"Bana uyar" dedi Felix. Uzun zaman olmuştu, biraz eğlenceye ihtiyacı vardı.
"Bana da uyar öyleyse" dedi Jisung.
Ben birlikte kalkıp gece kulübüne geçtiler. Geldikleri yer oldukça lüks hatta idollerin falan gelip eğlendiği bir gece kulubüydü. Changbin oldukça iyi bir yerden loca tutmuştu. Gelen içki servileri ile yavaş yavaş ortamın havasına giren grup bir süre sonra tek tek dans pistine dökülmüşlerdi.
Alkol, dans, eğlence ilerleyen saatlerde hızını arttırmıştı. Minho alkol toleransı en yüksek kişi olmasına rağmen o bile şu an sarhoştu. Kimse ismini hatırlayacak durumda değildi.
~~~~~~~~~~~~~~
Jisung yavaş yavaş gözlerini açmaya çalıştı fakat başarılı olmadı. Olduğu yeri kokladı kendi yatağının kokusunu alınca neyse ki evime gelmişim dedi. Bunun verdiği rahatlıkla biraz daha uyamaya karar verdi. Bir süre sonra çalan telefon sesiyle uyanmak zorunda kaldı. Biraz daha dikkatli dinleyince çalan telefonun sesininkendi telefonunun zil sesi olmadığını anladı. Jisung korkuyla arkasını döndü yanında gördüğü Minho ile bir rahatladı. Kafasını yavaşça yastığa bıraktı bir "oh" çekti. Sonra farkına vardığı gerçek ile tekrar dönüp bir baktı. ŞU AN YANINDA LEE MİNHO VARDI!!!!!
Jisung yorganın altına baktığında üzerinde hiçbir şey olmadığını gördü. Örtüyü hafif kaldırdığında Minho'nun da tamamen çıplak olduğunu gördü. Yalnız Minho baya iyiydi, vay be demekten kendini alamadı. Tekrar çalan telefon yüzünden Minho birden gözünü açtı. Minho ile göz göze gelen Jisung telaş yaptığı için yataktan düştü.
"Sakın bakma!"
Minho ona iyi mi diye bakmak için hazırlanırken gelen uyarı ile kafasını tekrar yatağa koydu. Jisung hemen yakınında olan giyinme odasının kapısından uzanıp bir tişört alıp ayağa kalktı. Minho ise ayaklanıp baksırını alıp giydi. Telefonlar yine çalmaya başladı.
"Önce sen bak," dedi Jisung.
"Efendim Chan? Ne oldu da hafta sonu bu kadar çok aranıyorum?"
"Kurul toplantısı mı? Tanrı aşkına son dakika da böyle bir şeyi nasıl yaparlar?"
"Tamam tamam saat kaçta?"
"Kahretsin sadece iki saat sonra mı?"
"Herkes katılacak mı?"
"Yeni gelen hocalar da mı?"
"Peki görüşürüz." diyerek telefonu kapattı Minho. O esnada Jisung'un telefonu çaldı. Jisung aramayı cevapladı.
"Felix bebeğim"
"Jisung beni kim eve getirip, bok çuvalı gibi kapıya attı?"
"Kapıda mı uyumuşsun bebeğim?"
"Evet ama neyse ki içeri kadar girmişim sen ne alemdesin?"
"Ben yatağıma kadar çıkmışım." ama nasıl çıkmışım şimdilik bilmesen daha iyi.
"Off mesajı aldın mı?"
"Telefona daha bakmadım"
"Kurul toplantısı varmış Saat 15.30 da iki saatimiz var."
"Off anca hazırlanırım bebeğim kapıda görüşürüz."
"Görüşürüz" dedikten sonra telefon kapandı.
"Hiçbir şey hatırlamıyorum ben" diye sızlandı Jisung.
"Maalesef bende hatırlamıyorum nasıl hatırlamam ya!" Minho eliyle alnına vurdu.
"Üzülmüş gibisin?" derken güldü Jisung, inkar edemezdi kendisi çok üzülmüştü. Taş gibi adamla birlikte olmuş ama hiçbir şey hatırlamıyordu.
"Tabi ki üzüldüm!" Minho'nun açık sözlülüğü güldürdü Jisung'u.
"Yalnız olan bana olmuş gibi!?" Minho bunun bir yeşil ışık olduğunu anlamış yavaş yavaş Jisung'a yönelmişti.
"Ne olduğunu bir hatırlasam keşke"
"Off toplantı varmış hiç gitmek istemiyorum."
"Ben de" diyerek Jisung'a daha da yaklaştı Minho. Dağınık kıvırcık saçları, üzerinde geniş yakalı tişört ile oldukça baştan çıkarıcı görünüyordu.
"Ama gitmemiz lazım." Jisung, Minho ona yaklaştıkça derin derin nefes alıyordu.
"hımm maalesef" Minho iyice Jisung'un dibine girmişti. Ellerini yavaş yavaş Jisung'un çıplak üst bacaklarına çıkardı ve parmak uçlarını yavaş yavaş sürtmeye başladı.
"İki saatimiz varmış," Jisung'un aldığı temasla sesi titrek çıkmıştı.
"Yeterli bir zaman dilimi."
"Öyleyse öncelikle aramızda kalacak!" Jisung ellerini Minho'nun omuzlarına koymuştu.
"Hım bana uyar."
"Şu an duygusal bir ilişki yaşayacak düzeyde değilim."
"Ben de"
Minho iyice yaklaşmış nefesi Jisung'un nefesine karışmıştı. Sıcacık şarap kokusu gelen nefesi içine çekti. Normalde berbat gelmesi gerekiyordu ama koku Jisung ile sanki ayrı bir güzelleşmişti.
"Ne zamana kadar devam edeceğine zamanla karar veririz"
"Nasıl istersen"
Minho'nun sağ eli Jisung'un kalçasına ulaşmıştı of oldukça sıkı kalçalardı.
"Bu devam ederken başkası ile seks yapmak yok."
"Bana oldukça uygun bir madde."
"Olur da ikimizden birisi" Jisung kalçasında hissettiği diğer el ile derin bir nefes aldı. "Eğer ikimizden birisi başka biri ile duygusal ilişkiye başlarsa anında bitecek. Benim için duygusal ilişki pek olası değil ama sana saygı duyarım."
"Bana da pek olası değil ama sen nasıl istersen."
Minho Jisung'un boynuna kafasını gömmüş derin bir öpücük bırakmıştı. "Ah, Minho!"
Jisung son kez kendini toparlayıp konuştu "Minho... en önemlisi bağlanmak yok!"
"Tamam bağlanmak yok!" demesiyle Jisung'u kucağına alıp derin bir öpücüğün içine çekti.
Jisung birden durdu. Minho ne oldu der gibisinden baktı. Jisung telefona uzanıp eline aldı "dur alarm kurayım geç kalmayalım" dedi cilveli cilveli. Bu hareketi zaten sınırda olan Minho'yu iyice çıldırttı. Minho kucağındaki Jisung'u yatağa bırakıp altındaki son parçayı da bir kenara atıp üzerine uzandı....
~~~~~~~~~
Burada kestim bölümü...😈😈
YOU ARE READING
No Strings Attached/ Minsung
FanfictionJisung yıllar sonra döndüğü Kore'de kendisi gibi hayatında aşkı istemeyen Minho ile yolları birleşir. İkilinin ilişkisi ilk başta sadece çıkar üzerine bedensel bir ilişki olsa da zamanla araya duygular girer. Fakat bir anlaşmaları vardır. Bağlanmak...
Bağlanmak Yok!
Start from the beginning
