35. Denk Düşmüş Aşklar.

Start from the beginning
                                    

Elimi saçlarına daldırıp saçını çekerek kafasını yukarıya daldırdım. ''Kaşınıyorsun.''

Serter bileğimi yumuşak bir şekilde tuttu. ''Lütfen sakin ol, olayı anlamaya çalışıyorum. Mantıklı bir açıklaman vardır ama lütfen sakin ol. Ben halledeceğim, zaten sana güveniyorum. Sebepsiz yere böyle davranmazsın sen.''

''O zaman hallet. Evimize sürekli salak salak insanları sokuyorsun. Bak bu iki oldu. Eğer fark etmeseydim, belki de neler olacaktı...'' dediğimde Asuman ağlamaya devam edince elimi havaya kaldırdım ve kafasına vurmak için hamlede bulundum ama Serter yine bana engel olup belimden yakaladı. ''Bırak.'' diye bağırdım.

''Karımı çıkartır mısınız?''

''Hiçbir yere gitmiyorum. Sen yine polisi araya sokup bu yaptığının bedelini ödetmeyeceksin ama ben kendi yöntemimle halledeceğim.'' dedim.

Belimi bırakmamaya çalışarak beni kapıya kadar sürükledi. ''Yanlış bir şey yapmandan korkuyorum. Söz veriyorum yaptığının bedelini ödeyecek. Sen sakinleş bir.'' Beni serbest bıraktıktan sonra alnıma dudaklarını bastırıp kafamı göğsüne yasladı. ''Beni birazcık olsun tanıyorsan, zaten yaptığının bedelini ödetirim.''

''Polis girmeyecek araya.'' dedim.

''Gece...Yani güzel karım.'' Boğazını temizleyip Bekir'e kaşıyla beni işaret etti ona baktığım sırada. ''Karımı salona götürür müsün?''

Asuman, ''Gece Hanım beni suçladığınız hiçbir olayla alakam yok.''

''Kes, kes...'' Bağırdım defalarca. ''Ne diyorsun aptal! Zorla bana kurabiyeyi yedirmeye çalıştın. İçinde madde çıktı. Neyden bahsediyorsun aptal? Bir de gelip ağlıyor. Sikerim senin göz yaşını...'' Serter garip garip bakınca gözlerimi kapatıp açtım ve rahatlamaya çalıştım. ''Normalde sakin bir kızım biliyorsun. Böyleleri yüzünden çıldırıyorum.''

''Gece Hanım, salona geçelim.'' dedi Bekir.

''Büyük bir iftirayla karşı karşıyayım.'' dedi Asuman.

''Neyin iftirasından bahsediyorsun sen ya? Bana kurabiye yedirmeye çalıştın. Gözümün önünde bana bunu yaptın. Israr edip durdun? Yoksa kurabiyeyi başkası mı yaptı ve sana iftira mı attı? Sen ne yalancı ve iğrenç birisisin. Bir de işin içinden sıyrılmaya çalışıyorsun.'' Serter'in kolunu itip işaret parmağımı Asuman'a doğrulttum. ''Kızım bak! Bu evde ben bir şey demeden hiçbir şey yapılmaz. Şimdi de seni süründürmeden polise teslim etmeyeceğim. Serter'den merhamet dileneceğine benden dilen çünkü Serter değil; ben senin patronunum, aptal.''

Elini tekrar belime attı. ''Onunla konuşacağım, salona geçer misin?'' Serter de şaşkındı. Ses tonundan bariz anlayabiliyordum.

''Bekir, Asuman'ın başında dur.'' dedim.

''Karım ne diyorsa o.'' dedi.

Elimi tutup benimle birlikte hole doğru yürüdüğünde kaşları çatıktı. Bekir kapının girişinde durduğunda, içeriye üç adet koruma da girdi. Serter karşıma geçtiğinde elimi bırakmıştı. Çatık kaşları asla düzelmemişti. 

''İnsanlardan nefret ediyorum. Onu uyarmıştım. Bu evde eğer düzgün dursaydı zaten içeride ona böyle davranmazdım. Gözümün içine baka baka yalan söylüyor. Bu nasıl bir kadın ya?'' Holün ortasında yürümeye başladım. Öfkeden çıldırmak üzereydim. ''Bana sakın içerideki kadını savunma. Ben eğer bu kadar öfkeleniyorsam, bir bildiğim vardır. Bir bildiğim var ki böyle davranıyorum.''

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now