13

11.9K 1.3K 304
                                    

yüksek sesle çalan müzik, alkol ve sigara kokusu ve belindeki sıkı el, kafası karışmış bir taehyung'un midesini bulandırmak için yeterli olan üç şeydi. ne zamandır bu partideydi bilmiyordu. annesi ona bu sefer eve giriş saati vermemişti, mingyu ile ilişkisinin iyi gitmesini o kadar istiyordu ki normalde olan 'en geç saat onda evde ol' kuralını esnetmiş, bu da taehyung'un saatin kaç olduğuna dair en ufak bir fikri olmamasına sebep olmuştu.

gece yarısını bile geçmiş olabilirdi.

"bence taehyung yeterince içti!" mingyu'nun kuzeni olduğu için partinin başında tanıştığı seulgi isimli kız yüksek sesli müzik sebebiyle bağırarak konuştuğunda mingyu sadece omuzlarını silkti. "istediği kadar içsin."

"içmek istiyor musun?" nerdeyse bilinçsiz bir şekilde omzunda yatan taehyung'a sordu mingyu. taehyung'un kalan son enerjisiyle kendini onayladığını gördüğünde ise haklı olduğu için seulgi'ye gülmüş, ardından taehyung'un bardağını tekrardan doldurmuştu.

taehyung eline tutuşturulan bardağı dudaklarına yasladığında aldığı koku midesini bulandırmıştı. daha fazla içebileceği enerjisi olduğunu düşünmüyordu ancak mingyu'nun bardağı kendisi yerine kaldırmasıyla tek seferde bütün içkiyi başına dikmiş, midesinin bulanması sebebiyle de istemsizce öğürmüştü.

"iyi hissetmiyorum." mingyu'nun tişörtüne tutunarak fısıldadığında mingyu gülmüş ve esmer tenlinin alnına kısa bir öpücük bırakmıştı. "gece daha yeni başlıyor güzelim."

taehyung gözlerini kapatıp başını salladı. eve gidip uyumak istiyordu ancak eve nasıl döneceğini bile bilmiyordu. mingyu kendisini bırakacağını söylese de onun daha bir yere gitmeye niyeti olmadığı belliydi.

"bir bardak daha ister misin?" mingyu'nun sorusu üstüne yüzünü ekşitti ve başını olumsuz anlamda salladı. "hani annen içmene izin vermediği için içebildiğin her fırsatta içiyordun? bir daha ne zaman yakalayacaksın bu fırsatı?"

"bir bardak daha içersem öleceğim." dedi taehyung bütün ciddiyetiyle. bir bardak değil bir yudum bile içebileceğini sanmıyordu.

"taehyung pastanı yememişsin." seulgi konuyu değiştirmek ve kötüleştiğini fark ettiği çocuğun dikkatini dağıtmak için yüksek sesli müzik sebebiyle bağırarak konuştuğunda taehyung sadece omuzlarını silkti. "yemek istemiyorum."

kendine saatlerdir söylediği yalanı tekrar ettiğinde gözleri dolmuştu. yemek istiyordu, pasta lezzetli görünüyordu ve bir doğum günü partisinde bile hiçbir şey yiyememek canını sıkıyordu ancak kendine hakim olmalıydı. ne zaman diyet listesinin dışında bir şey yese annesi ve jungkook üzülüyordu. onları üzmek istemezdi.

"ama çok lezzetli." seulgi hala taehyung'u pastasını yemeye ikna etmeye çalışıyordu ancak taehyung'un kendisini ikinci kez reddetmesiyle iç çekmişti. "gel yüzünü yıkayalım o zaman." taehyung'u kolundan tutup kaldırmaya çalıştığında kuzeni ona ters bir bakış gönderdi. "gözünü taehyung'a mı diktin, ne yapmaya çalışıyorsun?"

seulgi gözlerini devirdi ve taehyung'u mingyu'nun tutuşundan kurtarmaya çalıştı. taehyung kendisinde hareket edecek gücü bile bulamadığı için iki kuzen arasında sağa sola çekiştirilmesine bir tepki bile veremiyordu.

"çocuğu sen alkol komasına sokmadan önce kendine getirmeye çalışıyorum!" seulgi sinirli bir ses tonuyla açıkladığında mingyu gözlerini devirmişti "seni ilgilendirmez, işine bak."

seulgi de aynı şekilde gözlerini devirdikten sonra taehyung'u ayağa kaldırmayı başarmıştı. elbette o da partinin ortasında sarhoş biriyle uğraşmak istemezdi ancak taehyung'a üzülmüş ve onun için endişelenmişti. kuzeninin ne kadar tehlikeli olabileceğini ve eski sevgililerine yaşattıklarını en iyi o biliyordu.

moonborn | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin