"Biz bugün biraz dışarıda takılacağız. Malum yarın Ekin bizimle olmayacak. Alt tarafı bir saat değil mi Manolya? Yarın getiririm." İkna olmuşa benzer bir hali vardı.

"Eh, peki. O halde size iyi eğlenceler çocuklar." diyerek bize el salladı.

Çıkışa kadar Ekin'le koşu yarışı yaptık. Yirmi sekiz yaşında ajanlık yapan bir insana göre normal hareketler değildi bunlar ama çocukla çocuk olmak, stresi azaltan bir eylemdi.

🥂

Eve geldiğimizde Zeus, Ekin'i tanımış olacakki salyalarını akıtarak dilini dışarı çıkarmış önünde dikiliyordu.

"Selam Zeus! Seni çok özledim." Ekin kollarını köpeğimin boynuna doladığında, Zeus ufak bir havlama sesi çıkardı.

"Sanırım o da özlemiş." dedim kıkırdayarak.

"Acıktık mı?" diye sorduğumda Ekin kafasını salladı ve Zeus eğitiminden dolayı patilerinin üstüne kalkarak acıktığını belirtti.

"Hamburger sipariş ettim birazdan gelecek. Zeus, çok acıkmış görünüyor ona yemeğini verelim ne dersin? Baksana mama kabını dişlemiş açlıktan." Ekin söylediğim şeyler karşısında güldüğünde yarısı dolu olan mama paketini kaba boşalttım. Zeus hızlı adımlarla mama kabına eğilerek iştahla yemeğini yemeye başladı.

"Benim oğlum acıkmış mı? Anne aç mı bıraktı bu koca oğlanı!" diyerek kafasını sevmeye başladım.

"Cansın Abla, ilerde annelik sana çok yakışacak. Bir hayvana gösterdiğin ilgi ve şefkat buysa bebeğine karşı olanını düşünemiyorum." Ekin'in söyledikleri karşısında ağzım açık kaldı. Bir an bocalasam da kelimeleri unutmuş gibi zorla konuştum.

"Ben... Teşekkür ederim Ekinciğim. Bunları senden duymak gerçekten, gerçekten çok hoş." duyduklarım beni neden bir anlığına anne olma düşüncesine itmişti ki? Bu düşünceler bir anlığına karnıma ufak bir sancı girmesine sebebiyet vermişti. Ajanlık gibi tehlikeli bir mesleğin içindeyken çocuğu bırak, aşık dahil olamazdım. Mesleğimden vazgeçemezdim. Beni dipten kurtarıp bir yerlere getiren, başarı sağlayan, hayatımın merkezine koyduğum bağımlılığımdan vazgeçemezdim. Sonsuz düşüncelerin içinde kaybolurken kapı sesi tüm dikkatimi dağıtmaya yetti.

Siparişlerimiz geldiğinde kuryeye para ve birazda bahşiş verince kapıyı kapattım. Ekin televizyondan ilgisini çekecek bir kanal bulmuş olmalı ki tüm dikkatini ekrana vermişti. Rahatını bozmak istemediğim için ufak bir tepsi hazırlayarak oturma odasına götürdüm ve masaya indirdim. Yolda gelene kadar hamburgerler ılımıştı.

"Teşekkür ederim Cansın Abla, hamburgere bayılırım."

"Afiyet olsun bebeğim." birlikte yiyecek ve içeceklerimizi televizyon karşısında güzelce bitirdik.

"Manolya Abla'ya dışarı çıkacağımızı söylemiştin?" Ekin'in sorusu, bakışlarımı ona dönderdi.

"Aa, evet. Seni bir arkadaşımla tanıştıracağım. Uzun süredir birbirimizi tanıyoruz diyemem ama seveceğine eminim." dedim.

"Olleyyyy! Gidelim hemen hadi."

"O zaman mutfağa götürülecekleri taşımama yardımcı ol." dediğimde çoktan ayağa kalkmış, küçük tepsiyi mutfağa taşımıştı. Bende çöpleri toparlayıp çöpe attıktan sonra Zeus'un tasmasını taktım. Onu uzun süredir evden dışarı çıkarmadığım için yanımda götürmeye karar verdim. Kapıyı çarpıp çıktığımızda asansörle aşağı indik ve karşı blokun içerisine girdik.

"Arkadaşın bu kadar yakınımızda mıydı?"

"Evet, Ekinciğim. Sabah beni davet etti ama işlerim çok fazla olduğu için sonra geleceğimi söyledim. Ekmiş olmayalım şimdi." kafasını salladığında  güvenliğin söylediği kata çıktık. Kata ulaştığımızda yirmi dördüncü numaralı kapıya vurduk. Uras kapıyı açtığında birbirimize gülümsedik ve bizi içeri davet ettiğinde dostça sarıldık.

"Bu küçük adamda kim?" Uras'ın sorusuna Ekin hızlıca yanıt verdi.

"Ben Ekin. Cansın Abla'nın yanında bir süredir kalıyordum ama yarın gideceğim." dedi.

"Memnun oldum Ekin. Bende Uras." el sıkıştıklarında gülümsemeden edemedim.

"Köpeğinin olduğunu bilmiyordum." dedi Uras.

Beklemediğimiz bir anda Zeus yüksek sesle havlamaya başladı ve tasması elimden kayarken hangi oda olduğunu bilmediğim yere doğru koştu.

"ZEUS!"

Hepimiz o tarafa doğru koştuğumuzda Zeus hala havlamaya devam ediyordu. Dolabın üzerine sinmiş beyaz kedi gözüme çarptığında Zeus'u uyardım.

"Zeus otur!" bana baktı ama havlaması kesilmedi. Önüne geçerek işaret parmağımla oturması gerektiğini söyledim. Olduğu yere uzanıp patilerini gözlerine kapattı. Üzüldüğünü belli ediyordu.

"Öyle bekleyeceksin, hiç boşuna yapma öyle hareketler." dediğimde Uras konuştu.

"Maça'nın kaçacağını unutmuşum bir an. Köpeğin koşunca aklıma geldi. Tamam sorun değil içeri geçelim hadi."

"Kedini yanına almayacak mısın?"

"Yok, o istesemde gelmez zaten şuan. Korktu çünkü. Orada kalır." dedi. Birlikte içeri geçtiğimizde Uras mutfağa gitti. Evi oldukça aydınlatmalı bir ortama sahipti. Bir dövme sanatçısı olarakta duvarlarda çeşitli resimler vardı. Sanırım kendisi yapmıştı. Yere serdiği halılar buraya zıt şekilde çok renkliydi.

"Çok bekletmemişimdir umarım." dedi, içeri giren Uras.

"Yok hayır. Evin çok güzelmiş bu arada." dedim gülümseyerek.

"Zevklerime güveniyorum. Teşekkür ederim." bana doğru dumanı tüten bir kupa kahve uzattı. Ekin içinde narlı bir içecek hazırlamıştı. Kendi kupasınıda eline alarak karşımdaki koltuğa oturdu.

"Anlat bakalım, bugün konuşamadan alelacele nereye koşturuyordun."

🥂

Olayları detaylara inmeden anlatmaya çalışsamda baya uzun bir sohbet olmuştu.

"Öyle işte şimdide ekibe yeni bir üye arıyoruz. Güvenebileceğimiz, becerikli birini."

"Sana bir öneride bulunacağım, kafana yatarsa okeylersin." dedi Uras. Nedir diye sordum.

"Benim kuzenim birkaç yıldır gizli istihbaratta çalışıyordu ancak bazı nedenlerden ötürü işinden ayrıldı. Sicili falan karalı değil yani sadece iş ağır geldiği için ara vermek istedi. Size ısınırsa belki mesleğine tekrar döner. Annesi her gün şikayet ediyor, işini bıraktığı için." dedi. Bu kadar çabuk birini bulacağımı tahmin etmemiştim, oldukça heyecanlandım.

"Adı, soyadı ve numarasını söyler misin bana?" dedim.

"Afu Sancak." dedi ve daha sonrasında numarasını kaydetmem için sayıları söyledi.

"İyiki tanıştık seninle, hayatıma büyük faydaların dokunuyor." dedim, dişlerimi gösterek gülümsedim.

"Alt tarafı bir dövme yaptık sarışın, ne abartıyorsun?" dedi mütevaziliğinden ödün vermiyordu.

"O dövmenin bir anlamı var ama bunun için bir kupa daha kahve gerekli sanırım." dediğimde hay hay diyerek ayaklandı. Ekin de bize katılıyordu, bazı şeyler anlatıyordu. Uras'ın ona verdiği mandala kitabından bir şeyler boyuyordu. Uras kahvemi tazelediğinde Şeref için yaptırdığım o dövmenin hikayesini anlatmaya başladım ve onu çok özlediğimi tekrardam hatırladım.








Buraya kadar okuyan herkese desteklerinden ötürü teşekkür ederim, gelecek bölümde görüşmek üzere. Sizi seviyorum💗

KALP ZANLISI Where stories live. Discover now