2

15 3 19
                                    

Herkese merhaba. Yeni bölüme hoşgeldiniz. Hadi iyi okumalar.

**
Kaç saat odamda telefonla kurcalandım inanın bilmiyorum ama çok sıkılmıştım ve kemiklerim sızlıyordu. Annemin kardeşi, yani teyzem bide kalıcaklarmış. Ne güzel dimi? Annem hep başıma bela açıyordu resmen.

Jungkook odadan çıktıktan sonra vicdanım sızladı sanki. Bilmiyorum bir garip şekilde pişman olmuşum gibi. Çok saçma ama galiba fazla abarttım. İçimdeki merakı da susturamadığım için yatağımdan kalkıp kapıya yöneldim.

Hava kararmıştı. Camdan bakınca karanlık görünüyordu. Çok uzun süredir odadaydım. Odamdan çıktığım gibi salonda televizyon izleyen annem ve teyzemi gördüm. İkiside beni görünce şaşkınlıkla baktılar.

"Jungkook nerede?" Dediğimde ikiside kalp krizi geçirir gibi oldu. Galiba alışık değillerdi. Bende alışık değildim ama ondan özür dilerse çok iyi olurdu. Suçlu bendim.

"Dışarıda" teyzemin söylediği şeyler kaşlarımı çattım. Hava eserken ne işi vardı orda. Onların yanından hızlı adımlarımla ayrılıp kapıya ilerledim. Kapı kulpunu tuttuğum gibi duraksadım. Ben bunu neden yapıyordum.. Kimseyi umursamıyordum şimdi nolmuştu? Belki de teyzemin oğlu olduğunu öğrendiğim içindi.

Derin nefes alıp verdikten sonra kulpu aşağı indirdim. Dışarı çıktığım gibi kapıyı geri kapattım. Gördüğüm şeyle duraksadım ve ordan izledim. Jungkook kamp yapmıştı. Yere uzanmış yıldızları izliyordu. Aynı zamanda yanında marshmellow yapıyordu.

Yeniden nefes alıp verdikten sonra yanına gittim. Başının üstünde durmuştum ama o bakmıyordu. Yıldızları dikkatle izliyordu. Gözleri parlıyordu. "Jungkook" dediğimde yıldızları izlerken konuştu. "Anne, soğuk değil bana dedim ya, böyle iyiyim" dedi gülümsemesiyle.

"Ne annesi be" dediğimde yüzündeki gülümseme soldu. Hemen başını kaldırıp bana baktığında gözleri irileşti. Oturur pozisyonuna geçtiği gibi gözlerime baktı. Aralık dudaklarından gözüken ön dişleri onu tavşana çok benzetiyordu. Saçındakı tavşan tokası yoktu. Muhtemelen çıkarmıştı.

"Şey..yanına oturabilir miyim?.." ensemi sıvazladığımda kocaman gülümsedi. "Gerçekten mii??" Düşündüğümün aksine oldukça neşeyle söylediği şeyle başımı salladım. "Olur tabii, hep isterdim birisiyle bunu yapmak" dediğinde yanına oturdum. "Bekle marshmellow hazır" diyip ayağa kalktı.

Az sonra yanıma gelip oturdu. Elinde tuttuğu tabağı aramıza koydu. "Bunlar, neden yaptın?" Dediğimde bakışlarını marshmellow'dan alıp gözlerime çıkardı. "Ha bunlar mı, seviyorum. Çoğu zaman sıkılınca bunu yaparım" dedi gülümsemesiyle. Gülüşü çok güzeldi.

"Anladım" dedim ve önüme döndüm. Alt dudağımı kemirdim. Marshmellow'un birisini alıp üfledi. Ona döndürdüm başımı. Üfleyince büzdüğü dudakları, büyüyen gözleriyle oldukça sevimli duruyordu. Dudağımın kıvrılınca gözleri beni buldu. Öylece kalakaldı.

"Gülünsedin mi sen?" Dedi şaşkınlıkla. Hemen önüme döndürdüm kafamı. "Gülmedim." Dediğimde sessiz kaldı. Yeniden ona döndüğümde gözlerimiz buluştu. Bir kaç dakika öyle kaldığımızda başımı çevirdim. "Jungkook, ben buraya başka birşey için geldim" dediğimde marshmellow'u ağzına attı.

İç çektim. Ne zormuş özür dilemek. Ona döndüğümde şişen yanakları, küçülmüş dudaklarıyla çok tatlıydı. O marshmellow'u çiğnerken dudaklarımı yaladım. "Ben..şey, yani özür dilerim" dedim gözlerimi kaçırarak. Yuttuktan sonra kalakaldı. "Sana karşı çok kaba davrandım özür dilerim" dediğimde gülümsedi.

"Sorun yok Taehyung" dediğinde gülümsedim. "Affettin mi beni?" Dediğimde başını hızla olumlu anlamda salladı. "Affedildin" dediğinde gülümsemem genişledi. Başımı önüme çevirip gülümsememi gizledim. "Gülümsemek sana çok yakışıyor" dediğinde öksürdüm.

"Sağol, şey..tokan nerede?" Dediğimde dudağını kemirdi. "Çıkardım" dediğinde sadece sessizce gözlerine baktım. "Jungkook, ben aptalın tekiyim. Senin herkes gibi olmadığını anladım ve.." eliyle ağzımı kapattığında yerdeki bakışlarımı ona çevirdim. "Taehyung, anladım tamam" dedi ve elini çekti.

Elini cebine atıp tokayı çıkardı. Bana gösterdiğinde eline baktım. Tavşan tokasını elinden aldığımda ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Saçına taktığım gibi geri çekildim. "Sana yakışıyor" dedim ve gülümsedim. "Gerçekten mi?.. Kız gibi gözükmüyor muyum?" Dediğinde yanağını sıktım. "Sen kızdan bile güzelsn Jeon Jungkook" dediğimde kocaman gülümsedi.

Ne dediğimi algıladığımda geri çekildim. "Teşekkür ederim.." dedi utanarak. Uzandığımda o da uzandı yanıma. Yılrırzl izlemeyi hep istemiştim ama karanlıkta yalnız olmaı sevmiyordum. Jungkook'la cesaretlenip istedğimi yapıyordum.

Yeniden oturur pozisyona geçip marshmellow'un birisini kendi ağzına atıp, diğerini bana uzattı. Ağzımı açtığımda çekinceyle ağzıma koydu. Yanıma uzandı ve birlikte yıldızları izledik. "Çok güzeller.." Jungkook'un sesiyle ona kulak verdim. "Evet" dedim ve oturur pozisyona geçtim.

"Çok geç oldu. Eve gideşim hadi" dediğimde dudaklarını büzdü. "Ama-" dediğinde hemen söze atıldım. "Aması yok. Hadi kalk" dediğimde oflayarak oturur pozisyona geçti. Yanımdakı çiçek gözüme çarptı. Bildiğim kadarıyla zambaktı. Evet ilgilendiğim şey yoktu..

Bir zambak kopardığım gibi gülümsedim. Jungkook'a döndüğümde elime baktı. Gülümseyerek ona baktığımda gözlerime baktı. Elimdeki zambağı saçına taktım. "Çok güzel oldu" dediğimde şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Hadii" dedim ayağa kalkarak. Elimi uzattığımda elimden tuttu. Onu da ayağa çektiğim gibi üstünü silkeledi.

Jungkook'la eve girdiğimiz gibi annem beni gördüğünde hemen beni durdurdu. Kolumdakı eline baktığımda Jungkook'a döndü. "Müsaadenle" dedi yapmacık gülümsemesiyle. Jungkook başını sallayıp salona geçti.

Annem beni mutfağa çektiği gibi kısık aynı zamanda iğneleyici sesiyle konuştu. "Derslerini yazdın mı? Önemli olan derslerin. Sen dışarıda eğleniyor musun?!" Dediğinde kolumu sıkmayı bırakıp sertçe bıraktı.

"Derslerini çalış hemen." Dediğinde mutfaktan çıkmasına izin vermeden söze atıldı. "Çok geç oldu" dediğimde yerinde duraksadı. Bana döndüğünde gözlerini kıstı. "Ne yapacaksın!? En iyisi olamadığın için en azından normal insan olarak derslerini çalışsan mı bayım?!" Dediğinde dişlerimi sıktım.

"Teneffüste yaparım" dediğimde üstüme yürüdü. Tam önümde durduğunda yüzüme tükürerek konuştu. "O derslerini şimdi yapacaksın, sana uyumak yok." Dediğinde burnumdan nefes verdim. Yanından hızlı adımlarımla geçip salona girdim. "Taehyu-"

Hızlı ve sert adımlarımla odama girip kapıyı sertçe kapattım. Jungkook şaşkınlıkla bakakaldı. Anneme kısa bir bakış atıp odama geldi. Kapıyı tıklattığında sesimi çıkarmadım. Kapıyı açıp içeri girip kapıyı geri kapattı. Çantamdan defterleri çıkarıyordum sinirle.

"Taehyung.." dedi kısık sesle. Ona aldırış etmeden kalemimi de çıkardığımda çantamı yere attım. Yatağımdan kalkıp diğer köşedeki lambayı aldım. Defterleri koyduğum yere gelip lambayı koydum. Jungkook beni sessizce izliyordu.

Ayağa kalkıp ona baktığımda şaşkın ifadesiyle bana bakıyordu. Ona bakmamla gözlerimiz buluşmuştu. Ciddi ve sert ifadem onun tatlı, şaşkın ifadesi yanında çok farklıydı.

"Ben yerde yatacağım, yatağımda uyuyabilirsin." Dedim ciddi sesimle. "Ders mi çalışacaksın?" Sorduğunda ona bakmadan yere oturdum ve "evet" dedim. "Bu saatte mi?" Dediğinde başımı sallayıp ona baktım. "Ne var saatte?" Dedim iğneleyici sesimle. "En azından çalışıyorum" dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Birlikte çalışalım mı?" Bir köşeye attığı çantasını getirip yanıma oturdu. Defterlerini hevesle çıkarıyordu. Sessizce defterlerini çıkardığını izliyordum. "Emin misin?.." dedim kısık sesimle. "Evet, çok iyi çalışmıyorum ama yardım edersin belki?" Sorar gibi baktığında başımı aşağı eğip alttan gülümsedim.

**
Bölüm sonu. Umarım beğendiniz. Gelecek bölümde görüşürüz muahhh.

-ZeynepXx

PAİNT•TAEKOOKWhere stories live. Discover now