10. Bölüm

2 1 0
                                    

İyi okumalar

🤍🤍🤍
Hastane koridorunun soğuk ve pek hoş kokmayan havasında rahatsız koltuklardan birinde oturuyordum. Uzun süredir konuşmadığım annem, yüzüne bile bakmaya çabalamadığım babam ve hiçbirini görmek istemediğim birkaç akrabam buradaydı. 

Kaç saattir bekliyordum bilmiyorum ama havanın karardığı kesindi, sırayla koridora dizilmiş durgun suratlara baktım hiç biri benim için değerli insanlar kategorisine giremezdi üstelik öylesine berbat insanlardı ki üzüntüleri bile her zamanki gibi sahteydi. Kan bağım yüzünden görmek durumunda olduğum bu yalancılar kesinlikle mükemmel rol yapıyorlardı.

 Böyle bir durumda bunu düşündüğüm için kötü bir insan sayılır mıydım emin değilim ama tek bildiğim şey hiç birinin başına bir iş gelse onlara üzülmeyeceğimdi, başımı sağ tarafıma çevirdiğimde gerçekten üzülen tek kişinin babam olduğunu görmüştüm.

 Yorgun düşmüş gözleri ve yılların yaşantısını gösteren yüzündeki bu acı biraz vicdanımı yoklamıştı. Bakışlarımı babamdan biraz daha ileriye götürdüğümde şoka girmiş gibi duran gözleri dolu annemi gördüm. Evden çıktığından beri tek kelime bile etmemişti ve bu olayları yarım yamalak öğrenmeden önce beni çok tedirgin etmişti ama nasılsa konuşabileceği bir durum yoktu birinin kalp krizi geçirmesine sebep olurken ne diyebilirdi ki? 

Anneme baktığımı gören babam hafifçe koluma dokundu "Anneni tuvalete götür, elini yüzünü yıkasın." babamın ses tonunda birazcık bile suçlama bulamamak beni ciddi derecede şaşırttı, ne de olsa annesinin kalp krizi geçirmesine sebep olmuştu. Babamın anneme karşı şimdi bile bir bağlılık ve sevgi duyuyor olması iyi miydi yoksa kötü mü hiç bilemiyorum.

 Babama bakmadan başımı sallayıp annemin koluna girdim ve onu tuvalete kadar yürüttüm. Yüzü yakından daha da kötü duruyordu gözleri ağladığı için kıpkırmızı, yüzü haddinden fazla solgun, dudaklarıysa mosmor olmuştu, resmen bir ölüyü andırıyordu! 

Birkaç hemşirenin geçtiği uzun koridordan yürürken onunla konuşmak için herhangi bir çaba göstermedim, tuvalete girdiğimizde onu lavabonun önüne getirip kolundan çıktığımda destek almak için lavabonun kenarlarına tutunmak zorunda kalmıştı. Aynadan kendine kısa bir bakış attığını görmüştüm ama ne kadar umutsuz göründüğünü fark edince hemen bakışlarını çekip yerdeki fayanslara odaklanmaya başlamıştı.

 Uzun bir süre o şekilde kaldığı için hafifçe boğazımı temizleyerek dikkatini çekmek istedim, irkilerek kendine geldi ve yüzünü ağır hareketlerle yıkadı, işi bittikten sonra gözleri yeniden aynaya döndüğünde bu sefer kendine değil bana bakıyordu. 

Kısılmış gözlerimi ona çevirdim, çok yorgun hissediyordum ve bu ortamda daha fazla kalmak beni geriyordu, daha fazla bana bakmasına dayanamadığım için gözlerimi ona çevirdim "Bir sorun mu var?"

 Annem başını iki yana sallayarak gözlerini benden çekti. Ona şu an burada olmamızın sebebi olduğu için mi yoksa kızını hiç merak etmeyip birden bu felaket ile ortaya çıktığı için mi kızgındım bilmiyorum.

Yaklaşık 15 dakika kadar tuvalette kaldıktan sonra annem biraz daha sakinleşmiş görünüyordu ve ben babamların yanına gitmesinin iyi olmayacağını düşünüyordum, zaten annemin en sevmediğim huylarından birisi de kötü anlarda gereksiz yere bayılıp durmasıydı her şeyi daha da kötü bir hale getiriyordu.

Annemle birlikte tuvaletten dışarı çıktığımızda nefesleri sıklaşmaya başlamıştı ve göğsü hızla inip kalkıyordu. O koridorun kenarında dururken ben babamın yanına gittim.

"Annemi eve götürüyorum, biraz daha burada kalırsa iyi olmayacak." Babam başıyla beni onaylarken gözleri bir süreliğine annemde takılı kalmıştı ardından o kalabalık uzaklaştığım ve hastanenin boğucu havasından kurtulmanın huzurunu yakaladım. 

Annem akşam soğuğunun serin havası ile biraz daha kendine gelmişti, bulduğumuz bir taksiyle eve gittiğimizde ben anahtarımla kapıyı açarken annem burayı tekrar görmenin etkisiyle irkildi. Hareket etmeyince onu kolundan tuttum ve yavaşça içeriye çektim. İçerinin boğuk havası beni de huzursuz ediyordu ve bunda annemin burada olmasının gerginliği de vardı. Annemi koltuklardan birine oturttuktan sonra herhangi bir şey söylemeden odama gittim ve üstüme rahat bir şeyler geçirdim.

 Akrep ve yelkovanın ağır hareketleri sanki hiç geçmiyordu, karanlık evin verdiği huzursuz his bu sefer ben farklı anlamlarda rahatsız hissettirirken bu rahatsızlıkta annemin bir süredir gözlerini üstüme dikmesi de bunda etkiliydi. 

Ona bakmamaya ısrar ederek mutfağa girdim ve ikimiz için de birer bardak papatya ayı yapıp geri döndüm. Zaman zaman uyuyamadığım gecelerde beni rahatlatırdı bu nedenle evde sürekli bulundururdum. İki bardağı da elimde tutarken sessizce onun yanına ilerledim ve bardaklardan birini ona uzattım.

 Dalgın dalgın elimdekini alırken ne olduğunu bile bilmeden çayı içmişti ama sıcak çay dilini yakmış olmalıydı ki bardağını hemen önündeki sehpaya koydu, bende bardağımı onunkinin yanına koydum ve yanına oturdum. Yüzünü bana döndüğünde beklemediğim bir hareket yapıp bana sıkıca sarıldı.

 İlk başta ne yapacağımı bilemediğimden sessizce bekledim, "Böyle olsun istemedim, gerçekten." saatler sonra ilk söylediği kelimelerin pişmanlık dolu olması bende tuhaf bir vicdan azabına neden olmuştu aynı şekilde ağlaması da buna yardımcı olmuştu. 

İhtiyacı olduğunu düşünerek ona sarıldım ama bu ağlamasını daha da şiddetlendirdi, onu teselli etmem gerektiğini bilmiyordum ama ne söylemem gerektiğini bilmiyordum aslında daha doğrusu tam olarak neler olduğunu bile bilmiyordum. Ona bunu sormayı düşündüm ama zaten perişan halde olduğundan bunu erteledim, ağlaması şiddetlendiği zaman ona biraz daha sıkı sarıldım ve bana çocukken yaptığı gibi saçlarını okşadım. Çok ağladığım zamanlarda hep susmam için yapardı bu hareketi. 

Düşündüğümden de kötü bir haldeydi ama bu durumda iyi olmasını bekleyemezdim de zaten, kısa süre sonra yaşananların yorgunluğuyla kollarımda uykuya dalmıştı ama yine de uykusunda birkaç dakika sonra cebimdeki telefon titremeye başladığında onu uyandırmamaya çalışarak yavaş hareketlerle telefonu aldım. 

Ekranda babamın ismini gördüğümde kalbim garip bir şekilde huzursuzlukla sarmalandı, babamın yorgun sesi telefonun diğer ucundan kulaklarıma ulaştı "Kızım... Babaannen vefat etti."
________

Yazan: VanessaNova_

Tarih: 05-04-2024
Saat: 22:39

Bu bölümü yıllar önce yazdığımı hatırlıyorum belki liseye yeni geçmiştim ya da geçmek üzereydim emin değilim

Yine de güzel hissettirdi

Bilgi ve iletişim için:

İnstagram: vanessanin_kelebekleri

🤍

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 05 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Mezarlıkta Buluşalım 🤍Where stories live. Discover now