Allah deyin guzumm

144 25 51
                                    

Yeni bir bölüme daha hoş geldiniz.

Ya kitabın zaten okuyucusu çok fazla yok peki okuyanlar neden fici yaymıyor peki? Azcık yaysanıza
be fici hem okuyucusu fazla olursa
bölümlerde hızlı gelir.

Hadi hadi ben size güveniyorum siz yayarsınız bu fici arkadaşlarınıza falan. Neyse çok uzatmadan fice geçelim iyi okumalar

_____

"EŞARBINI YAN BAĞLAMAAA BEN SÖYLEYİM SEN AĞLA ZALIM ANAN BANA VERMEZ OTURUPTA SEN AĞLAMAAAAA." Hay sikeyim seni Hyunjin.

Yine Hyunjin'in mükemmel sesiyle uyandığımda etrafa boş bakışlar atıp ayılmaya çalıştım. Okul başlayalı 3 hafta olmuştu. Okuldayken zaman çok çabuk geçiyordu. İlk günü gece bizimkilerle konuştuğumuz gibi Chan ertesi gün elinde yedi tane çalışma programıyla gelmişti. O günden beri de ne kadar istemesekte programa uyup ders çalışıyorduk. Aslına bakarsak işe de yarıyordu. Zaten çoğu derste sadece dersi dinleyip eve gelince çalışmadığım halde iyiydim. Sanırım hafızam iyi çalışıyor. O kadar ki fizik dersini bile anlamaya başlamıştım. Ama sevinmek için daha çok erken çünkü daha okul açılalı bir ay bile olmadı. Şuan zorlandığım tek ders kimya.

Kimya demişken yine aklıma geldi şerefsizin evladı. Hem kimya hem de matematik dersimize girdiği için onu daha fazla görüyordum fakat o sadece dersi anlatıp çıkıyordu sınıftan. Bu 3 hafta içinde birbirimizi sadece sınıfta görmüş ve sadece bakışmıştık. Aramızda sınıftakiler haricinde herhangi bir konuşma dahi geçmiyordu. Ve ne kadar inanamasam da ona karşı ilgi duymaya başlamıştım - ki hâla bunun nasıl gerçekleştiğini anlayabilmiş değilim.- ve gözüm sürekli onu arıyor. Çok fzla dalga geçeceklerini bildiğim için ondan hoşlandığımı bizimkilerden hiç birine söylemedim.

İyice ayıldığıma emin olduktan sonra yataktan kalktım ve odamdaki küçük banyoya girdim. Banyoda işlerimi halledip tekrardan odaya döndüm. Dolaptan formamı alıp giydim. Elimle saçımı da düzelttikten sonra en sevdiğim parfümümü alıp üzerime sıktıktım. Bu parfümü çok seviyordum. Kokuyu sevmemi sağlayan kişiyi ise daha çok seviyordum. Babam ölmeden önce hep bu parfümü kullanırdı. Hem ben hem de annem bu kokuya aşık olduğumuz için artık bende bu parfümü kullanmaya başlamıştım. O zamandan beride başka hiçbir parfümü kullanmadım.

Çantama gerekli bütün kitapları ve testleri koyduktan sonra çantayı kapatıp omzuma astım. Komidinin üzerinden telefonumu da aldıktan sonra odadan çıktım. Odadan çıkmamla burnuma güzel kokuların gelmesi bir oldu. Gülümseyerek merdivenden indim ve adımlarımı mutfağa yönlendirdim.
Annem kendi kendine şarkı mırıldanarak bir şeyler doğruyordu. Sessiz olmaya özen göstererek arkasına geçtim ve ellerimi beline dolayıp çenemi de omzuna koydum. İlk başta hafif irkilsede ben olduğumu görünce gülümsedi. Gülümseyince çıkan gamzesinden öptüm ve "Günaydın."dedim. Annemde beni yanağımdan öpüp "Günaydın yakışıklım."diye karşılık verdi.

Gülümsemem daha da büyümüştü. Derin bir nefes alarak kokumu içine çekmişti. Gözlerini bana çevirerek "Tıpkı baban gibi kokuyorsun."dedi. Sesinin titrediğini hissettim. Babamın ölüm yıldönümüne az kalmıştı ve büyük ihtimalle annem babamı çok özlemişti. Her sene bu zamanlarda sessizleşir ve etrafta dalgın dalgın gezerdi. Annemi kendime çevirerek daha çok sarıldım. "Keşke yüzümde babama benzeseydi o zaman tam anlamıyla babama benzerdim." Benimde sesim titremişti. Sanırım babamı özleyen tek kişi annem değildi.

Gülümseyerek "Neyse! Hadi bakalım otur masaya. Geç kalacaksın yoksa okula."dedi. Son kez yanağından öpüp masaya oturdum. Benim ardımdan annemde doğradığı salatalık ve dometesleri tabağa koyarak masaya koydu ve o da masaya oturdu. Kahvaltımızı etmeye başladığımızda havadan sudan sohbet etmeye başladık. Annem laf arasında sanki bir şey söylemeyi unutmuş gibi heyecanla "Ahh bak sana ne demeyi unuttum. Yarın Lia geliyor. Japonya'daki bütün işleri bitmiş."dedi. Duyduklarımla ağzımdan bir sevinç çığlığı kopmuştu. Teyzemi neredeyse iki aydır görmüyordum ve aşırı özlemiştim. Merakla anneme bakıp "Tam olarak ne zaman gelir belli bir saat varmı?"diye sordum. Annem başını iki yana sallayarak "Belli bir saat yok ama siz kütüphaneden dönmeden gelmiş olur sanırım."dedi. Anladığımı belli etmek adını başını salladım ve yemeğimi yemeye devam ettim.

KİMYACI // MİNSUNGWhere stories live. Discover now