Jisung fakülteden çıkıp Han nehrinin kenarında yürüdü. Biraz daha sakin olan ağaçlık alana geldi. Burayı ona Minho öğretmişti. Jisung için harika bir kaçış noktasıydı. Orada biraz oturunca nehirde suyun yüzüne zıplayan balıkları gördü. Minho olsa buna aşırı tepki verir keşke çekseydim diye sızlanırdı, diye düşündü. Burasının da diğer her yer gibi Minho'yu düşündürmekten başka faydası olmamıştı. Zaten bu düşüncelerden kaçıyordu. Nehrin kenarında daha fazla durmayıp ayaklandı.
Biraz daha yürüdükten sonra acıktığını fark eden Jisung, bir şeyler yemek için bakındı. Karşısına çıkan kafe ile morali bozulsa bile yine de girdi. Bu kafeye Minho ile gelmişti. Kahvesi ayrı mükemmel hamburgeri, sandviçleri ayrı mükemmel diye öve öve bitirememişti. Yüzünde buruk bir gülümseme ile hamburger ve ıced americano siparişi verdi. Yemeği geldiğinde bir süre boş boş baktı ve yavaş yavaş yemeye başladı.
"Oturabilir miyim?"
Kafası o kadar dalgındı ki söylenen şeyi, konuşan kişiyi bir süre algılayamadı. Sonra Taehyung olduğunu algılayınca kendine geldi.
"Ah tabi otur lütfen." Aslında hiç kimseyi çekecek kafada değildi ama Taehyung'a kabalık yapmak istememişti.
"Nasılsın?"
"Yorgun! Sen?"
"Yoğun! Sohbet bitti kalkayım." diyerek güldürmüştü Jisung'u.
"Anlat bakalım sorun ne? Biliyorsun biz her şeyden önce iyi arkadaşlardık." dedi Taehyung.
Tae'nin romantik anlamda Jisung'a olan duyguları tamamen bitmişti fakat sevdiği ve değer verdiği birisiydi. Ara ara gördüğü kadarıyla eski neşesinden eser yoktu. Boşandıklarında bile bundan çok çok daha iyiydi. Şimdilerde çok düşünceli ve üzgün görünüyordu.
Jisung hamburgeri bıraktı. "Eski kocama reddettiğim erkeği anlatmam ne kadar doğru olur."
"Gayet iyi olur bence."
Jisung gülümsedi Tae değişik bir adamdı. Halbuki evlilerken kıskanç biriydi. "Biri vardı sanki benim ruh eşim gibiydi ama ben onu reddettim."
"Şaka yapıyorsun?"
"Oldukça ciddiyim."
"Neden peki?"
"Annemi öldü biliyorsun. Sanırım ölmeden önce söylediği şeyler beni derinden etkiledi. Babama ne kadar bağlıydı fakat babam en ihtiyaç duyduğu zamanda onu yalnız bıraktı. Annemin yaptığı birine bağlı olma konuşmaları beni fazla etkiledi. Zaten biten bir evliliğim vardı. Bu da açıkçası benim için bir referans oldu."
"Bebeğim yanlış anlama ama annen zaten karamsar bir insandı. Kanser teşhisi konulduğunda geç kalınmamıştı fakat annen ölmek için çabaladı. Babana olan ilgisi sevgi değil saplantıydı. Gençlik yıllarını hatırla bununla ilgili ne kadar çok şey anlatmıştın bana. Annen bu dünyadan alacağı zevki de keyfi de aldı. Sonra kendi dünyasına hapsettiği babanın yıllarca sevgisini sömürdü. Adam artık tükenip bırakınca yine lanetlenen o oldu. Annen ölmüş biri ama yıllarca üzerinde bıraktığı şu etkiyi bir kenara bırak. Bak evliliğimiz döneminde bile tek sorunumuz annenle ilgili konulardı. Şu anda bile onun söylediği şeylerin etkisi ile kendi hayatını mahvediyorsun. İleri dönüp baktığında söyleyeceğin şey iyi ki yapmışım değil keşke böyle yapmasaymışım olacak. Sana duygularını açan biri sonsuza kadar seni beklemeyecek. Şayet ruh eşini bulduysan bırakma. Bak bana çok sevdiğim amerikadan ruh eşimin peşine geldim. Hayat kısa bize ne getireceği belli değil mutluluğu yakaladıysan bırakma." Tae çalan telefonuna baktı. "Benim gitmem lazım ama söylediklerimi bir düşün, annenin karamsar dünyasına kendini hapsetme."
YOU ARE READING
No Strings Attached/ Minsung
FanfictionJisung yıllar sonra döndüğü Kore'de kendisi gibi hayatında aşkı istemeyen Minho ile yolları birleşir. İkilinin ilişkisi ilk başta sadece çıkar üzerine bedensel bir ilişki olsa da zamanla araya duygular girer. Fakat bir anlaşmaları vardır. Bağlanmak...
Final
Start from the beginning
