❁1.0❁

201 11 23
                                    

Geldim..
Oy sınırı: 10

************************************

Beatrix Diamond'dan...

Tam karşımızda reverans veren Mixed Halkı'yla şaşkınlıkla onlara bakmıştım.

Biz onlara bakarken devasa salonun içini bir rüzgar kapladı. Saçlarım uçuşurken ayaklarımın yerden kesildiğini hissettim.

Hector ve ben havalanırken hava akımı daha da yoğunlaşmıştı. Yer titrerken eş zamanlı olarak dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.

Gelen sesle salonun camdan tavanına baktım. Gökyüzünde şimşekler çakıyordu.

Hava akımı hafifleşti lakin biz yere inmek yerine daha da yukarı çıktık. Meşalelerdeki alev bağımsızlığını ilan ederek havada uçuşmaya başladı.

Etrafımızı saran küçük kıvılcımların aksine tam tepemizde tüm salonu kör edecek bir ışık hüzmesi ortaya çıktı.

Biz yavaşća yere inerken şimşekler kendilerini geriye çekmiş, yağmur azalmıştı. Hava yoğunlaşarak ışık hüzmesinin etrafını sardı.

Küçük kıvılcımlar şakaklarımıza ilerleyerek orada ki sembolü ortaya çıkarttı.

Herkesin bakışları ışık hüzmesindeydi. Salonda bir kaç fısıltı yankılandı.

Bakışlarım Vârisler ve Lordlar'a kaydığında hepsinin normal bir şekilde durduğunu ve ışık hüzmesine baktığını gördüm.

Hepsi normalken Paul, Jack, Jennifer ve Hazel'de bizim gibiydi. Şafaklarındaki semboller parlıyordu.

O sırada ışık hüzmesinden kulakları sağır edecek kadar yüksek bir çığlık sesi geldi. Etrafa baktığımda bu sese tepki verenlerin de yine sadece bizim olduğumuzu gördüm.

Ne Kral ve Kraliçeler ne de bizden başka Lord ve Vâris...

İlk kendine gelen Hector oldu. Hızla bir hava girdabı oluşturarak ışık hüzmesini içine aldı.

Jack ve Paul da hızlıca gelerek Ateş ve Toprak'la müdahale ettiler. Jennifer Hızla koşarak su elementini ele alarak ışığı kesmeye çalıştı.

Hazel de Işık ile müdahale etti. Çığlık sesleri yükseliyor ve artıyordu. Fısıltılar zihnimizi ele geçirmeye çalışıyordu.

Işık hüzmesi bu hamlelere kayıtsız kalmadı ve salonu duman altına çevirmeye başladı.

Hector, Jack, Paul, Jennifer ve Hazel karşı koymaya çalışıyordu ve bu onları yormaya başlamıştı.

Salondaki herkes bu ana ve ışık hüzmesine odaklanmıştı. Paul karşı koymayı bırakarak yanıma geldi.

Kimse onu fark etmemişti fark eden iki üç kişiyse umursamamıştı. Omuzlarımdan tutarak beni kendisine çevirdi.

Gözlerinim içine bakarken aynı zamanda sadece benim duyabileceğim bir şekilde konuştu.

"Lily, hadi yapabilirsin. Bizim gücümüz yetersiz kalıyor. Senin yardımına ihtiyacımız var."

Sesi yumuşaktı. Sanki ürkütmek istemezmiş gibi...

"İyi, hoş konuşuyorsun da," Bakışlarımı tekrar ışık hüzmesine çevirerek konuşmaya devam ettim.

"Ben, nasıl yapacağımı bilmiyorum."
Tekrar bakışlarım ona döndü.

Gülümsedi. "Hayır, biliyorsun. Ama bilmediğini sanıyorsun, yanılgıya uğruyorsun. Sen hâlâ insan olduğunu sanıyorsun. Şimdi diyeceklerini tekrar et ve dene, bak bakalım biliyor musun yoksa bilmiyor musun?"

❁ᴇʟᴇᴍᴇɴᴛʟᴇʀɪɴ ᴋıᴢı❁ 𝐁𝐱𝐆𝐱𝐁Where stories live. Discover now