1.7

9.9K 1.1K 878
                                    

Zilin çaldığını duyduğumda oturduğum sırada ayaklandım. Sınava gidip gelmiş, sonra da kendi sınıfımızda derse dönmüştük. Kelebek sınav sistemi gerçekten yorucuydu ama ondan daha yorucu bir şey varsa o da sınav haftası bile ders işleyen biyoloji öğretmenimizdi.

Her şeyden daha yorucu olan şeyse Lee Minho' ydu.

Bazen davranışları kafamı karıştırıyordu, öyle ki o gün kulüpte beni kurtardığından beri sanki daha yumuşak davranıyordu bana. Tam böyle olduğunu düşüneceğim sıradaysa saçma sapan bir şey söyleyip tüm düşüncelerimin değişmesine sebep oluyordu. Pekala, ben de ondan hoşlanıyor sayılmazdım. Aksine gıcık oluyordum ona ama o günden sonra içimdeki minnet duygusunun da etkisiyle eskisi gibi bir nefret yoktu içimde. Özellikle bana dışarı çıkmak istediğimde, üzerime feromonlarını yayması için ona gitmemi teklif etmesi... Bu beni birazcık, ufacık etkilemişti. Abim alfaydı aslında ama bu detayı ona vermemiştim o an, o ise arkadaşlarımın hepsinin omega olmasından kaynaklı hiç alfa tanıdığım olmadığını düşünmüştü.

Merdivenleri çıkarak üst kata vardığımda öğrencilerin çıktığı sınıf kapısına doğru ilerledim. Vernon' la buluşmak için sözleşmiştik ve sınıfında olacağını düşünüyordum şu an, Minho' nun da olacağı bir ortamda onunla takılmak tercihim değildi aslında. Çünkü ben ne kadar öyle düşünmesem de kurdum onu aldattığımızı düşünüp beni geriyordu. Bunun haricinde Minho' nun neden cenazeye gitmem için ısrar ettiğini merak ediyordum ama o demese bile bunu ben teklif edecektim zaten. Bunu sonra düşünmeye karar verirken tüm sohbet boyunca diken üstünde olacağımı bilsem de sınıfa girdim.

Vernon cam kenarında üçüncü sırada oturuyordu ve yalnızdı, yanındaki omega kız çoktan teneffüse çıkmıştı. Yanında oturan kişinin omega olması beni rahatsız etmeliydi belki de ama kıskanmıyordum onu. Sanırım yapımdan kaynaklıydı ya da ona güveniyordum, ikisi de olabilirdi.

Yanındaki boşluğa doğru ilerlerken sınıfa girdiğimden beri bakışlarının benim üstümde olduğunu bildiğim Minho' ya bakmamaya çalıştım. Yine de gözümün kaymasını engelleyememiştim çünkü Vernon' un sırasının tam çaprazında orta sıranın en arkasında oturuyordu. Arkadaşlarıyla beraber otursa da onlar konuşurken bile onlara katılmamış, gözlerini benden çekmemişti. Göz göze gelmemizle gözünü kırpmasıyla gözlerimi devirdim. Hep böyle yapıyordu.

Sıradaki boşluğa, yanına oturmamla Vernon gülümsedi. "Hoşgeldin Hannie."

Ben de onun gibi gülümsedim ve heyecanla gülümsememe dönen gözleriyle  gülümsemem büyüdü. Sıraya yasladığı kolunun üzerine yanağını yaslamış, ilgi dolu gözlerle bana bakıyordu.

"Hoşbulduk, nasıl geçti sınavın?"

Ben de tıpkı onun gibi sıraya dirseğimi yaslayıp avcuma da yanağımı yasladım ve onu izlemeye başladım. "Güzeldi, kolay bir sınavdı zaten. Senin?"

Omuz silktim. "Bizim de öyleydi ama yarın matematik var. Korkmuyor değilim." Eh, Minho' nun bana olan kopya sözünü bilmesine gerek yoktu sonuçta.

Sıranın üzerine koyduğum diğer elimin üstüne elini koymasıyla gözlerim kocaman oldu. Anında bakışlarım Minho' ya dönerken onun da buraya baktığını görmemle elimi sanki saçımı düzeltmek ister gibi elinin altından çektim. Vernon ne kadar anlamamış da olsa bozulmuş duruyordu. Yine de ilgili bakışlarını değiştirmeden konuştu.

"Korkma, istersen çalıştırabilirim seni."

Çalışmaya ihtiyacım olmadığı için bir bahaneyle onu geçiştireceğim sırada az önce düzelttiğim saçımı o eliyle düzeltmek ister gibi kulağımın arkasına ittirdi. Şaşkın gözlerle ona bakakaldığımda mırıldandı. "Önüne gelmişti."

soulmate | minsung ✓Where stories live. Discover now