Kırık Ruhlar

Güvensiz bakışlar..

Depoya geldiğimizde sadece ben Asaf ve Uygar vardık geri kalan hepsi eve gitmişti uygar deponun önünde duran adamlara arabayı işaret etti. adamlardan en iri olan iki tanesi seçkini iki tanesi de defneyi depoya attılar. Uygar konuşmaya başladı "hemen şunları halledelim daha çok işimiz var" acaba bu işleri ben neden bilmiyorum? her neyse fazla kurcalamadan üçümüzde içeri girdik adamlar seçkini bağlamış defneyi de bağlamaya çalışıyorlardı. defne rahat durmuyordu. adamlara işaret ettim. geri çekildiler defneye doğru yürümeye başladım. saçını elime doladım ve beni görebileceği şekilde geriye çektim. 

"Bana bak sarı çiyan ya rahat dur ya da şu sil süpürge saçlarından paspas yapar eline veririm." dedim.  Asaf bana ne olduğunu anlamamış gibi baktı. çok muhattap olmadan adamlara defneyi bağlamalarını söyledim. Hemen dediğimi yaptılar . yan tarafa baktığımda birkaç tüp sıvı ve şırınga gördüm adamlardan birine sordum "bunlar nedir ne sıvıları?" dedim. "onlar işkence için çeşitli sıvılar efendim" dedi. sırıttım bunlar çok işime yarayacaktı ama ilk önce birkaç işim vardı .

ne kadar bilmesem de.

birkaç dakika içerde kalıp dışarı çıktık. uygar adamlara dikkatli olmasını içerdeki adamı zor yakaladığımız hakkında birkaç bilgi verdikten sonra çıktık. uygar aliyi aradı "alo ali meteyi al deponun oraya gidin adamların arasında casus olabilir " ali onaylayınca uygar telefonu kapattı "izgi sen benimle gel asaf sende gece ve bedizi al ikinci mekana gelin" dedi. onayladık ve çıktık. uygar arabayı gergin şekilde çalıştırdı. çok gergindi hissettiğimden daha gergindi. hafifçe omzuna dokundum "neyin var?" dedim. "gideceğimiz yer pek tekin değil" dedi

beni niye götürüyorsun o zaman manyak mısın be adam.

gergin bir şekilde arabayı sürmeye devam etti. onunla beraber bende çok gergindim. birkaç saat sonra gelmiştik. kadir ve kerim buradalardı. arkalarında da yaklaşık on beş adam vardı uygar arabadan inmeden önce beni uyardı. "kendine dikkat ediyorsun" dedi gergince. "merak etme" dedim ve göz kırptım. uygar göz kırpmama karşılık sırıttı. arabadan indik mafyanın kız kardeşi gibi hissediyordum. kafamdaki kaskı çıkarmadım ve ilerledik. uygar kerime doğru ilerledi. kaskın siyah camından kerimin bana olan güvensiz bakışlarını gördüm. kaskın ardından sırıttım. kadir konuşmaya başladı. "hani sadece üçümüz olacaktık bu kim" dedi. maskenin altından konuştum. "görüyorum ki sadece üçünüz dışında olan bir tek ben değilim." dedim arkadaki adamları göstererek.

 uygarın kıkırdadığını duydum. kadir bana dönüp konuşmaya başladı. "senin cesaretin nerde ki kaskı indirmiyorsun da konuşuyorsun" dedi sinirli bir şekilde. uygara bakıp onay aldıktan sonra kaskı çıkardım. " nasılsınız beyler" dedim sırıtarak. kadirin şaşkın bakışları üzerimdeydi. kerim hemen arkadaki adamlara işaret verdi. o sırada bize yaklaşan siyah bir transporterda son ses blok3 baybay çalıyordu. şarkıya eşlik ettim. "hadi el salla bay bayyy" dedim. arabadan asaf ve 30a yakın (nasıl sığdılar bilmiyorum) adam çıktı. o sırada kadir ve kerimin ardından bir kadın çıktı sarışındı. 

şimdi yoldum seni yelloz.

üzerinde benim kombinime benzeyen kırmızı bir kombin vardı. otuz tane adam çoktan diğerlerine dalmıştı. kerim asafa doru ilerleyince kadirde uygara kalmıştı yani yelloz bende nihahha. "biliyor musun en nefret ettiğim şey kombinimin çalınması" dedim ve kız bana doğru bir yumruk savurdu yumruğunu tutup kolunu kaldırdım ve midesinin hemen üstüne tekme attım. geriye doğru sendeleyip öksürünce kasığının sağ tarafına tekme atıp yere düşürdüm. sonrasında da karnına doğru oturup yüzünü yumrukladım. 

en sonunda bayılmıştı.  kadirin uygara zarar verdiğini görünce adamlardan birine sarışını almasını işaret edip kadirin arkasından tam ense köküne yumruk attım afalladığı sırada uygar kalktı ve dövüşmeye devam ettiler. en sonunda kerimde kadirde bayılmıştı. ve geriye kalan adamlarda adamları bırakmaya gelmezdi onları girayın depoya kapatacaktık adamlardan ikisi kadir ve kerimi de aldılar. 

uygarla asaf yumruklarıyla çak işareti yaptılar . "canım kendim ellerime sağlık" dedim ve ağımdan hıh gibi bir ses çıkarken saçlarımı savurdum.  asaf elini belime doladı ve gülerek saçlarıma bir öpücük kondurdu. uygar gülerek telefonunu çıkardı ve girayı aradı " kalan onbeş-yirmi adamı senin depoya alıyoruz. giray onayladı ve arabaya doğru ilerledik.

"Bakın arkadaşlar bu artık canıma tak etti neden benim her kavga ettiğim her kadın sarışın sebep nedir yani" dedim. uygar kıkırdadı "E adada sarışın" dedi. hiç açık vermeden konuştum " öz kardeşimi mi döveyim uygar" dedim uygar hatırlarmış gibi onayladı. ayakkabılarım kan olduğu için değiştirdim topuklu botlarımı giydim ve telefonumun çalmasıyla irkildim. telefonu çıkardım 

çatlakkk  çocummm arıyor...

metenin aradığını görünce gülümseyerek telefonu açıp hoparlöre aldım. "efendim mete" dedim. "güzel kankam can yoldaşım deliham nasılsın inşallah işin bitti mi?" dedi. kıkırdadım ve " hm hm" dedim. "lan aptal kaymağım neden gelmiyorsun o zaman bu it içerde kıyameti kopardı" dedi. güldüm " geliyoruz zaten mete" dedim. asaf arkadan atladı " nerden kaymağın oluyor lan senin" dedi. ayıplar gibi bir bakış attım.mete hemen atıldı " kes beeğğ sen yokken biz vardık oglım" asafta durur mu aslaaa " bana bak lan senin o fırıldak dilinden ızgara yaptırtma bana kapat geliyoruz dedi ya güzelim" dedi.

 "son bir şey söylemek istiyorum." dedi mete merakla telefona üşüştük. "galatasaray ezik diğiiilllllll" dedi ve telefonu kapattı. kahkaha atarak konuşmaya çalıştım. " deli valla deli" dedim. uygar ekledi "aynı zamanda mal" asafta ekledi " aynı zamanda çapkın" dedi. güldüm ve depoya gittik. mete koşarak yanıma geldi. " vallahi ben yaramazlık yapmadım inanma bedizle inciye" dedi ve bana sarıldı. gülerek bende ona sarıldım. asaf yanımızdan geçerken sertçe öksürdü. 

kıkırdayarak kızların yanına gittim. resmen kafayı yemişlerdi.  güldüm ve ikisine de sarıldım. bütün ekip gelince içeri girdim. "eee beni özlediniz mi" dedim. seçkin yoktu? "seçkin nerde" dediğim gibi pencereden eden seçkinin botlarını gördüm koşarak dışarı çıktım. koşarak ense yakasından tutup kendime çevirdim ve kafa attım topuklu ayağımda olduğu için arkaya doğru sendeledim. arkamdan asaf ve giray geliyordu. seçkinin yakasından tuttum ve yüzüne geçirdiğim yumrukla tekrar düşürdüm.

güldü ve inleyerek konuştu "hala güçlü bir kadınsın sevgilim dedi. bana kalmadan asaf seçkini yakasından tutup kaldırdı ve yumruklamaya başladı. "o sevgilim diyen dilini sikerim lan senin it." dedi ve daha sert vurmaya başladı korkmaya başlamıştım çünkü seçkinin yüzü ful kan içindeydi. asafı durdurmak istedim ama giray beni tutuyordu. 

titreyen çenemle kolumu kendime çektim. "giray bırak" dedim titreyen sesimle. gözlerim dolmaya başlamıştı kendimi daha sert çekiyordum. ağlamaya başladım" giray nolur bırak" dedim. giray beni dinlemiyordu. kolumu çok sert çekince canım acımıştı ama giraydan kurtulmuştum. 

asaf hala seçkine vuruyordu. "asaf yalvarırım dur birşey olucak" dedim. asaf durdu ve giraya döndü "izgiyi götür " dedi. seçkin sırıtarak konuştu. "neden öyle diyorsun savaşçı" dedi. sırıtarak bana baktı. " sevgilim benim için endişeleniyor işte" dedi. asaf daha çok köpürmüştü. asafı delirtmek için yaptığını biliyordum. napacağımı bilmiyordum ama asafı durdurmalıydım. yumruk yapıp kaldırdığı elini tutup kendime çektim. "asaf seni köpürtmek için yapıyor " dedim. asaf gözlerimi sildi. arkadan iki adam geldi ve seçkini aldı girayda adamlara güvenmediği için peşlerinden gitti. "ağlama güzelim bitti" dedi. titreyen çenemle sildiği gözyaşlarına yenisi eklendi. daha üzgün bir tavırla bana baktı. "kıyamam sana ağlama güzelim benim." dedi ve bana sarıldı. geri çekilip gözlerime baktı. kızarmış dudaklarımı ıslattım ve sıcak sıcak akan gözyaşlarımın iliklerime kadar akmasını hissettim. ani bir hisle asafın dudaklarına yapıştım. acemice dudaklarımı hareket ettirmeye çalışırken asafın şaşkınlığını gördüm ve geri çekildim. ayağımdaki topukluyu umursamadan depoya koştum " koş izgi koş" dedim ve daha hızlı koştum.

devam edecek...

/ uzun aradan sonra kraliçe sahalara geri döndüü nasıl bölümdü amaaaaa ben bayıldım keyifli okumalar dilerim canlarımm./

julietten devamm..