Moğol x Selçuklu

2.2K 52 236
                                    

Seme: Moğol
Uke: Selçuklu
Sumut: Hart ve Bol Sumut. (UwU)


Selçuklu'nun Gözünden:

Asya kıtasındaki büyük hakimiyetim. Atalarımızın izinden gidişimin ardından. Bir çoküş dönemine girmeye başlamıştım. Etrafımda beni devirmek isteyen bir sürü güçlü düşmanım vardı üstelik...

Bunlardan biride son zamanlarda daha da güçlenen moğulardı. Sınırıma her geçen gün daha da yaklaşıp benim için bir tehdit oluşturuyorlardı. Şu anki tek korkum beni en savunmasız ve güçsüz anımda saldırmasıydı.

Bu gibi düşüncelerle kafam meşgulken dışarıdan bir askerim Moğol tarafından göderilen bir elçinin mektup hetirdiğini söyledi. İçeri almasını söyledim.

Selçuklu: Moğol'dan gelen haber nedir tez bildiresin.

M. Vekili: Mektupta ülkemiz Moğol efendimiz diyorlar ki 'Selçuklu fark ettiğin gibi her geçen gün daha da güçleniyorum ve sınırlarına yaklaşıyorum... Bunun ne demek olduğunu anlatmama gerek bile yok sanırım. Kısacası sana savaş ilan ediyorum. Bir hafta sonra saat 12:00 de savaş meydanında ol. Tabi cesaretin varsa. İstersen bana teslim de olabilirsin. Seni esirin olmana rağmen güzel bakacağım.

Vekil bana garip bir şekilde bakmaya başladı... Ahh! Keşke kendim okusaydım. Bu Moğol belası başıma dert olacağı belliydi zaten. Vekile gitmesi için işaret ettim. Onaylayıp dışarı çıktı. Böyle zor bir zaman da bir de bu savaş... Bunu atlatsam bile muhtemelen çok zayıf düşeceğim ve bu da düşmanlarımın iştahını kabartacak tabi...

Ama anlaşılan kaçarıda yoktu bu savaşın. Son bir hafta içinde savaşa hazırlandım. Yeni askerler atamak, silah güçlendirmek, erzak ihtiyacı ve atlarımızın bakımı ve sağlığı. Atlarıda hazırlayıp bir kaç gün olacaktı askerlerimle birlikte yola koyuldum.

Geçtiğimiz bölge kurak bir bölgeydi. Bu yüzden yolculuk epey çetin geçecekti. Yol boyunca çok az mola verip ilerledik. Amacım Moğol ve askerlerinden önce gidip kendi askerlerimi dağlık kesim kısımlara yerleştirip turan taktiği uygulamaktı. Bu yüzden elimden geldiğince hızlı ilerliyordum.

Bir kaç gün süren yolculuğun ardından nihayet savaş alanına varmıltık. Ama malesef... Hayal kırıklığına uğramıştım. Çünkü Moğol ve ordusu çoktan yerlerini almışlardı. İkinci plana geçip askerlerimi yerlerine geçirdim. Bütün ordu saldırmak için benim tek bir komutumu bekliyordu.

Moğol: Artık pes et Selçuklu. Ve bana esirin olarak teslim ol.

Selçuklu: Senin gibi bir barbara teslim olacağıma askerlerimle birlikte burada ölürüm daha iyi!

Moğol: Sen bilirsin... Seni uyarmıştım. Askerler hücum!

Birden hücuma geçmesiyle afaladım. Ben de orduma hücum emrini vererek ilerledim. Sayıları ve gücü bizden çok fazlaydı ama bununda üstesinden gelecektim.

Saatlerce süren kanlı ve vahşi çatışmadan askerlerimin sayısı epeyce azalmıştı ve ordum da gitgide gücünü kaybediyordu. Ben... Yeniliyordum. Askerlerim hepsi... Son yarım saatin ardından bütün ordum resmen yok olmuştu... Moğol yanıma yaklaşık eğilerek çenemden tutup kaldırdı. Kulağıma eğilip ' artık benimsin~' diye fısıldadı.

Beni kucağına alıp atın arkasına bindirip yola koyuldu. Ben bilincimi kaybedip gözlerimi yavaşça gözlerimi kapatana dek... Gözlerimi yavaşça açtığımda büyük bir çadırda oldukça yumuşak bir yatakta yatığımı far ettim. İçimden bir an yaşanan bunca şeyin bir rüya olmasın için dua ettim. Ama malesef ki değildi...

Countryhumans Ship BL Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt