1- Başlangıç

596 43 31
                                    

Haftalardır kafamda dönen senaryoyu sizinle paylaşmaktan heyecan duyuyorum. Mini bir gxg kurgusu olacak. Çok uzun yazmayacağım.

İlk kez, yazdığım bir gxg kurgusunu,bu kadar kararlı bir şekilde sizlerle paylaşıyorum. Lütfen desteklerinizi ve yorumlrınızı esirgemeyin.

*
*

Yağmur, hıncını alır gibi üstüme üstüme yağarken, ben hâlâ o uçurumun kenarında oturuyordum. Cindy ile hep buraya gelirdik. Burayı çok severdi. Normalde yüksekten ve okyanustan korkan ben, o seviyor diye burayı sever olmuştum.

Artık ne uçurum korkutuyordu beni, ne de sonsuz karanlık.

Ona olan aşkım kadar korkutmuyordu en azından.

Yağmur olağanca hızıyla yağarken, aklımdan onlarca görüntü ve düşünce geçiyordu. Cindy'nin şu dört yılda bana yaptıklarını düşünüyordum. Hepsi birbirine girmiş gibiydi.

Cindy ile, lisenin ilk yılı tanışmıştık. Ben daha dışa dönük, o ise daha içine kapanıktı. Benimle takılmaya başladıktan sonra iç dünyasından sıyrılıp aramıza karıştı.

O bizim aramıza karışırken, benim aklımı da karıştırıyordu. Cindy, dışarıdan bakıldığında benim en yakın arkadaşımdı ama benim iç dünyamda öyle olmadığını biliyordum içten içe.

Kendimi sekizinci sınıfta keşfetmiştim. Hemen ön sırada oturan, Georgia diye bir kızdan hoşlanıyordum. Ona karşı hissettiğim duygular, Cindy'e hissettiğim duygular kadar yoğun değildi ama kendimi keşfetmemi sağlamıştı. Bundan haberi olmadı tabii hiçbir zaman. Sonrasında da zaten liseye geçtim ve bir süre sonra Cindy ile tanıştım. Üniversitede de Cindy ile birlikteydik. Aynı okulu kazanmıştık. Bunun için epey uğraşmıştık.

"Okyanusun seni korkuttuğunu söylemiştin." diyen sesle bedenim titredi. Sertçe yutkundum.

"Öyle." dedim sadece. Okyanustan korkardım. Sonsuzdu ve karanlıktı. Cindy'den de korkuyordum. Okyanusu andırıyordu. Daha doğrusu, Cindy'i sevmek okyanusa bakmak gibi hissettiriyordu bana. Korkuyordum onu sevmekten ama şimdi...

"Ama şimdi burada oturmuş okyanusu izliyorsun." dedi. Yağmur hâlâ dinmemişti ve ben hâlâ Cindy'nin yüzüne bakmamıştım...

"Aşktan da korkuyordum ama başıma geldi. Hem de en korktuğum kişiye aşık oldum. Sanırım benim kaderim bu. Korktuğum ne varsa başıma geliyor. Ben de korkularımın üstüne gitmeye karar verdim ve buna okyanusla başladım." dedim ve bakışlarımı ona diktim. Elinde şemsiye vardı. Yağmurda ıslanmıyordu. Zaten benimle ıslanmayı göze almamıştı hiçbir zaman. Bu cümlenin yağmurla alakası yok.

"Ah Alice." derken başını salladı iki yana. "Hasta olacaksın. Hem soğuk hem yağmur yağıyor ve sen yağmurun altındasın. Kafayı yemiş olmalısın." dedi. Burukça gülümsedim. Beni düşünüyor olması hâlâ aptal gibi umutlandırıyordu.

"Beni düşünme." dedim ve ayağa kalktım. "İyiyim ben." dedim ama aslında iyi değildim ve Cindy bunun farkındaydı.

"Evet, bunu görebiliyorum." dedi alayla. Az önceki dediklerimde aşık oldum dediğim kişinin kendisi olduğunun da farkındaydı. Bunu biliyordu. Yaşanmışlıklarımız vardı ve o hiç yaşanmamış gibi davranıyordu.

Canımı en çok da bu yakıyordu.

"Neyse..." dedi ve elini çantasına attı. "Ben sana bir şey getirdim." dedi ve bir şey çıkardı. Krem renkli bir zarf çıkarıp bana uzattı.

"Bu ne?" diyerek aldım ama düşündüğüm şey olmasından ölesiye korkuyordum. Ellerim titreyerek zarfı açtım.

Ve evet, düşündüğüm şeydi.

Buruk bir şekilde gülümseyerek baktım elimdeki düğün davetiyesine. Martin ve Cindy bizi aralarında görmekten mutluluk duyarlarmış.

Görüşüm bulanıklaşırken, davetiyede yazanları okumayı bitirdim ve içimden gelen gülme isteğiyle kahkaha atmaya başladım.

Aslında ağlamak, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum ama Cindy bugüne kadar o kadar oynamıştı ki benimle, psikolojim bozulmuştu. Bu yüzden ağlamak yerine kahkahalarla gülüyordum.

"Bu-" dedim kahkahalarımın arasından. "Bu senin davetiyen öyle mi?" diye sordum güçlükle. Cindy, bana delirmişim gibi bakıyordu. Muhtemelen ağlamamı ve ona evlenmemesi için yalvarmamı bekliyordu.

Ben hâlâ gülerken, içimden fena bir şekilde ağlamak geliyordu. Bu yaşadığım bir sinir kriziydi, biliyordum.

"Sen... Evlenmeme bu kadar mutlu olacağını bilmiyordum." dedi Cindy. Dedikleriyle daha da sinirim bozuldu ve gülmeye devam ettim. Kahkahalarım karanlığa ve yağmura karışıyordu.

"Çok... Çok mutluyum bilemezsin." dedim kendimi susturmaya çalışarak.

"Bunu görebiliyorum. Seni onur konuğum olarak görmek isterim." dediğinde, kalbim sancıdı. Bunu bilerek yapıyordu. Canımı yakmak istiyordu.

"Emin ol." dedim ve gülümsedim. "Sana asla unutamayacağın, çok güzel bir hediye vereceğim." dedim ve elimdeki davetiyeye baktım. Üstünde yazanları göründe tekrar sinirlerim bozuldu ve gülmeye başladım. Aslında deli gibi ağlamak istiyordum.

"Sen delirmişsin." dedi sinirle ve arkasını dönüp, arabasına doğru yürümeye başladı. O biraz uzaklaşınca, kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Arabasına binip gidince, yere çöktüm ve ağlamaya devam ettim. Beni mahvetmişti. Beni bitirmişti.

Nasıl buldunuz daha ilk bölümden?

ALICE (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin