Yerdeki dolu şişeye baktı. "Hayır Ömer hayır suya yazık bak yapma sakın." beni dinlemeyip şişeyi aldı ve açtı. "Ömer hayır bilerek yapmadım vallahi dur!" ellerimi sper ederek konuşuyordum fakat bi etkisi olmayacağının farkındaydım. Arkamı dönüp koşmaya başladım. Çok geçmeden birisi kolumdan tutup kendine çekti. Sonra yüzüme gelen buz gibi su..

Çığlık attığımda herkesin baktığına emindim. Kafamı eğdiğimde su ensemi buz gibi yaptı. Ömer'in karnına dirsek atıp kaçtım. O ise karnını ovalayıp, beni kovalama zahmetinde bulunmadan Mert ve Gülben'i izlemeye karar vermiş gibiydi. Ona dil uzattım ve yanına gittim. Elindeki su bittiği için rahattım. "Dilini koparırım küçük hanım." Nası görmüştü ya o?

"Ne dili?" bana bakıp alaylı gülüş pozisyonuna geçti hemen. Şaşırdık mı? Hayır.

Mert ve Gülben'in savaşı bittikten sonra kafeye geçmiştik. İnsanlar ıslanmış halimize garip garip bakıyordu. Bide bu halde motor sürücektik. Trafikteki otobüs amcalarını tahmin edemiyorum artık. Hepimiz içecek ve tatlı söyledik. O kadsr enerji harcadık sonucta, yenilenmesi gerekiyordu. Gülben ve Mert çoktan tatlılarını bitirmeye başlamıştı. Hatta burda bile yarışa girmişlerdi. Onlara baktım dikkatlice sonra Ömer'le bana, ne kadar farklıyız. Onlar tatlı yarışına giriyor, biz lider yarışına. Ömer'le ben yan yana, karşımızda ise yan yana Mert ve Gülben oturuyordu.

Tatlımı yemeye başlamışken Ahmet'i gördüm. Bunun burda ne işi var Allah aşkına. Bana gel işareti yaptı, teklifini kafamı olumsuz anlamda iki yana sallayarak reddettim. Üstünde plaj gömleği, altında ise ten rengi açık şort kot vardı. Tatil için başka şehire gitmiş herşeye sahip olacağını düşünen baba gibiydi. Ömer onunla iletişim kurduğumu anlamış gibiydi fakat birşey demedi. Ahmet buraya doğru geldiğinde hızla ayağa kalkıp ona kaşlarımı kaldırdım. "Ben geliyorum birazdan." diyip çıktım. Ahmet'in yanına geldiğimde beni boydan boya süzmüştü. Çakıcam şimdi bir tane ağzına görücek.

"Ne istiyorsun?"

"Bak, Açelya. O gece çok içmiştim ve çok kötüydüm. Ailem evden kovmuştu ve kız arkadaşım beni terk etmişti. Bir anda kendimi senin yanında buldum. Biliyorum çok kötü birşey yaptığim hiç hoş değil ama söz bir daha olmayacak lütfen affet beni." ona bakmaya anlamsızca bakmaya devam ettiğimde eğildi ve diz çöktü. Ellerini birleştirdiğinde onun ellerini tutup "napıyosun kalk ayağa hemen." dedim fakat nafile. "Lütfen affet Açelya."

"Lan tamam kalk affetcem." onu affetme taraftarı değildim ama bu kadar ısrardan sonra daha fazla rezil olma taraftarı hiç değildim. Gülbengilin tarafına baktığımda Ömer'in gözlerinin burda olduğunu gördüm. Ben baktığım gibi önünden geçen başka bi kıza baktı. Kızı boydan boya incelemişti. Sonra yine o gıcık ama çok yakışan keyifli gülüşünü yaptı.

"Gülben!" kafamı Ahmet'e çevirdim hemen. "Kalk artık rezil etme beni daha fazla."

"Affettin mi?"

"Evet gerizekalı evet kalk."

Ayağa kalkıp kollarımdan tuttu. Minnettarca "çok teşekkür ederim Açelya." dedi.

Kollarımi ondan kurtarıp "tamam hadi git artık." deyip onunla daha fazla iletişim kurmadan kafeye doğru yürümeye başladım. Tekrar yerime oturup tatlımı yedim ve içeceğimi içtim. O kadar sıcaktıki üstüm neredeyse kurumuştu bile.

Tatlılar ve içecekler birtiğinde Gülben ödemek için kalktı. Mert onun kolundan tutup "nereye?" diye sordu. "Ödemeye, nolduki?" Mert onu oturtup "olmaz öyle Ömer öder."

Üçümüz Mert'e şok içinde baktık. Gülben hayal kırıklığına uğramış gibi kalkıp ödemek için gitti. Mert hatasını anladı ve sus pus oldu. Kalkmaya karar verdiğimizde Mert, Gülben'in koluna girip özür dilemeye başladı. Çok masum duruyordu belkide öyleydi. Yani insanlık hali olabilir.

Fakat işker ters gitti.. Gülben tutturdu Mert'in arkasına bineceğim diye. Zorla beni ve Ömer'i ikna edip binmişlerdi. Ve şuanda belimde olan eller.. rahatsız olacağımı anlamıs gibi kasaya tutundu. Bu daha kötü olmuştu çünkü daha çok üstüme düşmüştü. "Geri çekilsene biraz."

" ya ben ne yapayım tepene mi bineyim?"

"Bindin sayılır zaten." Bana oflayıp tekrar belimden tutundu. En son ikimizde pes ettik. Ömer sürecekti motorumu, ben ise arkasında olacaktım. Yerlerimizi değiştirdik. Ömerin beline tutundum. Nedense rüzgar beni arkada mayıştırmıştı. Kafamı onun sırtına yasladım hafifce ve kollarımı ona sarma isteğine yenildim. Kollarımı hafif ona sarıp yolu izledim. Onun ise hiç sesi çıkmıyordu gayet halinden memnun gibiydi. Yol ayrımına geldiğimizde hepimiz motorlardan inme durumunda kaldık. Ama hiç inmek de istemiyordum çünkü nedense huzur veriyordu. İsteksizce ikimizde indik ve öne bindim. Gülben ise Mert'le vedalaşmıştı. Şimdi ise arkama binmek için omuzlarıma tutunuyordu.

Ömer'e baktığımda onunda gözlerinden mayışmış olduğunu anladım. Biraz bakışıp motorumuzu çalıştırdık ve yollarımızı ayırıp eve sürmeye başladık.





*-*

Diğerlerine göre uzun bir bölüm oldu artık uzun bölümler yazacağım fakat okuma ve oy çok az. Lütfen destek olun. Aksi taktirde hayal kırıklığına uğrayıp yazmayı bırakacağım.. ama hala okumaya devam eden bebeklerimi yüz üstü bırakmam onlar için azda olsa yazmaya devam ederim. Seviliyosunuzzz baaaayy.

motorlu serseriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin