17

161 23 19
                                    

Joshua uyuya kaldıktan sonra bir süre Seokmin de onun yanında kaldı. Ne kadar şuan biraz rahatsız ve garip hissetse de sonuçta onu orada bırakıp gidemezdi.

Biraz zaman geçtikten sonra yanlarına Woozi geldi.

"Ne yapıyorsunuz burada vee buna noldu ?"

"O kadar içmiş ki bayıldı kaldı. Buraya kadar taşıyabildim sadece. Sen ? Ayık gibisin."

"İçki sevmem. Pek benlik değil."

"Anladım."

"E burada duracak mısınız böyle?"

"Elimden birşey gelmiyor ki."

"Odasına götürelim hadi. Yardım edeyim ben de ."

Seokmin kafa sallayıp onayladıktan sonra iki kişi birlikte güç bela Joshua'yı odasına taşıdılar. Woozi ve Seokmin'den başka da ayık kişi yoktu zaten. Herkes sarhoştu ama en azından yürüyebiliyorlardı. Joshua kadar değillerdi yani.

Joshua'nın odasına vardıktan sonra sıra odanın kapısını açmaya gelmişti.

"Anahtar?"

"Anahtar mı?"

"Evet Anahtar. Nasıl açacağız kapıyı Seokmin shi?"

"Harika soru . Hiçbir fikrim yok."

"Ceplerini yoklasana bir. Belki cebinde falandır."

"B-ben mi? "

"(Zorla taşıdığı Joshua'yı göstererek. ) şuan cebini yoklayabileceğimi sanmıyorum."

Seokmin ufak bir iç çekişten sonra Joshua'yı tamamen Woozi'ye bıraktı ve yaklaştı . Daha sonra yavaşça ceplerine baktı. Anahtar hiçbir yerde yoktu.

"Hiçbir cebinde yok."

"İyi de odaya nasıl girecekti ki bu salak?"

"Anahtar Seungcheol veya Jeonghan'dadır muhtemelen. Onlara gitsek?"

"İyi de herkeste bir anahtar olması lazım. Muhtemelen odada bıraktı akıllım. Seungcheol ve Jeonghan da şuan Joshua dan beter. Onlar da odaya giremez bugün."

"E napıcaz o zaman?? Dışarıda mı kaldı yani şimdi?"

"Galibaa evet."

"Buldum ! Sizin odaya götür bence ."

"NE!? AHAHAHA. Ben mi??? Sen götür."

"Oda zaten 4 kişilik nereye sığdırayım ben bunu!??"

"Ben nereye sığdırıcam!?!?"

Seokmin kara kara düşünmeye başlamıştı . Daha az önce yaşananlardan sonra bir de aynı odada mı kalacaklardı ?? Ama başka çare de kalmamıştı.

"Ya Lee Seokmin hadi! Kolum koptu."

"Of tamam ! Yürü bizim odaya."

Zor da olsa Seokmin kararını verdikten sonra birlikte Joshua'yı Seokminlerin odasına taşıdılar.

"Uf , sağol Woozi shi."

"Önemli değil. Ben gittim."

"Peki , görüşürüz."

Seokmin Joshua'yı tek başına tutmaya devam edip cebinden zar zor odanın anahtarlarını çıkardı. Yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi.

Wonwoo ve Hao ise çoktan yataklarında baygın baygın yatıyordu . Seokmin yavaşça içeri girdikten sonra Joshua'yı kendi yatağına fırlattı. Daha sonra dolabından bir çarşaf bulup aldı. Ardından Hao'nun yanında getirdiği ve sarılarak uyuduğu yastığı yavaşça elinden çekip aldı ve yere yatağını hazırladı.

Daha sonra derin bir "of" çekti ve uzandı. Uzun bir süre gözlerini açık tuttu . Dönüp Joshua'ya bakıyordu arada. Hâlâ yaklaşık yarım saat önce yaşananları dolabdırıp duruyordu aklında. Joshua'nın ondan hoşlanıyor oluşunu. Hâlâ belki de sadece sarhoş olduğu için saçmalıyor diyordu kendi kendine.

Bir süre sonra silkelenip kendi kendine "Düşünme artık ve uyu Lee Seokmin!" Dedi ve gözlerini kapattı. İlk önce uyuyamadı . Daha sonra ise kendini uykunun kollarına bıraktı .

🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶🩶

Sabahın erken saatinde gün ışıklarının gözüne vurmasıyla , boynunda da inanılmaz bir ağrıyla uyandı Seokmin. Yerde yatmaktan boynu tutulmuştu.

Zorla gözlerini açtıktan sonra hafifçe gerindi ve yavaşça sağına döndü. Dönmesiyle gözlerini Daha da fazla açması ve korkudan sarsılması bir oldu. Bağırmamak için eliyle ağzını kapattı. Beline doğru baktığında belinde bir kol gördü. Karşısına baktığında ise bir yüzle karşılaştı. Joshua'ydı . Muhtemelen gece yataktan düşmüş , yanlışlıkla Seokmin'in yanına inmişti.

Seokmin hareket edemiyordu ve kalbi deli gibi çarpıyordu. Aslında istese Joshua'yı alıp iktirebilir, ya da dürtükleyip uyandırabilirdi. Ama hareketsiz bir şekilde öylece durdu. Belki de yine ne yapacağını bilmiyordu. Ya da sadece onu uyandırmak istemiyordu. Garipti . Çünkü şuan kendini rahatsız hissetmiyordu. Joshua'nın onun yanında olması onu rahatsız etmiyordu.

O öylece Joshua'nın suratına bakıp onu izlediği sırada Joshua yavaşça gözlerini açtı. O da tam şaşkınlıktan bağıracakken Seokmin eliyle ağzını kapattı. Ardından "Sus , uyanacaklar şimdi." Dedi fısıldayarak.

Joshua'nın artık bağırmayacağından emin olduğu zaman elini ağzından çekti .

"NEDEN YAN YANA UYUYORUZ!?"

"Normalde yukarıda uyuyordun ama gece yanıma düşmüşsün sanırım."

"Bir dakika yani , o zaman neden sizin odadayım ben!?"

"Dün gece zil zurna sarhoştun çünkü. Yanında da anahtarın yoktu. Ne yani dışarıda mı uyumak isterdin? Kurtlara yem olurdun artık."

"Of , başım deli gibi ağrıyor zaten."

"Aptalsın. Neden o kadar içtin ki?"

"Hep o Eun-"

"Tamam tamam sus."

Seokmin daha sonra Joshua'nın yanından kalktı ve sessizce bir şey söylemeden dışarı çıktı. Evet Joshua'yla bir anlığına konuşmuştu ama bu aslında onun için çok zordu. Sonuçta dün yaşananları öylece unutamazdı. Açıkçası onunla konuşmaya çekiniyor , hatta ondan kaçıyordu. Bu yüzden bir anda ayaklanır dışarı çıkmıştı.

Joshua da yavaşça kalkıp Seokmin'in arkasından gidecekken bir anda başının dönmesiyle oturduğu yerde kaldı.

"Ya , beni bekle ! OF , başım çok kötü . Gerçekten salak mıyım neyim. Neden o kadar içtiysem ?"

Seokmin dışarıya çıktıktan sonra kendini duvara yasladı ve derin bir "oh" çekti. Neden bu kadar geriliyordu ki? Sonuçta ondan hoşlanan Joshua'ydı . O değildi ki. Değildi yani değil mi?

Az önce kalbi de bir anda şaşırdığı için o kadar hızlı atmıştı değil mi? Seokmin böyle düşünüyordu. Ya da öyle düşünmek mi istiyordu?

Can I Fall In Love With You ? / SeoksooWhere stories live. Discover now