17.bölüm - "Baba."

2.3K 168 191
                                    

Mustafa ve Elif arabalarında kendi evlerine doğru gidiyordu. Mustafa hala şok içindeydi, Elif ise heyecandan ellerini kaşımamak için zor duruyordu. Bir ay içinde hayatı öyle değişmişti ki, kendisi bile yaşadığı olaylara yetişemiyordu.

"Bu arabayı asla satmak istemiyorum. Kırılsa bile, parçalansa bile son parçasını saklayacağım." dedi Mustafa. Elif'in kaşları çatıldı.

"Neden?" diye sordu. Mustafa başını Elif'e doğru, eşine doğru döndürdü. Bu düşünceye gülümsedi. Elif artık onun hayat arkadaşıydı.

"Çünkü seni iki ay sonra bu arabaya binerken gördüm. Bu araba benim için özel. Bizim arabamız." dedi Mustafa ve bakışlarını yola çevirdi. Gülümsedi Elif. Abisinden sonra ilk defa bir erkek ona bu kadar değer veriyordu.

"Bizim arabamız." dedi Elif. Mustafa'ya çevirdi bakışlarını. Başını koltuğa yaslayarak eşini izlemeye başladı. İnşAllah onunla yaşlanacak, sevilecek, sevecek, anne ve aile olacaktı.

"Yapma." dedi Mustafa.

"Ne?" Elif'in meraklı sesi gülümsetti Mustafa'yı.

"Araba kullanıyorum. Öyle bakma bana. Kaza yapmak ve sana kavuşmadan seni kaybetmek istemiyorum." Mustafa'nın dediklerine gülümsedi Elif. Eşini dinlemedi. İzlemeye devam etti Mustafa'yı. Kırmızı ışıkta durduklarında Mustafa eşine döndü. Bakışları kesişti.

"Seni bana emanet olarak veren Allah'ıma şükürler olsun. Seni kaderime yazan Allah'a kurban olurum." dedi Mustafa. İçi gidermişcesine baktı eşine. Doya doya eşine bakabilmek, helali olması onu öyle mutlu hissettiriyordu ki, anlatılamaz bir duyguydu. Elif tekrardan gülümsedi eşine. Mustafa derin nefes aldı. Karşısındaki kız onun kalbine öyle duygular yaşatıyordu ki, içi içine sığmıyordu.

"Kardeşim, sürsene arabayı!" diye bir ses yükseldi. Yeşil ışık yanmış ve Mustafa'nın arabasının arkasındaki arabalar kornolarına basarak Mustafa'nın arabasını sürmesini bekliyordu. Mustafa hemen kendine gelip arabasını kullanmaya başladı. Elif ise kahkaha atıyordu.

"Gülme. Hepsi senin yüzünden."

"Ben ne yaptım?" dedi Elif. Hala gülüyordu.

"Öyle güzel baktın, gülümsedin. Daha ne yapabilirsin ki? Kalpten gideceğim güzelliğin yüzünden."

"Allah korusun, Mustafa. Deme öyle şeyler." dedi hemen Elif. Eşinin endişelenmesine gülümsedi Mustafa. Sanırım babasını artık anlamaya başlıyordu. Eşinin kendisi için endişelenmesi çok farklı duyguydu.

Bir kaç dakika sonra evlerine gelmişlerdi. İki katlı, dışı sade olan bir evdi. Bahçesinde çiçekler, ağaçlar ve dinlenme için oturma alanları vardı. Elif evin fotoğrafını görmüştü ama ilk defa bizzat kendisi evi görüyordu. Ev gerçekten çok güzeldi. Evleri. Mustafa ile yaşayacağı evleri.

Gelinliğinin etek kısmını eli ile tutarak eve gitmişti Elif. İlk adımı sağ ayağı ile atmış ve besmele çekerek eve girmişti. Aynı şekilde Mustafa da eve girmişti.

"Sadece evime değil, hayatıma ve kalbime hoş geldin, Elif'im." dedi Mustafa ve eşinin alnından öptü. Elif'in kalbi öyle hızlı atmaya başladı ki, sanki şimdiye kadar kalbi atmamıştı. İsmini çok kişiden duymuştu ama Mustafa'dan 'Elif'im' diye hitap etmesinden sonra ismini daha çok sevmişti.

"Hoş buldum. Sende benim kalbime iyi ki geldin, hayatıma iyi ki geldin, Mustafa. Elhamdülillah." dedi Elif ve gülümsedi. Mustafa tekrardan derin nefes aldı ve bir şey yapmak istedi. Aklındaki haraketi yapmak onu heyecanlandırıyordu ama sonuçta artık onun eşiydi. Tekrardan derin nefes aldı ve gözlerini kapattı. Bir saniye dahi geçmeden gözlerini açtı ve Elif'in karşısında hala gülümsediğini görünce kendisi de gülümsedi. Ardından biraz eğildi ve yüzünü eşinin yüzüyle aynı hizaya getirdi.

Hasbelkader Where stories live. Discover now