5. Bölüm - Labirentten kaçış?

24 5 2
                                    

Geyikle yürümeye devam ederken bir köprünün yakınlarına geldiğimi gördüğümde mutluluktan çığılık atmak istesemde bunu şu an yapabilecek ne enerjim vardı nede sağlıklı bir boğazım. Eminim ki burlarda böyle bir köprü varsa yakınlarında başka yerler daha olmalıydı. Bunun umudu ile zaten bitmiş olan gücümü toplamaya çalışarak ağaca yaslandım. Geyik ile azcık dinlenirken yeninden karnım guruldayışı ile iyice kendime kapanmıştım. Bir süre sonra bir takım sesler duymamla birlikte gözlerimi açtığımda yerde bir iki tane elma ile karşılaştım. Azıcık dinlendikten ve atıştırdıktan sonra köprüyü geçtik ve ilerleneye çalışmaya devam ederken tahminim doğru çıktığını görmüştüm. Köprünün azıcık ötesinde yukarıya doğru çıkan karla kaplanmış taştan bir merdiven vardı.

Bedenimi medivenlere can havli ile bırakırken ağaç dallarına baktım. Çok halsiz ve yorulmuş hissesiyordum ayaklarım ve kollarım artık uyuşmuyor, adeta cayır cayır yanıyordu. Arada gözüm gidip geliyordu ve zihnim çok karışıktı ne düşündüşümü ben bile anlayamıyordum. Başın dönüyordu ve
Artık gözlerimi kapatamaktan başka çarem ne yazık ki yoktu. .  .   .

.

.

.

.

____

Uyandığımda gene o tapınaktaydım. Merakla etrafımı incelediğimde bulunduğum odanın dışarıya açılan sürgülü kapısının ahfiften aralık olduğunu fark ettim. Bununla birlikte ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim ordaydı ve sanki beni bekliyordu. Birşeyler mırıldanıyordu sanki.

"Başardı ha?"

Cümleyi duymamla birlikte irkilmiştim.

"Demek küçük süs tavşanımız soğuğa dayanıklıymış! Beni her seferinde şaşırtıyorsun."

"Hey bekle, bekle, bekle bakalım! Hiçbir şey hatırlamadan karların ortasında uyanmam ve seni ikinciye rüyamda görmem hiç hayra alamet değil! İlk başta sen kimsin? Hatta! Daha çok nesin? Benimle ne garezin varda bunları yaşıyorum ben ya!"

"Sonunda sorulması gereken sorular! Ama çok fazla kafa ütülüyorsun... Ama.. Sanırsam bu da bir gelişme. Dimi?" Diyip ağazındaki dumanı dışarı üflemişti. Bunu demesi beni dahada sinirlendirsede birşey demedim. Şu an en az gerçeklikteki bedenimin hissettiği kadar yorgun hissediyorum çünkü.

"Ben bir Tilki ruhuyum." derken tütsüsündeki küleri demir bir kasenin içine döknüştü.

"O ne lan??" Derken yüzüm anlamsız bir biçimde buruşturmuştum.

"Demen iki seçenekte doğruydu!" Kahkaha atmaya başladığında ise sinirim 2 kat daha atlamıştım. O gülerken birden kulağını kavradım ve sinirle konuşmaya başladım.

"Gülmeyi bırakta ne olduğunu mu anlatsan diyorum? Çünkü ben neyi kaçrdım BİLMİYORUM HANİ?" Sona doğru kulağına doğru bağrıdığımdan kulakları hızla aşa yöne doğru eğilmiş, kulagını benden kurtarması ile ovalamaya başlamıştı.

"Dua et sana burada zarar veremiyorum! Ama hiç merak etme yakında seni bulacağım. Ve sana ne yapmam gerektiğine karar verdiğimden emin olacağım!" Bunu söylerken tilki ışıkları küçülerek ışının yerini karanlığa bırakıyor ve o sırada karşımdaki bana bakan o kesikin mor lila rengibi koyu mora bırakırken gözler intikam için adeta parlıyordu.

İşte şimdi ayvayı yemiştim.

____

____

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 14, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kar Dolu Zihin -Tomoe with My character-Where stories live. Discover now