Seonghwa, idol olmak için katıldığı şirkette hayatının aşkıyla tanışacağından habersizdi.
Yunho, hayallerini gerçekleştirirken birine bu kadar aşık olacağını bilmiyordu.
İkisi de birbirlerinin hayatlarında başrol olacaklarından habersizdi. Ve onlar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"İnanılmaz! Şu manzaranın güzelliğine bak! Hyung, burası çok güzel. Seul'de böyle bir yer olduğunu asla bilmiyordum."
Seonghwa, Yunho'nun yüzündeki heyecanlı gülüşüne bakmaktan kendini alıkoyamıyordu. Miniğinin suratındaki gülümseme onun da gülümsemesine sebep oluyordu. Burası her zamankinden daha da güzel gözüküyordu artık Seonghwa'nın gözüne. Kafasını dinlemek için yalnız başına geldiği yer, Yunho'nun varlığıyla çok daha kusursuz bir yer olmuştu onun için. Artık buraya yalnız başına gelemeyeceğini çok iyi biliyordu.
"Hyung sen burayı nereden biliyorsun?"
Seonghwa'yı derin düşüncelerden kurtaran Yunho'nun tekrar konuşması olmuştu. Yönelttiği soruya büyük bir tebessümle "Bu bir sır Yunho-ssi." demekle yetinmişti. Yunho da ona karşılık dudak büzmekle yetinmiş, manzarayı izlemeye geri dönmüştü.
Seonghwa bu arada çoktan yeşillik alanda yere bir örtü sermiş, piknik yapar gibi her şeyi hazırlamıştı. Evde özenle hazırladığı sandviçleri ve birkaç meyveyi örtünün üzerine özenle dizmişti. Termosa koyduğu kahveyi de hazırladığında geriye yapması gereken Yunho'yu manzaradan ayırmaktı.
"Hey, buraya oturarak da manzarayı izleyebilirsin. Hadi gel bir şeyler yiyelim."
Yunho arkasını döndüğünde gördüğü manzara karşısında daha da hoşnut olmuştu. Hyungu, yerde yarı uzanmış bir şekilde oturuyordu. Ne zaman çıkardığını bilmediği hırkasını bir kenara koymuş kollarını açıkta bırakan tişörtüyle oldukça cazip gözüküyordu şimdi. Yerdeki yiyecekleri görmeden Yunho, bu görüntüyle acıktığını hissetmişti çoktan.
