4.bölüm - Sarı Zarf ve 42 Tane Mektup

2.9K 254 74
                                    

"Selamün aleyküm, Meryem'im. Nasılsın?"

"Aleyküm selam, Kübra. İyiyim şükürler olsun, sen nasılsın?" diye sormuştum gülümseyerek. Elif ve Zehra da Kübra'ya selam söylemiş ve merakla Kübra'nın diyeceklerini beklemişlerdi.

"Elif ve Zehra da selam söylüyor, Kübra'm." dediğimde gülümsemişti telefonun ardından.

"Aleyküm selam canlarım. Çok şükür bende iyiyim ve abimle konuştum az önce. Hemen gelip sana haber vereyim dedim." dediğinde heyecanlanmıştım.

"Ne dedi? Kabul etti mi?" diye sorduğumda Elif ve Zehra da meraklı gözlerle beni izlemeye başlamıştı.

"Evet! Yarın iş görüşmesine gelebilirsin. Abim razı oldu!" dediğinde içimden şükür etmiştim.

"Çok teşekkür ederim, Allah razı olsun, Kübra'm! Birtanesin sen!" diye sevindiğimde Elif ve Zehra da gülümsemişti.

"Yarın mahallenin yanındaki parka gelirim, ordan şirkete gideriz beraber. Olur mu?"

"Olur, Kübra'm. Çok teşekkürler her şey için. Senin için dua edeceğim namazlarımda."

"Allah razı olsun, Meryem'im. Hadi görüşürüz o zaman, kendinize iyi bakın. Allah'a emanetsiniz. Yarın konuşuruz."

"Görüşürüz, Kübra'm. Sende Allah'a emanetsin." diyerek telefonu kapatmıştım.

"Kabul etmiş mi, Ali abi? Gidiyorsun değil mi iş görüşmesine?" Elif'in heyecanlı sesine gülümsemiştim.

"Evet, kabul etmiş! Çok mutlu oldum gerçekten, şükürler olsun. Gerçekten Allah razı olsun onlardan. Bu yardımlarının karşılığını nasıl ödeyeceğim?" dediğimde Zehra sessizce gülümsemişti.

"Bir şey derdim ama neyse. Sen bir şekilde ödersin. Olmadı dua et onlar için hep, bence en güzeli birisi için dua etmek." dediğinde Elif ile onaylamıştık Zehra'yı.

"Ben artık eve gideyim. Malum annem merak eder." diyerek Elif ayağa kalkınca, Zehra da ayaklanmıştı.

"Bende gideyim. Daha bitki çaylarını araştırmam gerek."

"Hemşirelik bölümünde bitki çayının çeşitlerini de mi öğreniyorsunuz?" diye sorduğumda Zehra kafasını sallamıştı.

"Allah zihin açıklığı versin, Zehra'm. Bizde daha yeni ödevleri teslim ettik ama muhtemelen yine ödev verecekler." dediğimde üçümüzde artık dış kapının yanına gelmiştik.

"Üniversiteye gitmeyi düşünüyor musun? Rapor alsaydın bir haftalık, dinlenmiş olurdun. Hemde iş görüşmesine falan gideceksin." Elif'in konuşması ile derin nefes aldım.

"Dinlenmek istemiyorum. Evde oldukça daha da bunalacağım. Hem iş, hem üniversite bir şekilde hallolur. Kafam dağılır hemde." dediğimde Zehra  ayakkabılarını giyerken konuşmaya başladı.

"Ali abi biliyor mu yarım gün iş yapacağını?" diye sorduğunda şaşkınca gözlerimi araladım.

"Hayır! Kübra söyledi mi acaba?"

"Merak etme, hallolur bir şekilde. Kübra konuşmuştur, ayrıca Ali abi sanki bilmiyor mu üniversiteli birinin nasıl çalışacağını? Eğer uygun olmasaydı kabul etmezdi, demek ki uygun görmüş." Elif'in söylediklerinin mantıklı olduğunu düşündüğümde kafamı sallamıştım sadece. İkisine de sarılmıştım sımsıkı.

"Allah'a emanetsiniz." dediğimde gülümseyerek çıkmışlardı evden. Onlar gittikten sonra kendi odama doğru gitmiş ve yatağıma uzanmıştım. İkindi namazından biraz öncesine yatağımın baş ucundaki saati kurduktan sonra gözlerimi kapatmıştım. Biraz uyumaya ihtiyacım vardı. Bir günde o kadar ağır olaylar olmuştu ki bedenim çökmüştü. Yatağıma uzanır uzanmaz yorgunluktan uykuya dalmıştım.

Hasbelkader Where stories live. Discover now