4.0 - (m)

8.5K 646 811
                                    

"Açlıktan ve yorgunluktan bayılacağım..."

Oturduğum, daha doğrusu otururken bile zorlandığım mutfak tezgahında ayaklarımı sallarken sızlanmamla dolapta bir şeyler arayan Minho'nun bakışları bana döndü. "Ne yemek istersin?"

Kısaca onu süzdüm, altında sadece yataktan çıkacağımız için üzerine geçirdiği bir şort vardı ve bu ona cevap olarak 'seni' deme isteğimi arttırıyordu ancak tabiri caize götüm kalmamıştı. Üzerine oturduğumda bile ağrıyordu artık, yürüme konusuysa pek sıkıntı değildi. Yürümüyordum oradan oraya alfam tarafından kucakta taşınıyordum ve bundan hiç şikayetçi değildim.

"Bana cheesecake yapsana."

Minho gülerken dolabı kapatıp yanıma doğru adımladı. Ardından elimdeki çilek kasesini alarak kenara bıraktı.

"Karnını bunlarla tıkama," Dudaklarım büzüldüğünde ekledi. "cheesecake yapmayı bilmiyorum ayrıca."

Omuz silkerek itiraz ettim ve elindeki kaseye uzanıp geri aldım. "Aç tarif izle, canım çok çekti." Minho gözlerini devirdiğinde ekledim. "Ayrıca şu an enerjiye ihtiyacım var ve bil bakalım bunun sorumlusu kim?"

Haklı olduğumu bildiği için derin bir nefes alarak tekrar dolabın başına gittiğinde sırıtarak onu izledim. Geldiğimden beri üç gün olmuştu ve kesinlikle hayatımın en yoğun üç günüydü. Kahvaltı öncesi, kahvaltı sonrası, öğle, akşam yemeğinden sonra, gece... Devamlı olmak üzere kaç olduğuna emin değildim ama yirmiyi çoktan geçtiğini biliyordum.

Sadece bazı ihtiyaçlarımız ve kedileri beslemek için ara veriyorduk ama en azından sevişmek ona iyi geliyordu, bunu fark edebiliyordum. Ben de çok yorulmadığım sürece şikayetçi değildim. Onun kızgınlığı beni de etkiliyordu, omegam onu tatmin etme ihtiyacıyla dolup taşıyordu. Bunun haricinde tamamen ona karşı duyduğum cinsel çekim de vardı, hayatımda kimseye böyle hissetmemiştim daha önce.

Minho ne kadar itiraz etse de YouTube'dan açtığı bir kanaldan bakarak bana cheesecake yapmaya başladığında gülümseyerek onu izlemeye başladım. Kızgınlığa gireceği için dolabı tıka basa doldurmuştu, bu yüzden eksik malzeme olmadığına emindim. Üstelik iki koca poşet çilek de almıştı, kucağımdaki kase o çileklerle doluydu. Ağzıma bir tanesini daha atıp yerken onu izlemeye devam ediyordum, yemek yaparken de çok yakışıklıydı.

Aklıma gelenle gözüm masanın üzerinde kalan telefonuma kaydı. Tezgahta otursam da Minho altıma bir yastık koyduğu için çok fazla ağrımıyordu kalçam ancak oraya gidip telefonumu alırsam kesin çok ağrıyacaktı. Gözlerim bir kapta bir şeyler çırpan Minho'ya döndüğünde dudaklarımı büzerek ona baktım. Bakışları bana değdiğinde kaşları çatılırken "Bir şey mi oldu bebeğim?" diye sormasıyla başımı olumlu anlamda salladım.

Gözlerimle masanın üzerini işaret ettiğimde elindeki işi bırakırken hiç şikayet etmeden telefonumu aldı ve bana uzattı. Sırıtırken ona öpücük atarak telefonumu aldım hızla. O da gülerken tekrar yaptığı işin başına dönmüştü.

Çok fazla sevişiyorduk ve o kızgınlıkta olduğu için benim aksime çok daha az yoruluyordu, bu yüzden normal işlerle meşgulken o benimle ilgileniyordu.

Telefonumdaki mesajları en son dün geceki son seferimizden önce kontrol etmiştim. Buna rağmen bir gecede inanılmaz fazla mesaj biriktiğini görmemle derin bir nefes aldım sabır dilenircesine. Ailemden olanlara kısaca cevap verdikten sonra bizimkilerle olan gruba girdim.

[Alfa Düşkünleri]

(357 yeni mesaj)

soulmate | minsung ✓Where stories live. Discover now