..............PATRONİÇEM......20 BÖLÜM......

Start from the beginning
                                    



'' Nereden buldun bu kadar insanı?''diye soran Carmine, şaşkınlık içinde sevdiği adamın kollarında, usulca merdivenleri iniyordu. Bahçede yüzlerce insan vardı ve ilerledikçe önlerine çiçek atan küçük kızlar, rahibe doğru dans ederek ilerliyordular.


Kızına sıkıca sarılan Alonzo, başını çevirmeden direk önüne bakıyordu. '' Çok kolay oldu sevgilim. Onlara adımızı söylemek yetti.'' diyerek yaklaşık beş yüze yakın davetliye gülümsedi. ''Yalnız değiliz.''

Sıkıca devin kollarına sarıldı genç kadın rahibe doğru yürüdükçe bacaklarının bağı çözülüyordu. O anda havadan atılan onlarca gülün ve çiçeklerle dolu süslerin içinden yürümeye devam ederken, kendini pamuk prensesin prensine kavuşan masal kahramanı gibi hissetti. İçten taşan gülümsemeyle davetlilere selam veriyor, yeşil gözleri etrafında tanıdık yüzler arıyordu.

Şık giyimli yüzlerce insanın içinde, umut ederek baktığı iki çift yüze denk gelemeyince kalbi derinden sızladı. Kazandığı aşkına sıkıca sarıldı ve devin yüzünde beliren sevinci gördü. Her şeye değerdi. Ailesini karşısına almaya değecek kadar çok seviyordu bu adamı ve uğruna bir şeyler feda etmesi gerekseydi göz kırpmadan yeniden ederdi.

Rahibin önüne dikildiklerinde çığlıklar atan gençler alkış tutmaya devam ediyorlar Tess'in şaşkınlıkla açılan gözleri, olan bitenden habersiz babasının boynuna sarılmış, yüzünü saklıyordu. Tess, masanın ortasına yerleştirilen kırmızı güllerin yanına gelin bebeği gibi bırakıldı. Ellilerde görünen yaşlı rahip, çiftin karşısında haç çıkartıp önce alınlarına ardından sağ ve sol taraflarına haç tutarak dua etti.

Alyansları, parmaklarına geçirmeden önce kutsal soruyu yüreklilikle sordu ikisine. İki gençten de- evet- yanıtlarıyla karşılık verirlerken, havada esen ılık rüzgar, geçmişte yaşanan kırık düşleri, gereksizce yapılmış hakaret dolu hırsları bir bir yok edip siliyordu.

Davetliler tarafından alkışlar kuvvetle koptuğu gibi kilisenin dışından duyuruldu. Gökyüzünden yağmur gibi yağan gül yaprakları içinde kalan Carmine, sevdiği adamın dudaklarından tutkulu bir öpücük aldı. Sonra sıkıca ellerini birleştirip başlarını yukarı kaldırdılar. Sonu gelmeyen kırmızı gül yaprakları, üzerlerine sicim gibi yağmaya devam ederken o sırada çalan dans müziğiyle birbirlerine sarıldılar.

Güçlü omuzlara ellerini koydu genç kadın ve belini sıkıca kavrayan devine gülümseyerek baktı. '' Rüya değil tüm bunlar. Seninle gerçekten evlendim. Sen gerçeksin! Seni hissedebiliyorum, tanrım dokunabiliyorum!''

'' Seni öpebilecek kadar gerçeğim. Seni seviyorum diyecek kadar konuşabiliyorum. Seni kucağımda taşıyacak kadar aşığım.'' diye cevap veren Alonzo, bir kez daha kaçamak öpücük aldı dudaklarından ve tutkuyla öpmeye devam etti.

Sevinç dolu çığlıkların içinde güzelinden kopmak yerine biraz daha sarıp öpmeye devam etti Alonzo. '' Bir geceliğine değil bir ömür boyu sana dokunmak, bir günlük değil bir ömür boyu yanımda olmak, aynı sabaha beraber uyanmak gibisi olmayacak sevgilim. Benim, sadece benim güzelim olacaksın. '' diyerek bir kez daha öptü.

PATRONİÇEMWhere stories live. Discover now