Limos 2

102 15 3
                                    

"Ne zaman seni barlardan bu şekilde toplamayı bırakacağız acaba? Biraz aklı başında davranır mısın Gaia?"

Gaia, bileğinin iç kısmında duran atlı dövmesini tırnaklarıyla yolarken abisi Ares'in nutuğunu dinliyordu. Bu öyle sıradan bir olaydı ki. Diğer abisi Thanatos, kütüphaneye girmeden önce salondaki ikiliye uzaktan bakmış ve Gaia'ya onaylamadığını sadece bu bakışla anlatmıştı zaten.

"Satan'ın neler yapabileceğini bilmiyormuşsun gibi, kendini sürekli birilerinin yanına atıyorsun. Sana bir şey yapamaz belki ama bu insanları gerçekten hiç düşünmüyor musun?" dedi. "Biz yeryüzünün koruyucularıyız. Ve sen buradaki her insanı tehlikeye atıyorsun. Üstelik daha agimortusunu* bile bulamadık."

Lanet agimortus diye içinden söylendi Limos. Agimortus, bir mühürdü. Mahşerin her dört atlısı da bulunan ve asla kırılmaması gereken bir mühürdü. Agimortus bir cisim, insan veya elle tutulmayan soyut bir şey dahi olabilirdi. Her atlı için bir kehanet ve bir agimortus vardı.

Eğer mühür kırılırsa atlıların temsil ettiği felaketler yeryüzünü ele geçirir ve kıyamet günü var olan canlı yaşamını bitirirdi. Atlılar dünyadaki düzeni ve dengeyi daha doğrusu yaşamın kendisini koruyorlardı.

Ne yazık ki, sadece üç kişi kalmışlardı. Gaia'nın bir zamanlar en yakın olduğu ve güvendiği abisi Reseph, agimortusunu kırmış ve bir şeytana dönüşmüştü. Şimdilerde adını sıklıkla Salgın olarak andıkları Reseph, mühür tarafından tamamen ele geçirilmiş ve emrindeki şeytanlara birlikte Dünyaya kıyamet alametlerinden olan salgını yayıyordu.

Gaia, düşünceleri üzerine ürpertiyle titredi. Reseph'in ne hale geldiğini gördükten sonra asla ona dönüşmek istemediğini daha iyi anlamıştı. Onu ne kadar özlese ve mührü düzeltmek için her yolu arayan Thanatos abisine sıklıkla yardım etse de bazen Reseph'i çoktan kaybettiklerini ve bir daha asla eskisi gibi olamayacağını düşünüyordu. Bu yüzden agimortus önemliydi. Onun, ne olduğunu bile bilmeden korumak zorunda olduğu sorumluluğuydu.

"Özür dilerim," dedi başını eğip dudaklarını büzerek. Abisinin buna dayanamayacağını biliyordu.

Ares, önündeki tatlı küçüğüne bakarken derin bir nefes verdi. Onu kollarının arasına alırken "Bir daha seni öyle görmek istemiyorum. Bu konuda anlaşabilir miyiz?" dedi.

Gaia, mutlulukla kollarını onun beline sarıp başını salladı. Ama bunun birkaç gün sonra tekrarlanacağına emindi ne yazık ki. "Ama sen de bir daha bana Satan deme. Nefret ediyorum ondan."

"Biliyorum güzelim ama anlaşma, maalesef ki anlaşmadır. Sen ona aitsin."

"Hiç kimseye ait filan değilim."

"Henüz," diye düzeltti onu Ares sıkıntıyla. "Annem bu nişanı sen daha küçükken onaylattı. Hiç istemesem bile elimden bir şey gelmiyor. Sadece şöyle düşün ki, agimortusun kırılmadan cehenneme giremezsin. Ve bu düğün gerçekleşmez."

Gaia, üzüntüyle iç çekip, hiç görmediği ve kötülük Lordu, cehennemde yaşayan bir iblisle evlenmek zorunda olduğu kaderine sövdü.

Ellerini abisinin belinden çözüp" Ben uyuyacağım. İyi geceler. "Diyerek ortak evlerindeki odasına yürüdü. Aslında hepsinin farklı evleri vardı. Fakat sıklıkla birlikte bu ortak evde alıyorlardı. Özellikle de Gaia, ortadan kaybolup onları bu şekilde endişelendirdiği zamanlarda.

***

Gaia, Cehennem tazılarından birinden karma bir parti olacağına dair bir davetiye almıştı. Doğaüstü yaratıklarla takılmayı pek sevmiyordu açıkçası. İnsanlar onu daha çok eğlendiriyordu. Ama iki gündür Thanatos ve kitaplarla o kadar çok vakit geçirmişti ki can sıkıntısından ölecekti. Bu yüzden partide müstakbel nişanlısının tanıdığı herkesin olacağını umursamayarak davete gitmeye karar verdi.

Gerçek Canavarlar- GayWhere stories live. Discover now