46

5.7K 1K 190
                                    

loş ışıklar, arkada çalan hafif müzik ve yerinde duramayan taehyung.

saat akşamın on birine geliyordu. jungkook birazdan ilk sahnesine çıkacaktı ve taehyung saatlerdir onun pratiğini izlemiyormuş gibi yerinde duramıyordu.

"tanrım! kaç dakika kaldı?"

"çıkarlar birazdan. sakin ol." seulgi güldü. jungkook, taehyung tek kalmasın diye seulgi'nin gelmesini teklif ettiğinde taehyung zaman kaybetmeden seulgi'yi davet etmiş, seulgi ise memnuniyetle kabul etmişti.

"jungkook'u hiç sahnede görmedim. nasıl sakin olabilirim?"

"saatlerdir izledin, nasıl görmedin?"

"aynı şey değil." dedi taehyung "bebeğim sahneye çok yakışacak."

seulgi, taehyung'un heyecanlı haline daha çok güldü. arkadaşının koluna sarıldı ve yanağını yasladı.

"büyük konuşmak için erken biliyorum ama her şey o kadar yolunda gidiyor ki." taehyung iç çekti. "ev de bakmaya başladık. yakında kendi evimize çıkacağız. yolun daha başındayız ama annemin haksız çıkacağını biliyorum."

"umarım bunu annen de fark eder."

"seninle hiç iletişime geçmeye çalışmadı mı?"

"gerek yok ki." taehyung bir anda güldüğünde seulgi kaşlarını çattı. "zaten her adımımı biliyor."

"o ne demek?" 

"şu adamı görüyor musun?" taehyung, biraz ileride duran ve kendilerine bakan adamı işaret etti. daha sonra sırıtarak adama el sallaması ise adamı panikletmiş ve bakışlarını kaçırarak saklanacak daha iyi bir köşe aramaya çalışmasına sebep olmuştu. "annemin çalışanı o. evden gittiğimden beri her yerde beni izliyor ve fark etmeyeceğimi düşünüyor."

"bu korkunç."

"hep yaptığı bir şey. jungkook'u kovduğum zaman onu nasıl bulup eve getirdi sanıyorsun?"

"jungkook'un haberi var mı?"

"tabi ki de yok."

"bilmesi gerekmez mi?"

"gidip kavga eder adamla. boş yere huzursuz hissetmesine gerek yok."

"bilmeli bence yine de."

"boş-" taehyung, bir anda hoparlörden çalan müziğin kesilmesiyle bakışlarını sahneye çevirdi. garsonlardan birini sahnede gördüğünde ise heyecanla nefesini tuttu. birazdan jungkook çıkacaktı. 

tahmin ettiği gibi garson büyük bir coşkuyla grubu tanıttığında taehyung'un başlattığı yüksek sesli tezahürat eşliğinde sahneye çıktı grup. taehyung, jungkook'u gördüğünde heyecanla yerinde sıçradı, jungkook da aynı şekilde gözleriyle taehyung'u aramış, sevgilisini gördüğünde ise rahatlamış bir nefes vermişti. onu görmek jungkook'u rahatlatıyordu.

grup üyeleri sahnedeki yerlerini aldığında jungkook gergin bir şekilde önündeki mikrofon standını tuttu. gitar ve baterinin şarkıya girdiğini duyduğunda gerginlikten bayılacak gibi hissediyordu. bu yüzden anında bakışlarını tekrar taehyung'a çevirdi. kendisine ne kadar gururlu baktığını görmek bir nebze de olsa iyi hissetmesini sağlıyordu.

şarkıya girmesi gerektiğini fark ettiğinde de gözlerini taehyung'dan çekmedi. grubun kendi yazdığı şarkılardan biri olan little lies isimli parçayı söylerken pratik boyunca yanlarından ayrılmayarak sözleri ezberlediği için taehyung'un da eşlik ettiğini görmek ise özgüvenini arttırıyordu. 

"sesi çok güzel değil mi?" taehyung sırıtarak konuştuğunda seulgi de başını salladı. taehyung'un öve öve bitiremediği sesi gerçekten dediği kadar güzeldi. üstelik sahnede ne kadar gergin olduğu dışardan kesinlikle anlaşılmıyordu çünkü sahnede olmak jungkook'un henüz farkına varamadığı doğal bir yeteneğiydi ve bu yüzden sahnede de oldukça doğal duruyordu.

moonborn | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin