Dedikleri biraz olsun iyi gelirken rahatlamış hissediyordum. Başımla onaylarken ne diyeceğimi bilememezlik hissiyle nefes verdim.

"Yapabilecek miyim?"

Sorduğum soru ile hiç düşünmeden verdiği cevap karşısında gülümsedim.

"Yapacaksın eminim. Herşeyi bir bir öğreteceğim sana."

Dedikleriyle istediğim cevabı aldığımdan omuzlarım rahatlıkla gevşemişti. O sırada boynumda hissettiğim sıcak nefesler ister istemez kalbimi hızlandırıyordu.

"Çok güzel olmuşsun."

Kulağıma fısıldadığı sözler ile elleri usul usul bedenimin her zerresinde gezintiye çıkmışken gözlerimi kapattım. Kendimi tamamen ona bırakmak istiyordum. Aniden kendimi tutamayarak sorduğum soru yüzünden yanak içlerimi ısırdım.

"Çalışan kızlar. Çok yakın mı sana?"

Aniden bir kahkaha atmasıyla kaşlarımı çattım ve sinirle yerimde kıpırdanıp kucağından kalkmak için
hamle yaparak bedenini ittirdim.

"Bir şey sorduk ya! Ne gülüyorsun?Gıcık herifin tekisin."

Aptalsın Oğuz aptal. Ne diye ağzımdan kaçırdım şimdi bunu. Kıskandığımı belli ettim işte. Belimden sıkıca tutmasıyla kalkmamı engelleyerek bedenlerimizi birbirine kenetlenmişti.

"Şş, tamam güzelim sakin. Birden sorunca çok tatlı gözüktün gözüme, o yüzden güldüm. Sence herhangi birinin iş dışında bana yakınlık kurmasına izin verir miyim? Günüm seni özlemekle geçiyor."

Dedikleriyle sinirim az da olsa yatışırken "Cidden mi?" Dememle gülercesine nefes vererek boynumdan uzunca öptü. "Cidden Oğuz'um."

Kondurduğu öpücük ve dedikleri sinirimi yatıştırmaya yettiğinden bu da sinirimi bozmuştu.

"Kıskandın mı bakayım sen?"

Sorduğu soru ile sanki asla kıskanmamışım ve iftiraya uğramışım gibi inkar ederek ona baktım.

"Ne alakası var! Tabiki kıskanmadım. Niye kıskanacakmışım?"

Resmen oskarlık oyunculuk sergiliyordum amına koyayım. Arkadan Bihter ziyagil çıkıp salak mısın Oğuz dese şaşırmam şuan o derece. Beni kendine çevirerek dudaklarıma yaklaşması ile aramızda sessizlik oluşurken yutkundum.

Sikeyim.. hassas noktamı biliyordu işte. Sıcak nefesleri dudaklarıma değerken fısıldadı.

"Demek kıskanmıyorsun hm?"

Hipnotize ediyordu resmen pislik. Benimle oynamayı seviyordu. Boğazımı temizleyip etkilendiğimi belli etmeyerek sakince konuştum.

"Evet öyle, kıskanmadım dediysem kıskanmadım."

Madem benimle oynuyordu, o zaman bende inatçılık yapacaktım. Görsün bakalım oyunu.

Cevabım ile gülercesine bir nefes verdi. Elleri belimi usulca sararken bedenime yavaş yavaş sokuluyordu. Kanıma giriyordu resmen oyuncu herif. Bedenimi kucaklayarak birden ayağa kalkmasıyla ne olduğunu anlayamamıştım. Odada ki büyük ve geniş koltuğa ilerlediğinde kaşlarımı çatarak kıpırdandım.

"Of yürürüm ben! kucaklamasana ya."

Beyefendi sığır gibi olduğundan kolayca kucaklıyordu tabii.

"Böyle kıpırdanarak boşa kendini yoruyorsun güzelim. Ben yere indirmediğim sürece kendin inemeyeceğini çok iyi biliyorsun."

Aslında bir nevi hoşuma gitse de diğer yandan sinirlerimi bozuyordu. İçimde anlam veremediğim şeyler vardı. Sanki Pusat'a aşık olmamam gerekli gibi hissediyorum. İçimden bir ses ondan uzak durmamı ve ona karşı bir his beslememem konusunda beni zorluyordu.

TAKINTI. (bxb)Where stories live. Discover now