2. Bölüm

53 3 0
                                    

Remi şirkete olması gerekenden biraz erken varmıştı. Etrafta tanıdık görünen çok az kişi vardı ve onlara birkaç soru sorduktan sonra beraber olması gereken kimsenin henüz gelmediğini öğrendi.

Dışarıdan buz gibi görünse de içinden yapması gereken her şeyi durmadan tekrar ediyordu. Hataya, en çok kendi hatasına, tahammülü yoktu. Gidilen yerlere en erken o gider, yapılması gereken her şeyi önce o yapardı ama hiçbir zaman öne çıkan biri olmamıştı.

Türlü amaçlar uğruna dünyaya geldiğini anladığında henüz çok büyük değildi, yine de üstüne yüklenen sorumluluğun ağırlığını hissetmediği bir gün bile olmadı. Çizgisinin dışına çıkmadığı için dışarıdan bakanlar onun hakkında ne kadar kesin konuşsa da o bu gidişattan rahatsız değildi.

Nihayet Miguel ve diğerleri vardığında Miguel'in kemerinde takılı olan üç silah Remi'ye ilginç göründü. Adamın işini çok ciddiye aldığını düşünse de bu kadarına gerek olmadığı kanaatindeydi.

Birkaç plan tekrarı ve değeri yüksek uyuşturucu paketlerinin çelik çantayla onlara emanet edilmesiyle yola çıkmak üzere arabaya ilerlediler. Remi yan yanalarken Miguel'e takılmadan edemedi.

"Sence de abartmamış mısın?"

Miguel geldiğinden beri huzurlu görünmüyordu, kızın ona gereksiz çıkışıyla keyfinin daha da bozulduğunu hissetti ve onu kısaca süzdü.

"Eminim o yüzüne daha fazla estetik gerektirecek bir yara istemezsin."

"Prosedür gereği olmasa hiçbirinizin gelmesine ihtiyacı duymazdım, inan bana."

Adam Remi'nin son sözlerini umursamadan sürücü koltuğuna geçti. Diğer 5 adam kocaman arabanın her yerine dağıldığı için Remi'nin öne geçmekten başka çaresi yoktu, telefonunu çıkaramazdı ve camları açmaları yasaktı. Bu sıkıntılı koşullar altında ikisi birkaç kez göz göze geldiler, bakışlarında hoşnutluk hariç her şey vardı.

Yolculuklarının sonunda plan gereği Remi tek başına yaşlı ve keş milyarderin evine girecek, malları satacak ve herhangi bir olumsuzluk olursa Miguel ve diğerleri temizliğe gelecekti. Ama Remi diğerlerine ihtiyacı olacağını düşünmedi, hayatı boyunca çok kez bu tip insanlarla baş başa kalmıştı. Sıkıldıkları için dahi belaya sebep olabilirlerdi, kız ise işini sağlama almıştı. Güzel yüzü, kızıl saçları ve kalçasının altında biten elbisesiyle karşısındakinin aklını biraz da olsa dağıtabileceğini biliyordu.

Büyük ve gösterişli villaya vardıklarında görüşmesi gereken asıl kişiyle karşılaşmadan önce tamı tamına 7 insanla konuştu. Hepsi aynı soruları tekrar tekrar sorup güvenlikten emin oluyordu. Sahte gülümsemekten çenesi ağrımaya başlamışken havuz başında karşılıklı iki koltuğun birinde oturan yaşlı adamın yanına geldi, çelik çantayı açıp önüne koydu. İhtiyar manzaradan memnun görünse de yüzünü buruşturup Remi'ye baktı;

"Patrona benzemiyorsun, cüret edip yanıma gelemedi mi? Geçen sefer de önemsiz insanlar göndermişti."

Nasıl bir soruydu bu? Yaşlı adamın komplekslerine onu tatmin edecek herhangi bir cevap bulamadığı gibi sinirlenmişti. Yüzündeki ifadeyi silmeden daha genişçe gülümsemeye çalıştı.

"Kusura bakmayın, şirket olarak çok çalıştığımız için..."

"Neyse, umurumda değil. Çıkabilirsin."

Sözünün kesilmesine hiç bozulmamış gibi kalktı kız. İçten içe köpürüyordu ama buraya kadar gelmişken hiçbir şeyi bozamazdı. Kendi kendine bundan daha kötüleriyle karşılaştığını hatırlıyor, sakinleşmeye çalışıyordu. Çıkması girmesinden çok daha kolay olduğu için kapıya varana kadar yüzünden lanet akmaya başlamıştı bile. Arabaya yaslı halde sigara içen Miguel kızın yüzündeki ifadeden bir şeylerin doğru olmadığını anlayıp yanına gitti.

"Ne oldu?"

Cevap yok, Remi sinirini dışa vurmamak için konuşmamayı seçti ama Miguel bundan hiç tatmin olmadı. Zaten bir şeylere bozulmuştu, bir de görevin ters gitmesi hiç iyi olmazdı. Günün tüm sinirini çıkaracağı kişi tam karşısındaydı, büyük eliyle kızın yüzünü kavrayıp gözlerine bakmasını sağladı.

"Bana bak, eğer mahvettiysen gömerim seni."

Remi beklemediği şekilde yakalanmıştı. Adamın eli hem boğazını sıkıyor hem de ses çıkarmasını engelliyordu. Uzun tırnaklarını Miguel'in koluna geçirdi, Miguel'in yüzünde herhangi bir ifade olmasa da tutuşu gevşedi. Remi de fırsat bilerek;

"Bırak." dedi. Sonunda serbest kaldığında karşısındaki adamı öldürecekmiş gibi bakıyordu.

"Elimde çanta görüyor musun orospu çocuğu?"

Haklıydı, ödeme önceden alınmıştı bu yüzden endişelenecek hiçbir şey yoktu. Miguel sigarasını yere atıp arabaya geri döndü, ağzının içinde "siktiğimin orospusu" lafını tekrar ediyordu. Diğer adamlar da yaşanan arbedeyle biraz keyiflenmiş, dalga geçer gözlerle Remi'ye bakmışlardı.

İşlerinin bittiğini, bu yüzden de onlarla dönmesine gerek olmadığını düşünen kız ise arabaya tekrar binmeyip Miguel'i şaşırtmış, bulduğu ilk taksiye atlayarak şirkete geri dönmeyi seçmişti.

Hell Of A LifeWhere stories live. Discover now