ÖAK|1🧚🏻‍♀️

5.4K 177 52
                                    

Makinanın sabununu yerine koyarak elini güzelce duruladı. Hemen tezgahın üzerindeki rulodan bir parça kopararak hızlı adımlarla odasına ilerledi. Yine en sona kendisi kalmıştı.

"Hadi abla babam hiç birinizi beklemem dedi." Diyen kardeşi ile göz devirerek üzerini çıkarttığı gibi sabah yatağının üzerine koyduğu elbiseyi üzerine geçirdi.

Siyah elbisenin arkasını bağlaması için kardeşine ilerledi ve fermuarı çekmesini bekledi. Çekilen fermuar ile hemen yüzünü çok hafif bir renklendirdi.

Çantası ile uygun şalını takarak kenardaki yeni aldığı ayakkabıları ayağına giydi. Annesinin baba tarafındaki bir akrabasının düğününe gideceklerdi ve Firuze mutfağı topladığı için her zamanki gibi en sona kalmıştı.

Düşük topuzu ile şalı arkadan güzel duruyordu. Süslü ayakkabıları siyah ayakkabının altına renk katmıştı. Zaten gözleri ile bile dikkat çekebildiği için gözlerine bir şey sürmemişti. Sadece hafif bir fondötenle yüzündeki izleri kapatmış çokta belli olmayan ruju ile dudaklarına renk katmıştı.

Her ne kadar çok sevmese de girdiği ortam bunu gerektiriyordu. Belki etrafındaki insanların lafına çok bakan biri değildi ama annesine söz gelmesini istemezdi. Zira yüzündeki izler küçüklükten kalan izler olduğu için çokta kapatılması mümkün olmuyordu.

"Ay abla çok güzel oldun." Diye konuşan kardeşine tebessüm etti. Aynadaki yansıması fazlası ile güzeldi. Zaten güzel bir kızdı ve özenince ayrı bir güzel oluyordu. Dikkat çekmeyi çok sevmezdi ama bir 24 yaşındaki kadına göre derli ve toplu giyinmeliydi.

Siyah elbisesi kalemdi ve belinde ipler bulunmaktaydı. Şalı beyazdı ve çantası ile ayakkabı ile ayrı uyumluydu. Aynadaki yansıması hoşuna gitmişti.

"Benim yeni aldığım beyaz trençi gördün mü?" Diyerek kardeşine döndü. Beyza sabah ütülediği trençi  askılımdan çıkararak ablasına uzattı. Kardeşine küçük bir gülümseme ile teşekkür ederken odadan çıktı.

Annesi ve erkek kardeşi onları beklerken belli ki babası çoktan çıkmıştı. Ersoy ailesinin ilk göz bebeği olarak her iş onun üzerindeydi. Annesinin bel fıtığı vardı ve kız kardeşi ile erkek kardeşi okuyordu. Kendisi ise ilahiyat mezunu bir öğretmendi.

Hedeflerinin çoğunu gerçekleştirmişti. Öyle de çok bir hedefi yoktu aslında. Güzel bir eğitim ve öğretim hayatı, mesleğini yapmak ve hayırlı bir eşle hayırlı evlatlar yetiştirmekti. Son zamanlarda bir tane daha hedefi vardı.

Hafız Olmak...

Hz. Allah'ın kitabını hakkı ile ezberleyip amel etmek ve onu öğretmekti. Bir türlü başlamak nasip olmasa da yaz ayı yavaş yavaş geldiği için kardeşinin okulu biter bitmez başlamayı planlıyordu.

Ama ne vardı?

Hayat, biz planlar yaparken başımıza gelenlerdi. Onunda başına öyle şeyler gelecekti ki sabredebilmeyi dahi hakkı ile yapabilecek miydi? Orasını kimse bilmiyordu.

Kız kardeşinin de gelmesi ile dışarıya çıkan Ersoy ailesi kapının önündeki arabaya bindi. Annesi öne otururken kız kardeşi Berrak ve Berrak'ın ikizi Burak'la beraber arkaya geçtiler.

Yavaş yavaş yol olan aile sessiz sedasız kısa sürede gidecekleri yere varmıştı. Babaları arabayı park ederken ailecek düğün alanına giriş yaptılar. Kalabalık düğünü gören Berrak yüzünü buruşturdu.

"Düğünleri zaten sevmiyorum şu an nefret ettim." Dedi ve sıkıcı bir tonda söyledi. İkizine kafa sallayan Burak yine ikizine katıldı. Her konuda birbirlerinin aynısı olan kardeşleri nedense hiç ablalarına çekmemişlerdi.

Özgürlüğe Aşık Kadın|Spritüel-1Where stories live. Discover now