can't help myself.

740 66 16
                                    

şu aralar wattpad fotoğraflarla sorun yaşıyor :( çok sinir bozucu ama neyse,
iyi okumalar diliyorum🤍

ellerinizden yıldız ve yorumlar öpsün🎀















Dudaklarımın arasındaki sigarayı zilin çalması ile söndürmek zorunda kalmış, Lil de benimle birlikte dalını ezerken telefonuna bakıyordu. Öğleden sonra dört dersin bitiminde gideceğim yer evim değil Avusturalya olacaktı. Yarışların sezonu başlamış, babam bir buçuk aydır evde yokken annem şirkete gidiyor, destek çıkıyordu. Babam Avusturalya Grand Prix'ini sevdiğim için benim için bir bilet almış, beş günlüğüne, yarıştan üç gün öncesine bilet almış, iki gün yarışın tadını çıkarıp diğer günler sadece dinlenip kendime kafa tatili verecektim. Derslerimin vicdanımı sızlattığı falan yoktu, bir yolunu bulurdum sonra.

"Hey, daldın."

Lil dirseğini ben sınıfa girip çoktan bizimkilerin yanına oturduğumdan beri masada bulduğum kalemi parmaklarım arasında çevirirken koluma doğru vurduğunda istemsizce çevirdiğim tükenmez kalemi durdurarak başımı kaldırdım. Daldığım için zilin çaldığını duymadığım gibi dişlerimin ağzımın içinde fazla baskı uygulayıp yanak içimi ezmeleri sonucu gelen acıyı da fark etmemiştim. Ağzımda kanın bende uyandırdığı metal, sıcak hissi hüküm sürmeye başlamışken elimi dudaklarıma götürdüm ve parmak uçlarıma bulaşan kan ile dudağımda bir sızı hissettim.

"Ne düşünüyordun?" Lil sordu.

"Yarışları falan, strese girmiş olmalıyım."

"Sen mi yarışıyorsun Gguk? Sürekli bir streslisin yarış konu oldu mu." Kaşlarını havaya kaldırıp önümüzde oturan Jin'in geniş, güçlü gözüken omuzlarından tekini dürttü.

"Her neyse, yarış-."

İspanyolca hocası içeriye girdiğinde cümlem yarıda kaldı ve ben devam ettirmek istemeyerek sessizce defterimi çıkarmaya başladım. Ders devam ederken ben sadece Taehyung'u düşünüyordum, bana yönelik attığı gönderisi ve öpüşürken sıcacık olan ağzı, kahve kokusuna karşı hassaslık duyan burnuyla hafif de olsa tenime sürtünüşü... İstemeye başlamıştım, daha fazlasını merak ettirmişti bana, gerçekten parmak uçlarım bir kere tenine dokununca devamı için aç susuz kalmıştım ki bu sırada yutkunma sesim biraz yüksek çıktı, Lil bana bakarak kafasını 'ne oldu?' anlamında sallayınca önüme döndüm ve derin bir nefes aldım. Ayağa kalkarak İspanyolca hocasının soru soran bakışları eşliğinde sınıfın gözlerini kendimde hissettim ve lavaboya gideceğimi söylediğimde verdiği izin ile sınıftan ayrıldım. Boş koridorların arasında ayağımdaki siyah bilekli converselerimin kaymasını sağlayarak lavaboya doğru kendimce dikkat dağıtmaya çalışarak ilerledim. İçeriye girdiğimde birinin elini yıkıyor olduğunu gördüm, başını kaldırmadan işine devam ediyordu ve ben de umursamayarak kanayan yanak içime doğru aynadan baktım. Yer yer yarıklar oluşmuş, bazı yerlerde derisi soyulmuş duran kısım kötü bir hâl almıştı. Soğuk suyu açarak ağzımı çalkalamak ve dudaklarımı silmek için hızlı davrandım, bu kan tadını çok sevmiyordum.

Yanımdaki ellerini kurutup çıktığında kapı peşi sıra açıldı ve buna şaşırarak irislerimi çevirmek zorunda kaldım. İçeriye öpüşerek giren iki iri beden beni dumura uğrattı, çıkan kişinin lavabodan ayrılmasını fırsat bilip beni fark etmeyerek burada işi pişirmeye çalışacaklarını fark ettiğimde kalçamı soğuk mermere yasladım ve kollarımı göğsümde bağlarken dudak kenarımın tekini kaldırdım. Bir tanesi gözüme fena hâlde tanıdık geliyordu ancak öpüştüğü kişi çok sesli ve dikkat dağıtıcıydı. Odaklanamıyordum.

f's sl7t | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin