dağınık

618 67 52
                                    

atsumu
lan niye barda degilsin

sakusa
lan niye bardasın

atsumu
e ananin ami

demedin mi cuma aksami gelin diye

GELDIK YOKSUN

AC KAPIYI

ARAS KARGO

sakusa
yapacağın şakayı sikeyim

atsumu
ben de seni

sakusa
yok anca başkalarını

beni sikmen pek mümkün değil

atsumu
deneyelim mi

sakusa
kaşınma güzelim

atsumu
aman be

neyse nerdesin

sakusa
arka kapının oradayım

atsumu
napiyon orada amk

cok issiz orasi

gelmem ben.

sakusa
eh keyfin bilir

atsumu
tamam geliyom sus

sakusa
QĞAMSĞQNDOANAPS

SALAK

sent.


"hey," kalbimin hızlı atmasıyla birlikte yürümüş, karnımın ağrımasından dolayı kusmamak için dua etmiştim. "niye buradasın..."

gözlerim iki parmağının arasındaki sigaraya yönelmiş, "hah." diyerek anladığımı belirtmiştim.

"içtiğini bilmiyordum."

burnunu çekmiş, yaslandığı duvardan kendini itmişti. sigarayi yere atmış, "çok içmiyorum, arada." demişti.

yere atıp üstüne bastığı sigaraya bakmış, kaşlarımı çatmıştım. yarısını içmemişti. sorguladığımı anlayacak olmuş olmalı ki,
"hoşlanmıyorsun diye hatırlıyorum. o yüzden attım." açıklamıştı.

sigaradan gerçekten nefret ederdim, kokusu hiç güzel şeyleri çağrıştırmıyordu bana. söylediği şey hoşuma gitmişti, beni düşünmesi yani.

gülümsemiş, kafamı sallamıştım onaylat şekilde. "teşekkürler."

omuz silkmiş, duvara yaslanmaya devam etmişti. "üşüyor musun?" kafamı sağa sola sallamış, "hayır, sıcak ki hava." demiştim. aramızdaki konuşma çok normaldi, fazlasıyla normal.

kahkaha atmasıyla gözlerim, o çok
öpmek istediğim dudaklarını bulmuş, sorgulayarak bakmıştım.

komik bir şey mi demiştim?

"niye gülüyorsun?"

omuz silkmiş, "bilmem, garip geldi." demişti. anlamamıştım, acaba konuşmadan mı bahsediyordu yoksa başka bir şey miydi?

"yani, mesajlaşırken oldukça arsız oluyorsun ama yanıma gelince süt dökmüş kediden farkın kalmıyor."

göz devirmiş, "seninde çok farklı bir tarafın yok." demiştim.

önüme geçmesiyle ben yutkunurken o yavaş yavaş üzerime gelmişti. karnım ağrımaya başlıyor, tekrardan kusacak gibi hissediyordum.

elini çeneme koymuş, dudağıma doğru yaklaşmaya başlayınca nefes almayı bırakmıştım. "sakinleş," gözleri, gözlerimi buluyor, "ısırmam." diye fısıldıyordu kulağıma.

rezil olmak istemediğim için bu sefer geri çekilmeyecektim. öpmek istediğim dudaklarına bakmış, ani bir haraketle yaklaşıp öpmeye başlamıştım.

sırıttığını hissedebiliyordum.

dövmeli kolu belimi bulmuş, sol kolunu kafamın üstünden duvara yaslamıştı. dudakları ustalıkla dudaklarımı ele geçiriyor, sertçe öpüyordu.

elinin tişörtümden içeri girdiğini hissedince ürpermiş, irkilmiştim. havanın 32 derece olmasına rağmen, elinin soğuk olmasını garip bulmuştum.

inleyince, ellerim saçlarını bulmuş çekiştiriyordum. nefessiz kaldığım için geri çekilmiş, sakusa'nın gözlerine bakmıştım.

yemin ederim izin versem şurada sikerdi.

"devam edersek bunun sonu herhangi bir odada bitebilir." geriye bir adım atmış, beyaz gömleğini düzeltmişti. "bitmesini istemeyen var mı?"

gözlerini üzerimde gezdirmiş, "uslu dur, mesaim bitmeden gidemem." diyerek saçlarını da düzeltmişti.

sırıtmış, "tüh." demiştim. "içeri gidiyorum, geliyor musun?"

adama bak, sanki az önce hiç erekte olmamış gibi içeri girmeyi normal bir şekilde soruyordu.

kafamı sağa sola sallamış, "hayır sen git, gelirim birazdan." onaylar şekilde mırıldanmıştı. gözleriyle baştan aşağı beni süzmüş, sırıtıp göz kırpmıştı.

içeri girdiğini görünce, yaklaşık 10 dakikadır almayı bıraktığım nefesi tekte almaya çalışınca başım dönmüştü.

karnım hala heyecandan ağrıyor, dudaklarım yanıyor gibi hissediyordum. saçlarımı karıştırmış, nefes vermiştim.

sakin olmak için her şeyi yapıyordum ama bana aksi gibi hiçbir sikime yaramıyordu.

"hay amına koyayım," kaldırıma oturmuş sövüyordum. buna alışamayacaktım, o beni her öptüğünde ben her zaman böyle olacaktım.

dağınık.


ay kisa oldu gibi geldi ama olsun😩😩

cardigan, sakuatsu. Where stories live. Discover now