13

675 72 39
                                    

kulaklıklarımı takmış, bir nebze enerjim yerine gelir diye Demet Akalın'ın kulüp şarkısını dinleyerek eve yürüyordum. Artık ne yapıp edip babama o arabayı aldırmalıydım. Yoksa çekilecek çile değildi bu.

Mahalleye girdiğimde garip bir sessizlik vardı. Zehra teyzenin oğlu evleniyor diye herkes oraya gitmişti. Şuan huzuru anlat deseler mahalleyi gösterebilirdim. "İnşallah kırk gün kırk gece düğün yaparlar!" Sevinçle apartmana doğru yürüdüm. Evde kimsenin olmayacağı düşüncesi beni daha mutlu ediyordu.

Tam dış kapıya ulaşmışken mahalleye bir araba girdi. Farlarından dolayı  arabayı göremiyordum. Karşı apartmanın önünde durdu. Arabadan inen kişiyle biraz şoka uğradım. Çınar'ın eski nişanlısıydı. Kadın önce kapının önüne gitti ve zillere baktı. Sanırım ismi yazmıyordu. Bulamayacağını anlayınca geri çekildi ve etrafına baktı. Beni görünce hafifçe gülümsedi ve "İyi akşamlar." Dedi.

İlk başta bana dediğini kavrayamadım fakat sonrasında aynı şekilde hafifçe gülümseyerek "İyi akşamlar." Dedim. "Çınar'ın komşususunuz sanırım." Değilim desem nolurdu ki? "Hangi katta oturuyor acaba?" Kafamı kaldırdım ve Çınar'ın oturuduğu daireye baktım. Işıkları yanmıyordu. Arabası da burda yoktu. Büyük ihtimal evde degildi.

"Sanırım evde değil." Dedim. O da kafasını kaldırdı ve apartmana baktı. "Olsun, siz yine de kaçıncı katta olduğunu söylerseniz sevinirim." Söylemek hiçte işime gelmiyordu. Kadın cevap beklercesine yüzüme bakıyordu. "Tam bilmiyorum ama 1 ya da 2 olması lazım." İkisinde de oturmuyordu. Kadın tekrar binaya baktı. Hiçbirinin ışıkları yapmadığı için anlamazdı.

Bir nevi Çınar için de yalan söylemiştim. Belki söylediğim için rahatsız olacaktı nerden bilebilirdim? Kadın Zar zor gülümsedi ve "Anladım." Dedi. Buna rağmen gitmiyordu. Anahtarımı çantamdan çıkarırken arada gözüm kadına kayıyordu. Öylece kapının önünde bekliyordu. Yok işte, daha neyini bekliyorsun ki?

Mahalleye bir araba daha girdi. Park etmesiyle Çınar'ın geldiğini anladım. İti an çomağı hazırla mı diyeyim yoksa iyi insan lafın üstüne mi bilemedim. Arabadan indi ve şaşkınlıkla kadına baktı. Kadın geniş bir gülümsemeyle "Çınar." Dedi. Çınar kaşlarını çatmış kadına bakmaya devam ediyordu.

Anahtar bir anda çantama geri girdi. Çınar cevap vermeyince kadın konuşmaya devam etti. "Seninle konuşmak için gelmiştim ama kaçıncı katta oturduğunu bulamadım." Sonrasında bana döndü. "Komşuna da sordum ama yeni taşındığın için bilmiyordu sanırım." Ya ablacım ben ne alaka şimdi?

Çınar o an beni farketti. Beni görmesiyle şaşkın şaşkın bana baktı. Onları görmezden gelerek çantada anahtarımı arıyormuş gibi yaptım. "Ahu?" Dedi Çınar şaşkınlıkla. Kafamı kaldırdım ve onu yeni görüyormuş gibi "aa Çınar?" Dedim ve devam ettim. "İyi akşamlar."

Çınar bana 'yalanlarını yiyeyim.' Bakışı atıyordu. Yememişti. "İyi aksamlar." Dedi ve oturduğu katı göstererek "4. Katta oturuyorum bu arada." Dedi. Yanındaki kadın bana kaşlarını çatarak baktı. "Öyle mi? Bana 1 yada 2 demişti." Şimdi İbrahim tatlıses gibi 'ya sen arkada olup biteni burda anlatacak mısın?' Diye yükselecektim. Çınar ağzının içinden "yuh Ahu." Dedi.

Hafifçe gülümseyerek "Ama ben bilmiyorum demiştim. Benimkisi sadece tahmindi." Dedim kadına. "Neyse öğrenmiş oldun en azından." Dedi Çınar bana gönderme yaparak. "Evet, evet." Dedim sanki her gün o dört katı güle oynaya çıkıp ona pasta börek götürmüyormuşum gibi.

"Konuşmamız gerek Çınar." Dedi kadın konuyu değiştirerek. "O gün her şeyi konuştuk ve bitti Aslı." Dedi Çınar net bir sesle. "Sen bitirdin, ben bitirmedim." Şuan niye burda korkuluk gibi durduğumu bilmiyordum ama ne konuşacaklarını deli gibi merak ediyordum. Çantamda anahtarı aramaya devam ettim.

Deli ile divaneWhere stories live. Discover now