"boynunu görüyor musun?" taehyung'un sorusuyla seulgi'nin bakışları jungkook'un boynuna kaydı, morlukla dolu olduğunu fark ettiğinde ise bu sefer hayret içinde taehyung'a baktı.

"seyirciler tabi ki de jungkook'a yükselecek." dedi taehyung, yükseleceklerdi ve bunu sorun etmiyordu. o, jeon jungkook'tu ve ona düşmemek imkansızdı. "düşebilirler ama bir şansları olmadığını da bilmelerini sağlamam lazımdı."

"delirmişsin." dedi seulgi gülerek "taze de duruyor, ne ara yaptın ruh hastası?"

"bir saat araları vardı, kucağına oturup sadece boynunu emdim." 

"inanılmazsın."

"biliyorum." taehyung gülerek tekrar sahneye baktı. jungkook rahat gözüküyor olabilirdi ancak değildi ve bunun farkında olan tek kişi ise taehyung'du. bu yüzden sevgilisiyle göz teması kurdu ve 'iyi gidiyorsun' dedi. jungkook duymasa da taehyung'un dudaklarını okuyabilmişti ama aslında ona da gerek yoktu. ne demek istediği gözlerinden okunuyordu. 

şarkının bitmesiyle jay kendi önünde duran mikrofona doğru konuştu ve kısa bir konuşma yaptı, genel olarak herkese güzel bir gece dileyerek seyirciyi tatmin etmeye çalışmıştı. daha sonra ara vermeden şarkılarına devam ettiler. ara sıra chase atlantic, arctic monkeys, linkin park gibi birçok gruptan şarkılarla karışık bir şekilde grubun en popüler parçalarını söylediler. taehyung ise bir saniye bile yorulmadan her bir şarkıya son ses bağırarak eşlik etti, jungkook'un bir saniye bile kendinden şüphe etmesine izin vermedi.

gösteri bittiğinde hepsi birlikte sahneden indi. bar tarafına geçtiklerinde yanlarına birkaç kız doluşmuştu ancak jungkook'un gözü taehyung'daydı. sevgilisi gelene kadar sadece onu izledi. nihayet kalabalığı aşıp yanına geldiğinde ise kolunu taehyung'un omzuna attı ve kendine çekti. taehyung ise ne etrafta kendilerini izleyenleri ne de jungkook'un sahneden henüz indiği için terli olmasını umursadı. onun yerine sevgilisinin dudaklarına sert ve uzun bir öpücük bıraktı. dişleriyle piercingi sertçe çekiştirdi, dilini üstünde gezdirdi. birkaç kişinin hayal kırıklığına uğradığını biliyordu çünkü jungkook zaten dövmeleri, tarzı ve yaydığı güven verici enerjiyle oldukça çekici bir adamken müzik grubunda olması onu olduğundan daha da çekici yapmıştı.

"aşkım." dedi taehyung jungkook'un dudaklarına karşı "harikaydın."

"öyle mi?"

"hmm?" jungkook, taehyung'u tekrar öpmeden önce mırıldandı. sevgilisinin parmaklarının terden ıslanmış saçları arasında gezdiğini hissetti ve dolgun dudaklarını emdi.

"tuvalete gidelim mi?" taehyung, dudaklarını jungkook'un kulağına dokundurarak fısıldadı.

"olmaz."

"hızlı oluruz."

"başka bir yerde içmeye gideceğiz." dedi jungkook taehyung'un saçlarını geriye atarken "sen ve seulgi de geleceksiniz. vaktimiz yok o kadar."

taehyung iç çekti ve etrafına baktı. grup üyelerinden hepsi başka bir kızla konuşuyor ve gülüşüyordu. seulgi bile taeil ile konuşur ve gülüşürken yokluklarının fark edilmeyeceğini biliyordu.

ancak jungkook'u zorlamayacaktı. bu onun gecesiydi ve ne kadar istese de önceliği jungkook'un isteğiydi.

"tamam o zaman, eve gittiğimizde yaparız biz de."

"saat sabah üçe geliyor." dedi jungkook gülerek "eve gidemeden uyuyacağına eminim."

"seni sahnede gördükten sonra mı? saatli bomba gibiyim ve patlamadan da uyuyabileceğimi sanmıyorum."

"bu sözlerini seni eve taşırken hatırlatacağım." dedi jungkook gülerek "sabah erken de kalktın, bu saate kadar uyumamış olman bile mucize."

"sevgilimi sahnede izliyordum ne uyuması?"

moonborn | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin