Bölüm 8: Dedektif Jeon'un Planı

97 24 78
                                    

Bölüm 8: Dedektif Jeon'un Planı.

Çektiği sandalyeye oturdum ve bir kitabı önüme aldım. Kitabın cildi çok eski ve yıpranmıştı. Üzerinde kitaba başlama tarihi yazılıydı. İlk sayfasını açtığımda kahverengi bir sayfa ve silik siyah yazılar karşıladı beni. Bu kitapların çok eski basımlar olduğu ilk görünüşünden belliydi. İstemsiz, kitabın ilk sayfasındaki ilk cümlesini okudum. Fantastik dünyaya inanmıyorsan hiç okuma bile çünkü inançsız yaptığın her şey başarısız olacaktır, diyordu ilk cümlesinde.

Bay Jeon da önüne bir kitap aldı. İkimiz de sayfaları dip köşe karıştırmaya başladık. Bu elime aldığım ilk kitapta hiçbir işaret bulamadım. Kitabı kapatıp Bay Jeon'un demin kontrol edip sağına koyduğu kitabın üzerine uzanarak (Bay Jeon'u rahatsız etmemeye çalışarak) koydum. Oradakiler kontrol edilmiş kitaplardı. Benim tarafımdakiler ise daha bakmadıklarımızdı. Önüme gelen diğer bir kitabın kapağını açtım, sayfaları çevirirken sayfanın üstüne, altına ve köşelerine baktım. Gözüme çarpan garip işareti, işaret parmağımı işaretin tam altına koyarak Bay Jeon'a gösterdim.

"Bay Jeon! Bakın! O işaretlerden bir tane daha!"

Bir eliyle kapağını diğer bir eliyle sayfasını tuttuğu kitabın kapağını bıraktığında kitabın kapağı sayfayı tuttuğu eline çarparken anında bana baktı, ardından işaret parmağımın üzerine. "Kitabın ismi ve sayfasıyla beraber bulduğunuz işareti deftere ekleyin Bay Kim!" dedi. Sesi oldukça enerji dolu ve heyecanlıydı. Bir şeyler bulundukça heyecanı artıyor, işine daha fazla odaklanarak sanki hiç hızlı değilmiş gibi daha da hızlanıyor, emek harcıyordu. O gerçekten işinde iyiydi. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyordu. Doğrusu geldiği ilk günden beni zekasıyla etkilemişti. Sanki ona bilgilerim vahiy yoluyla inmiş gibi her şeyi (Sadece beni gözlemleyerek.) bilmesi...

Başımı salladım ve dediğini yaptım.

İşareti bulduğum kitabın diğer sayfalarına da baktım fakat başka bir işaret bulamadım. Bu kitabı da kontrol edilenlerin üzerine koydum.
Ben diğer kitaba geçtiğimde içeri polis üniformalı bir adam girdi. Bu adam şu dünkü bahsi geçen polisti. Dibimize kadar ulaştı. Elini pantolonunun kemerinin üzerine koyup baş parmaklarını kemerin iç kısmına sıkıştırdı ve not aldıklarıma baktı. Bay Jeon işine o kadar odaklanmıştı ki gelen polise bakmamıştı bile. Polis gözlerini aldığım notlardan alıp Bay Jeon'un odak noktasını bozarak konuştu: "Çık dışarı Jeon. Arkadaşını da kendinle beraber götür."

Bay Jeon kitabın kapağını kapattı ona bakmayı sürdürürken. "Neden?"

Onun bu sakin ve umursamaz halleri polisi kışkırtmış gibiydi. "Olay yeri inceleme yapılıyor, farkında değil misin?! Başına buyruk hareketler sergileyemezsin! Bıktım senin şu tavırlarından!"

"Ben buraya izin alarak girdim polis. İzin ver, işimi yapayım." Hâlâ sakince konuşuyordu. İşte Bay Jeon'un bu özelliğine hayrandım. Sakinliğini koruyabilen biriydi ve bu insanları ciddi anlamda kışkırtıyordu. Ne yalan söyleyeyim, bu rahat ve umursamaz halleri beni de rahatsız ettiği oldu. Bir olay karşısında o kadar soğuk kanlı oluyordu ki insanın beynine kan sıçratıyordu. Oysa bir şey yaptığı da yoktu. İşte bu insanları daha çok sinirlendiriyordu. Bay Jeon bir şey yapmadığı hâlde insanlar sinirleniyordu ve bu durumu fark ettiklerinde daha da sinirleniyorlardı.

"Bu görev bana ait dedektif. İzin ver işimi yapayım!"

Ufak bir değişikle Bay Jeon'un cümlesini tekrar eden polise sordu: "Senin kendi diksiyonun yok mu? Neden benim konuşma tarzımı taklit ediyorsun?"

Polis kaşlarını çattı. İyice sinirlenmişti. Daha fazla tahammülü kalmamış gibi görünüyordu. "Çık dışarı Jeon! İzni kim verdiyse ben reddediyorum. Görevin asıl sahibi ben olduğum için şu saatten itibaren burada olmanı istemiyorum."

Fötr Şapkalı Adam • TaekookWhere stories live. Discover now