27. Bölüm: Sır

4.2K 363 56
                                    

Merhaba canlarım.

Nasılsınız, nasıl gidiyor?

Yine sonradan sileceğim bir açıklama ekliyorum buraya. Bölüm kısa olabilir ama benim doğum günümde bölüm atmak gibi bir manifestim var. 15 Kasım'ın son dakikalarında olduğumuz için hızlı hızlı yazdım bölümü. Doğum günümden nefret etmemek için güzel olan her şeyi yapmaya çalışıyorum. Bölüm atmakta bunlardan bir tanesi. Neyse çok uzatmayacağım.

Bölüme geçelim. İyi okumalar.

🍂

Kollarımı beline sardım. Birkaç saniye duraksasa da o da kollarını yavaşça bedenime sardı. Burnumun ucundaki boynundan derin bir nefes çektim.

Şimdi sakinleşebilirdim.

Bir süre sonra titremelerim ve hıçkırıklarım son bulmuştu. Dora'nın her zaman yaptığı gibi bu sefer de sırtıma garip şekiller çizmesi dikkatimi dağıtıyor kokusu sakinleştiriyordu. Bu sayede normalde sakinleştirici almadan atlatmam imkansız olan krizleri atlatabiliyordum.

Nefeslerim düzene girince bütün olduğum bedenle aramıza mesafe koydum. Hepsinin bakışlarının bende olduğunu bilsem de garip bir utanç sarmıştı bedenimi. Sanki geçmişim benimle beraber onların da zihninde canlanıyordu. Utanıyordum.

"Eve gidelim."

Birkaç saniye kimseden çıt çıkmadı. Daha sonra Çağın'ın yumuşak tutmaya çalıştığı sesi duyuldu.

"Liyuza, onlar yüzünden mi oldu? Tanıyor muydun?"

Kimsenin yüzüne bakamıyordum. Sanki baktığım an zihnimdekileri görebilecek, neler olduğunu anlayacaklardı. Kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır bir an stres oldum baktıkları için. Klasik krizlerden işte, abartılacak bir şey değil."

"Yalan söylüyorsun."

Kıvanç'ın daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibi çıkan sesini duyduğumda kaşlarımı çattım ama yine de bakışlarımı ona çevirmedim.

"Neden söyleyeyim."

Bu konunun hemen kapanması ve ebediyen açılmaması lazımdı. Gözlerimi Çağın'a çevirdim ve yalvarırcasına baktım.

"Eve gidelim."

Gözlerinde tek görebildiğim merhametti. İnsanların bana olan duyguları bundan ibaretti. Acıma ve merhamet. Tıpkı bir sokak kendisine duyulduğu gibi.

Başını sallayarak beni onayladığında gözlerimi gözlerinden çektim ve diğerlerinden bir adım önde çıkışa doğru ilerledim.

Arabanın yerini bildiğimden aramızdaki mesafeyi koruyarak ilerledim. Arabaya yaklaştığımda Çağın'ın arabanın kilidinin açtığını yanıp sönen ışıklarından anladım. Arka kapıyı açıp eski yerime oturdum ve gözlerimi kapattım.

Yaklaşık 1 saat süren sessiz bir yolculuğun ardından eve gelmiştik.

Arabanın durduğunu anladığım an gözlerimi açtım ve arabadan indim. Evin kapısını kendi anahtarımla açıp kapatmadan odama gittim.

Odanın kapısını kilitledikten sonra yatağa oturup karşımdaki duvarı izlemeye başladım. Yanaklarım ıslanmasa ağladığımı bile fark etmeyecektim.

Yaklaşık 15 dakika sonra odamın kapısı çaldı ve annemin ince sesi duyuldu.

"Kızım hadi yemek hazır."

LİYUZAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin