iyi hissettiğinde hazırlanıp ona gönderilen konuma gitmek üzere yola çıktı. İçinden bir ses iyi geçmeyeceğini söylüyordu ama kendi kendini korkutmak istemedi.

Dağlık ve ıssız alan. Ne bir ses vardı ne ona benzer herhangi bir şey. Önceki toplantılar da buna benzer yerlerde geçmişti ve Remi bu noktada şehirdeki tüm dağları ziyaret ettiğini düşünüyordu. Buranın tek bir farkı vardı, önceki toplantılarda hep hurda garajlarda ya da terk edilmiş barakalarda ayak üstü konuşulur ve 15 20 dakika sürmeden dağılınırdı. Şimdi ise karşısında büyük bir ahşap ev vardı, güvenliklerden geçtikten sonra koskocaman masaya yerleşmiş olan tek tük insanların arasında yerini aldı.

18 dakika geçmişti. Saniyeleri saydığı 18 dakika boyunca Remi kayda değer hiçbir şey duyamadı, alacaklı oldukları insanlar, mağazaların düzenlenmesi ve satışlardaki birkaç değişiklik harici hiçbir şey konuşulmadı. Kız ise hiç konuşmadı, esnemek istemediği için yanak içlerini ısırıyordu. Miguel ise birkaç sıra önünde oturuyordu, sohbete hiç katılmasa da pür dikkat dinlemeye bir kere bile olsun ara vermemişti.

Remi bir süre sonra sona yaklaştıklarını düşündüklerinde, ortamda ikinci patron diye anılan fakat yönetim harici hiçbir şey bilmeyen adam gülümseyerek kıza döndü.

"Sorusu olan var mı? Herhangi bir şikayet? Yoksa dağılabiliriz."

Remi kafasını olumsuz şekilde sallayacaktı ki Miguel kendini belli edercesine oturduğu sandalyeden kalktı ve ellerini masaya dayayarak kızın gözlerinin içine baktı.

"Bitirmeni bekliyordum Judas, benim söyleyecek birkaç şeyim var."

Herkes Miguel'e bakıyordu. Böyle şeyler sıra dışı değildi ama insanlar hep merak ederdi. Remi kaşlarını çatarak adamın bakışlarına karşılık verdi. Ne söyleyebileceğini kestirmeye çalışmak zordu, bu yüzden stres olmaya başlamıştı.

"Remi Beaumont'la ilgili şüpheleri olan başka biri var mı? El kaldırabilir."

Kız hareket etmiyordu, göz kırpmıyordu, elini kim kaldırdı diye bakmamıştı bile ama kaldıran kimse yoktu. Birkaç saniyelik ölüm sessizliğinden sonra Miguel inanamıyormuş gibi güldü ve olduğu yerden Judas'ın arkasına doğru ilerledi.

"Gerçekten mi? Tek kişi bile mi yok amına koyayım? Bu kadın yüzüme yalan söylüyor, aptal gibi davranıyor ve bunu sadece ben mi fark ediyorum?"

İnsanlar gerilirken Remi biraz rahatlamıştı çünkü artık adamın derdinin ne olduğunu biliyordu, önüne dönerek belli belirsiz gülümsedi ve söz hakkının ona geçtiğini düşünerek Miguel'e baktı;

"Kişisel meselelerimizi şirkete yansıtabileceğimizi düşünmüyorum. Çocukluk yapıyorsun."

O odada bulunan kimse daha önce Miguel'i sinirli görmedi. Tüm işleri neredeyse kaba kuvvetten ibaret olsa da bu adam herhangi bir duygu hissettiğine dair çok az belirti göstermişti. Remi ise şirkete geldiğinden beri yaptığı başarılı işlerle anılıyordu ve ikisinin arasındaki bu anlaşmazlık pek normal gelmemişti kimseye.

"Remi haklı, Miguel. Aranızda anlaşmazlık varsa kendiniz halledin. Tartışmanız gereken en son yer burası." Judas, Miguel'in bu rahat tavrından hoşlanmamıştı. Alnını kaşıdı ve sıkıntıyla nefes verdi;

"Dağılabilirsiniz arkadaşlar."

Remi en önde çıktı, binadan ayrıldığı gibi deri ceketinin cebinden motorunun anahtarını çıkardı ve araçların park edildiği alana doğru ilerlemeye başladı. O, kendi motorunu biraz uzağa park ettiği için yürürken arkasından gelen ayak sesleri bir bir azalıyordu. Birkaç dakika daha yürüdükten sonra artık sadece iki kişiydiler. Remi motoruna ulaştığında arkasından gelenin Miguel olduğunu anladı. Onun arabası kızın motorunun yanına park edilmişti. İkili tekrar bir tartışma yaşayacaklarını düşünerek birbirlerine baktılar. Remi, Miguel'in onu dövebileceğini bile düşündü ama kimse konuşmadı ve öylece ayrıldılar.

Remi ucuz atlattığını düşünse de bunun şirkette ses getireceğini ve herkesin dikkatinin artık onda olacağını biliyordu. Diken üstünde olması gerekiyordu artık.

Hell Of A LifeWhere stories live. Discover now