Eteğin tam üstünde, büsbüyük bir beyaz kurdale vardı. Bu çocuğun daha tatlı görünmesini sağlıyordu.

Dar olan üstü ve kısa olan eteği onu utandırmak için yapılmış olmalıydı.

Jisung, tatlı değil sert biri olduğunu düşündüğü için sinirlenip yanaklarını şişirmiş, yüzünün aynı bir sincap'a benzemesini sağlamıştı.

Çocuk yavaş adımlarla odaya geri girdiğinde, minho'nun orda olmadığını görmüş, ardından oğlanın aşağıdan ona seslenmesiyle ne ara tuttuğunu bilmediği nefesini geri vermişti.

"Köle! Benim kahvaltım nerde ya! Bak son beş dakikan kaldı he!"

Çocuk aşağı kata indiğinde, gayet rahat bir şekilde koltukta oturmuş, gözlerini dinlendiren kocasının önüne dikilmiş, kaşlarını çatarak üstten bir bakış atmıştı.

Büyük olan beden gözlerini hafifçe araladığında, karşısında ona kaşları çatık bir şekilde bakan eşiyle sırıtmış, çocuğu baştan aşağı utanmazca süzmekten çekinmemişti.

"Eteğin sana bir kızdan daha çok yakışacağına emin olmakta haklıydım Lee jisung"

"Bana baksana sen! Benimle taşşak geçmeyi bırak hemen! Zaten şuan sinirimin son seviyesindeyim!"

"Ay ay ay, cici oğlanımız çok mu kızmış kocişine hm?"

"Lee minho! Ben ciddiyim!"

Minho gözlerini kısıp kaşlarını havaya kaldırdığında, jisung 'of'lamış, ardından mutfağa doğru yol almıştı.

Kocası eşinin mutfağa gitmesi üzerine masada duran telefonunu almış, bir kaç saniye içinde geçerli olan numarayı tıklamıştı.

"Alo?"

"Hallettin mi yeosang"

"Evet halletim"

"Güzel, o zaman parayı ibanına gönderiyorum"

"Peki, bir sonrakine beni değil mingi'yi ara, sonuçta her zaman dediğim gibi tek seferlik tek şans"

"Tamamdır, bir daha görüşmek dileğiyle"

Oğlan suratına kapanan telefonla derin bir iç çekmiş, ardından hafifçe kafasını yana döndürerek arkada masa hazırlayan jisung'a bakmıştı.

Bu güzel çocuk için küçüklüklerinden beri çabalıyor, onu elde etmek için sürekli olarak uğraşıyordu.

Yıllar öncesinde, asla çocuktan karşılık alamadığı aklına düşman olma fikri gelmişti oğlanın.

'Eğer onunla uğraşırsam belki beni fark eder' diye düşünmüştü. Düşündüğü gibi de olmuştu. İkili han ve lee ailesinin düşman olma bahanesiyle daha da kolay birbirleriyle sataşmak için görüşmeye başlamıştı.

Lakin iki kalbin farklı duyguları olduğunu o zamanlar kimse bilmiyordu...

Bir kalp diğeri için, nefret, kin ve intikam ruhuyla yanarken,

Diğer kalp, ondan nefret eden kalp için, sevgi, aşk ve güzellikle yanıyordu.

En sonunda ise, minho çocuğu bu şekilde elde edemeyeceğini anlamış, ardından ailesi ile konuşup jisung'u kendine istemişti.

Lee ailesi ilk başta bu duruma şaşırsada, sonrasında bay han'a bu çocuk için yüklü miktarda para ödemiş, zorla oğullarıyla birlikte olmasını sağlamışlardı.

Şuan ise ikili sürekli atışmaya devam etsede, iyi anlaşıyor, hayatın tadını çıkarıyorlardı.

"Minho gel hadi herşey hazır"

Oğlan, jisung'un sesini duymasıyla ayağa kalkmış, ardından gidip masaya oturmuştu.

O sırada çocuk memnuniyetsizce kendi kıyafetlerini düzeltip, sessiz bir şekilde söylenmeye başlamıştı.

Sonrasında çelimsiz olan beden gitmeye karar vermiş ama, minho'nun onun bileğini tutup, hiç beklemediği bir şey yapmasıyla
Olduğu yerde kalalmıştı..

...

Kelime sayımız; 712

Arkadaşlar bazı okuyucularım iki günde bir bölüm attığım için bana birşey oldu diye endişelenmişler,

Sık sık bölüm atamamamın sebebi, bu aralar biraz fazla yoğun olmam. Yani lise için hazırlık falan filan derken müsait olabildiğim zamanlar biraz kısıtlı.

Bu arada 419 takipçi olmuşuz, yanımda olan ve beni destekleyen herkese çok çok teşekkür ederim, iyiki varsınız güzellerim 💋

Yb için 153 vote💀

Ece kaçar 😽

one house two enemy / minsungWhere stories live. Discover now