Bölüm 1

9.2K 246 112
                                    

İki Gün Sonra 

"Gerçekten bunu yapacak mısın Harun? İstersen işin içine polisi sokabiliriz?"

Olacakları en iyi şekilde planlamıştı Harun. İşin içine tabii ki polisi sokacaktı ama önce illegal adımların atılması gerekiyordu. Öyle de olacaktı. Eline geçen kamera görüntüleri biraz da olsa işe yaradığı için kısa sürede onu kulübün deposuna bırakıp kaçan arabayı tespit etmişti. Aracı kullanan kişi taktığı maske dolayısıyla tamamen bir muammaydı ama aracı bulmak şuan için yeterliydi. Çağatay ile konuşmuştu; adamı bulur bulmaz adaletten önce Harun'un ellerine teslim edecekti.

"Yapacağım kardeşim, sen merak etme. Polisi işin içine sokmadan önce kendi adalet terazimizi kullanmak zorundayız. Ben ona bunları yapan herif ya da heriflerin bir gömlek, bir pantolon ve bir de kravat takıp serbest bırakılmalarını istemiyorum. Ameliyatı sen yaptın, saatler sürdü ve resmi bir hastanede bunu yapmış olmak bizim yararımıza. Sıkıntı yok şimdilik. Şahitlikte edeceğiz paşalar gibi. Ona güzel bir hayat vereceğiz sonrasında."

Alparslan başını umutsuz şekilde iki yana salladı. "Ne hayatı Harun? Kadın saatlerce tecavüze uğramış üstüne bir de dayak yemiş. Bu kadının bedeninde ki yaralar geçse bile ruhuna verilen hasarlar nasıl geçecek? Bu kadın bir daha bir erkeğe nasıl güvensin? Bu kadın bir daha nasıl anne olmak istesin? Kadının uğradığı istismar yüzünden bir daha hamile kalması imkansız, çocuğu doğuramadan ölür. Ona hayat versek ne olacak?"

Harun sert bir şekilde alnına dökülen saçlarını geri iteledi. Alparslan'ın söyledikleri, kelimesi kelimesine doğruydu. Kadına nefes alacak hiçbir yer bırakmamışlardı. Umutlarını tamamen söndürmüş ve ondan heveslerini çalmışlardı.

"Ben elimden geleni yapayım, o ölmesin ve yaşasın sonrasında bir çaresine bakacağız Alparslan. Yaşadığımız müddetçe elbet bir ümit vardır."

Alparslan bir şey demeden başını salladı. "Öyle diyorsan, öyle olsun.." dedi ve son kez kadına bakmak için ayağa kalktı. Harun da pek tabii peşinden.

"Genel olarak iyi ama değil mi?" dedi Harun merakla. "Sıkıntı var mı?"

Alparslan, tıpkı Harun gibi camın ardından izlediği kadına bakarak cevap verdi. "Sıkıntı yok genel olarak. Ama uzun süre yürümekte zorluk çekecek. Vajinasında birkaç dikiş var ve onu zorlaması olağandır. Şey gibi düşün bunu ona da diyeceğim tamamen uyanınca; sezeryan doğum yapmış gibi.. Hareket işlevi biraz ağırdan alınmalı."

Harun ciddiyetle dinledi arkadaşını. O uyandığı zaman daha bir zor geçecekti günler ama aşılırdı. Harun destek olacaktı.

O kadında annesini görüyordu, iki gün önce, gece, yardım etmeden sırtını dönüp gidemediği gibi şu andan itibaren de onu ardında bırakamazdı.

Kimdir, nedir, necidir hala bilmiyorlardı. İşin en garibi ismini bile bilmiyorlardı. Bulmak zor olmazdı ama ondan duymak ve biraz da olsa kuşkudan çok güven vermek güzel olabilirdi.

Şu iki günde birkaç kez konuşma fırsatları olmuştu ama onda da çoğunlukla ağrılarının olduğunu ve babasının onu arayıp aramadığını soruyordu. Babasından haber yoktu. Harun işe bu durumda hiçbir şekilde yalan söylemeden öylece duruyor ve bir doktor olarak olaya Alparslan'ın el atmasını izliyordu.

Sorulan sorular ve söylenen cevaplar sabitti;

"Bacaklarım ağrıyor." 

"İlaç verdik, geçecek"

"Alparslan abi karnım çok ağrıyor."

"Biraz serumuna gıda takviyesi yapacağım, geçecek."

KADER TILSIMI / DADDY İSSUES +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin