40.BÖLÜM "TUZAK"

Start from the beginning
                                    

     Okyanus, "Bu..." dedi "Geçen dönem benim sana aldığım parfüm şişesine benziyor." Ben, "Evet" dedim. "Bak kaç ay olmuş ama şişe yarım yani kullanmaya kıyamadım. Tıpkı sana bakmaya kıyamadığım gibi. Bu şişeyi sana vermek istiyorum kokum daima yanında olsun. Ben olamasam da bana yakıştığını düşünüp aldığın koku seninle olsun aşkım" dedim ve parfüm şişesini ona uzattım. O da, "Ben bunu alamam bu doğru değil" dedi. Ben, "Hadi" dedim "Sadece bir şişe. Jale ne diyebilir ki? Hem cebine sığacak kadar küçük zarif bir şişe" dedim ve ceketinin cebine şişeyi yerleştirdim. Okyanus biraz tedirgin etrafına baktı ve, "Artık gitmemiz gerek Karamel. Hadi balo yoğunlaşıyor" dedi. Ben, şişe yanında olduğundan keyifle, "Peki tatlım gidelim" dedim ve balonun olduğu bahçeye doğru ilerledik. Her şey çok renkli görünüyordu. Zavallıların biraz sonra başlarına geleceklerden haberleri bile yoktu. Biraz sonra biricik prensesleri yani ben kaçırılacaktım. Ah ne yazık! Bu ne kötü bir şeydi. İçimden sessiz sessiz kıkırdadım.

     Babamın yanına tahtıma gittim yerime oturdum. Jale denilen sahte prenses de diğer tahtta oturuyordu. Tüm peri ve sihriminiler karşımızda bize bakıyordu. Babam gırtlağını temizledi ve bir konuşma yapmak üzere hazırlandı. Sonra gür sesi ile konuşmasına başladı. "Evet sevgili Zümrüdüankalılar partimize hoş geldiniz. Prenses Jale'nin kraliyet balosu vesilesi ile bir kez daha kaynaşmanızı sağlamak için burada toplandık. Bilindiği gibi Jale benim veliahtımdır ve..." Babam cümlesini tamamlayamadan gökyüzünden büyük bir gürültü geldi. Bir anda gökyüzünden yere kırmızı renkli ufak yıldızlar dökülmeye başladı. Babam bana bakarak, "Sanırım organizasyon hazırlığın biraz zamansız oldu Karamelciğim" dedi. Ben, bunun benimle alakası olmadığını söyledim. Toprak bir anda büyüdü. Sanki içinde canlı birşey varmış gibi tahtın olduğu yere kadar geldi sonra toprak hafif hafif köpürmeye ve o köpürme de katman katman açılmaya başladı. Toprağın içinden Cadı Karadul çıktı. "Merhaba Zümrüdüankalılar" dedi tiz sesi ile herkes bir adım geriye gitmişti. Lamippas'tan birinin özellikle de en güçlü cadılarından Karadul'un ne işi vardı burada:)

     Babam, "Sen Zümrüdüanka duvarlarını nasıl aştın? Bu ne cüret" dedi. Eğitmen Karadul, "Sayın Altın Asalı Ejder, burada elçi sıfatımla bulunuyorum. Buyurun bakınız" dedi ve cebinden kırmızı yeşil parlak renkli üzerinde Kaf Dağı Dili ile yazılı bir kart çıkardı. Başgeneral yanında dört koruması ile Karadul'un yanına hızla ilerledi. Ve gür sesi ile, "Bunu bekliyorduk Cadı Karadul. Ancak bu kadar erken beklemiyorduk. Neyse ki tedbirimizi almıştık. Buraya gelmenin cezasını ödeyeceksin" dedi ve Zümrüdüanka'nın güçlü ordusuna saldırı için emir verdi. Karadul, "Bir dakika Başgeneral. Ben buraya yalnız geldim. Ben Lamippas'ın elçisiyim, Kaf Dağı kurallarına göre sen elçiye zarar veremezsin yoksa ülkeni kendin savaşa sokmuş olursun" dedi ve Başgeneralin yanına ilerleyerek ses tonunu alçatarak cümlesine devam etti. "Ya da şunu mu demeliyim, ülken senin yüzünden savaşa girmiş olur. Bu da senin canına mal olur!" diyerek tısladı. "Dinleyin Zümrüdüankalılar" diye bağırarak süpürgesinin üzerine çıktı. O konuştukça süpürge havalanıyordu. "Demin de dediğim gibi ben buraya elçi olarak geldim. Lamippas üzerine atılan iftiralar kraliçemiz Ateş Asalı Gece'nin kulağına geldi ve kraliçemiz bu durumdan son derece rahatsız oldu. Bizim sizinle savaşmak gibi bir amacımız yoktur. Biz size kraliçemizin kardeşini, biricik prensesimizi gelin verdik. Ancak Maalesef sizin içinizde kötü canlar dolaşmakta" dedi ve sert bir şekilde Jale'ye baktı. "Aramıza sonradan dahil olan yabancılar bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor" dedi.

     Babam Karadul'a sertçe bağırdı; "Sen elçi isen elçiliğini bil Cadı Karadul! Burada bu toprakların varisine bu şekilde çirkin bir iftira atamazsın, her şeyden haberimiz var. Ayrıca peri Balpekmez'in ölümünün de sizin ürününüz olduğu kesin. Şimdi defol topraklarımdan!" diye bağırdı. Karadul, sakin ve yumuşak bir sesle "Balpekmez mi? Onun bizimle alakası yok. Belki de bize suç atmak için gece dışarı çıkmaktan hoşlananların işidir, bilirsiniz burada böyle şeyler ilk kez yaşanıyor neden acaba?" dedi Jale'ye bakarak. Çok zeki bir cadıydı ve sesindeki yumuşaklığı bozmayarak, "Merak etmeyin Kral Altın Asalı Ejder gideceğim... Gideceğim..." dedi. Sesindeki yumuşama bir anda sertleşti ve gürleşmeye başladı; "Ancak giderken yalnız gitmeye hiç niyetim yok. Bize atılan iftiralar yalandan ibarettir. Kraliçemiz size karşı barıştan başka bir duygu beslememektedir. Bu iftira bir anda Zümrüdüanka'nın tepesine gelip onunla da yetinmeyen tüm Kaf Dağı'nı yönetmek isteyen prensesiniz, sevgili veliahdınız Jale'nin iftirasıdır" diye bağırdı.      

     Babam, "Hadi Başgeneral ne bekliyorsun? Elçi falan dinleme! Yok et şu cadıyı!" diye emir verdi. Başgeneralin ordusu bir anda partiyi sardı. İnanamıyordum, ne kadar da çoklardı. Pembe ayın altında yüz binlerce görünüyorlardı. Bizim herşeyi iki gün içinde halletmemiz şarttı. Lamippas'ta her ne kadar emegenler da olsa, o kadar fazla ordusu yoktu. Karadul bir anda süpürgesiyle yere indi hızla aşağıya geldi ve beni belimden yakalayarak süpürgesine bindirdi. Ben sanki esir alınmış gibi,"Hayır Eğitmen Karadul beni bırakın. Lütfen baba beni kurtar" diye bağırdım. Babam gözleri dolu bir şekilde bana bakıyordu. Eğitmen Karadul balon topuzu yaptırdığım saçlarımı tırnakları ile keserek gökyüzünden aşağıya püskürtüyordu. Boynumdaki inci kolyeyi kopartarak aşağıya attı. "Sakın kral! dedi orduna emir ver! Yoksa saçlarını kestiğim gibi yarı cadı demem, kızını aşağı iki parça gönderirim! Partine renk gelir Ejder" diye bağırdı.

     Babam telaşlı ve üzgün bir sesle, "Hayır!" diye haykırdı. "Tamam durun! General durdur ordunu. Ne istiyorsun Karadul? Asıl amacın ne? Prenses Karamel'i aşağıya indir" diye bağırdı. Karadul tırnaklarını koluma geçirdi, ben bir çığlık attım, kolumdan kan geliyordu. Kan damlaları aşağıya; babamın yüzüne damlıyordu. Babam, "Dur dedim sana!" diye bağırdı. Karadul, "Tamam Ejder durdum. Ancak bu bize yapılan iftiranın faili cezalandırılmadan Karamel'i bırakmaya niyetim yok. Onu Lamippas'a götürüyorum. Orada zindana atılacak,  Jale denilen Dünyalı kız  cezalandırılmadan Kaf Dağı yüce mahkemesi önünde yargılanmadan Karmel'i bırakmaya niyetimiz yok bilesin. Kızının eziyet çekerek yavaş yavaş can vermesini istemiyorsan dediğimizi yapar; elçin Satürn'ü ülkemize yollarsın. Tarafsız yer olan Kaf Dağı Akademisi'nde her dört türden Kaf Dağlı yargıçlar Jale'yi yargılayacaklarından emin olmanı isterim" diye bağırdıktan sonra: "Hadi tatlım babana elveda de" diye tiz bir çığlıkla karışık tiz bir kahkaha attı. Sonra beni yanına alarak, gökyüzüne uçtu ve  Lamippas'a yol aldı.

     Eğitmen Karadul Lamippas'ın, Satürn de Zümrüdüanka'nın elçisiydi ve onlar iki ülkeye geçitsiz gidebilen tek kişilerdi.Tabi ki sadece on yılda bir verilen kraliyet mühürlü elçi kağıtları ile. Ve Karadul bu hakkını şimdi kullanmıştı. Kaf Dağı'nın elçilik kurallarına göre onlar ayrıcalıklı olduğundan Karadul uçarak Lamippas'a gitti. Ben Lamippas'a indiğimizde ona sert bir şekilde bağırarak, "Sen!" dedim, "Ne yaptığını sanıyorsun saçlarım mahvoldu! Kırpık koyuna çevirdin beni. Hem kolum hala ağrıyor ve kanıyor sen nasıl bana zarar verirsin! Bunu ağır ödeyeceksin! Kraliçe Gece'ye hemen anlatacağım bunu" dedim. Karadul kısık ve kendinden emin bir sesle, "Anlat kraliçem, zaten benden bunu yapmamı isteyen kişi de teyzen Kraliçe Gece idi" dedi. Ben şaşkın bir şekilde, "Nasıl yani?" diye sorduğumda Karadul tiz sesi ile konuşmasına devam etti. "Sana dün ne söylendiğini hatırladın mı Karamel? Bazı şeylere ulaşmak bazı bedelleri gerektirir. Sen daha yolun başındasın unutma. Kaybettiğin bir iki damla kan, ya da saçlarından fazlası da olabilir. Kraliçe olup tahta geçmenin kolay olduğundan bahseden olmadı değil mi?" dedi. Ben, "Ne yani inandırıcı olsun diye mi böyle yaptınız?" dediğimde, "Evet benim zeki kraliçem" dedi ve beni önden buyur ederek Kraliçe Gece'nin sarayına doğru ilerlememizi istedi.

Heyecanlı ve soluksuz bir bölüm oldu.

Karmaşanın çözülmesine az kaldı.

Yeni bölüm Pazartesi gelecek arkadaşlar.

Cuma günü final yapacağım.

Oy ve yorumlarınızı bekliyor, şimdiden teşekkür ediyorum. 

ALTIN ASALI EJDERWhere stories live. Discover now