18.Bölüm: Sancılı Tuzaklar

804 70 70
                                    

Herkese çok uzun bir aradan sonra merhaba🧚🏼‍♀️ Yarın yola çıkacağım için bölümü gecenin bir yarısı atıyorum ve açıkçası aramızda kalsın ama sizi özlediğim içinde bu saatte atıyor olabilirim. Ne kadar çabuk kavuşursak o kadar iyi diye düşündüm :) Biraz da gerginim doğrusu, sanki ilk defa bölüm atıyormuş gibi bir gerginlik var üzerimde ama bunu da halledeceğiz bir şekilde. Hasret giderelim diye uzun bir bölüm yazdım. Hem içime sindi, hem de sinmedi gibi. Umarım severek okursunuz, daha fazla sizi oyalamadan iyi okumalar diliyorum, oy verirseniz sevinirim... sevgilerle.

instagram.com/_fluasel & twitter.com/fluasel

Bölüm Şarkıları:
Dedublüman - Günü Gelir
Skapova - Özür Diliyorum
Sezen Aksu - Biliyorsun
Sezen Aksu - Zalim
Sezen Aksu - Ben Sevdalı Sen Belalı
Sezen Aksu - Tutsak
Cem Adrian & Mark Eliyahu & Sezgin Alkan - Hüküm
Sufle - İyi Değilim
-

Bölüm Şarkıları:Dedublüman - Günü GelirSkapova - Özür DiliyorumSezen Aksu - BiliyorsunSezen Aksu - ZalimSezen Aksu - Ben Sevdalı Sen Belalı Sezen Aksu - TutsakCem Adrian & Mark Eliyahu & Sezgin Alkan - HükümSufle - İyi Değilim-

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.

           18.bölüm: Sancılı Tuzaklar

"Aramızdaki sessizlikte kalbi durmuş kelimeler vardı."
                                                   - Anonim

Bazen hayat siz ne kadar birini sevmek isterseniz isteyin buna izin vermez, sancılı tuzaklar döndürür ortada. Bazen göz önünde de olmaz bu tuzaklar, gizli kapaklı kimsenin bilmediği oyunlar alır sevdiklerinizi sizden. Ölüm yerine insanlar, insanları ayırır. Bazen üçüncü kişilere bile gerek kalmaz, ölüm ayırır bizi dediğiniz kişiler bile gün gelir kalbinizi yerinden sökecek, kalbi durmuş kelimeler ile öylece bırakıp gider sizi. Siz sadece izlersiniz. O son bakış, bazen birbirinize ilk defa baktığınızda gerçekleşir. Bazen terk edilişler, ilk merhabalarda saklıdır. Merhaba der ama o sizin hoşça kalınızdır.

Hava karanlık, oda karanlık ve o da karanlıktı. Karşımdaki adam, yani Murat Kangök bana doğru bir adım atıp karanlıktan çıkmıştı, yüzünü perdenin arkasından eve vuran sokak lambasının ışığı aydınlatıyordu. Elinde sıkı sıkıya tuttuğu zarf gözüme ilişirken şaşkınlıkla yüzüme baktı. Sahte bir şaşkınlık. Ben ise birazdan olası bir durumda ona doğru doğrultacağım silahımla birlikte ağzından tek bir kelime dökülmesini bekliyordum. Ve beklediğim şey gerçekleşmişti, aynı yüzündeki gibi sahte bir şaşkınlıkla "Aren Komutan?" diye bir cümle döküldü dudaklarından. Devamı gelmedi, yavaşça yutkundu. Bakışları silahıma düşmüştü. Sesinde kaldığı kadar yüzünde kalamamıştı o sahte şaşkınlığı. Aslında bakışlarımdan olsa gerek şaşkın değildi, neden burada olduğumu biliyordu. Aynı onun neden burada olduğunu benim bildiğim gibi.

"İkimizde ne için burada olduğumuzu biliyoruz Orgeneralim, numaraya gerek yok." Kaşları çatılmıştı ama bunun elimdeki silahla bir ilgisi yoktu. Konuya açıklık getirmek amaçlı, "Oyunun başladığı yerdeyiz öyle değil mi?" diye sordum. Parya'dan sakladığım şeyler arasına aslında bir şey daha eklenmişti; Parya'ya sadece hainin kim olduğunu bildiğimi söylemiştim ama her şey sadece bununla sınırlı değildi, dahası da vardı. Ben buraya haini bulmak için gelmemiştim. Aslında tam anlamıyla Parya'yı korumak için de onu yanıma almamazlık yapmamıştım. Ben hain olayını koz olarak kullanacaktım ama Parya benim yerimde olsaydı benim gibi yapmazdı, eğer hainin kim olduğunu bilseydi bizi tehlikeye atıp atmayacağını düşünmeden direkt onu açığa çıkarırdı. Bu yüzden benim yerimde veya yanımda değildi. Olması gereken yerdeydi, güvendeydi.

İraDär berättelser lever. Upptäck nu