3.Bölüm

131 6 2
                                    

Barkın şirketi soyuluyordu ve yanımda öylece duran Aral fazla sakin görünüyordu.

Bu kadar sakin olması normal miydi?

Aral ile birlikte herkesin toplandığı alana geçerken Aral'ın telefonunun çalmasıyla kısa bir an duraksadık. Oldukça rahat bir şekilde telefonu açarak karşı tarafa bir şeyler söylemeye başladı. Karşı taraftan gelen sesi algılayamadığım için Aral'ın söylediklerinden bir şeyler anlamaya çalışıyordum.

"Her şey kontrol altında mı?" diye sordu Aral.

Karşı tarafın cevap vermesini bekliyor (bazen beklemiyor) konuşmasına öyle devam ediyordu.

"Tamam biz alana geçiyoruz şimdi. Siz arkadan etrafını sarın. Görüş alanıma girin, hareketimle adamı paketlersiniz." demişti.

Soyguncudan bahsediyordu sanırım. Dışarda adamları olmalıydı ki zaten koskaca Barkın şirketinin iki üç kişiyle soyulmasını bekleyemezdik. Bu rahatlığının nereden geldiği anlaşılmıştı.

"Tamamdır. Dikkatli olun Ekin!" diyerek uyarıda bulundu ve telefonu kapattı.

İsminin Ekin olduğunu öğrendiğim kişi Aral'ın adamlarından biri olmalıydı.

Aral telefonu kapattığında yüzümü ona doğru dönerek "Neden bu kadar rahatsın?" diye sordum.

Aral da yavaşça yüzünü bana döndürerek "Soyguncuların acemi olduğu ve asıl amaçlarının bu şirketi soymak olmadığı anlaşılıyor. Kimseye zarar vermeyecekler." dedi. Oldukça kendinden emin gözüküyordu.

Nereden anlamıştı bu kadar şeyi üstelik daha soyguncuları bile görmemiştik. Soygun operasyonlarının bazılarına katılmıştım ve bu gayet bir soygun girişimi gibi gözüküyordu.

"Adamlar herkesi alana topladılar ve sen bunun bir soygun olmadığını mı söylüyorsun?" diye sordum.

Aral sıkıntıyla bir nefes verdikten sonra "Barkın şirketi büyük bir şirket. Bu şirketi soymak için günlerce plan yapılması gerekir. Ayrıca gündüz gözüyle herkesi bir alana toplamaya çalışarak soygun yapılmaz. Film çekmiyoruz. O yüzden soymaya gelenlerin asıl amacı soymak değil. Birazdan anlarsın." dedi ve herkesin toplandığı alan görüş alanımıza girmişti.

Alana geldiğimizde soyguncuyu nihayet görebilmiştim. Yüzüne siyah maske taktığı için kim olduğunu göremiyordum fakat vücut tipinden orta halli olduğu anlaşılıyordu. Yanında biri daha vardı o da elinde silah tutuyordu fakat silah tutuşundan acemi olduğu çok net anlaşılıyordu. Hayatlarının ilk soygun girişimi olabilirdi.

Muhtemelen başarısız sonuçlanacaktı.

Aral tekrardan bana döndü ve baş parmağı, soygunculardan birini işaret ederken "Mesela şu maskelinin silah tutuşuna bak." dediğinde zaten acemi oluşunu bildiğim halde Aral'ın gösterdiği soyguncuya baktım. Aral sözüne devam ederek "Silahı tutan eli titriyor ve elindeki silah kuru sıkı. Birine ateş etmeye kalksa isabet bile alamaz. Göz korkutmak amacıyla tuttuğu belli oluyor. Şirketi soymasına izin versem soyamayacak kadar beceriksiz olduğuna bahse bile girerim." dedi sakinliğini korurken.

Aral, haklıydı. Adamın maske takmış olmasına rağmen taktığı maskenin arkasındaki endişeli ve tedirgin yüzünü ben, buradan görebiliyordum. Sürekli hızlı bir biçimde kafasını sağa sola sallıyor ve elindeki silahı oldukça korkak tutuyordu. İlk defa bu kadar acemi bir soyguncu görüyordum.

Normalde olsa müdahale etmem gerekirdi fakat kimliğimin anlaşılmaması için sıradan bir vatandaş gibi davranmak zorundaydım. Yine de Polat'a buraya polis ekiplerini göndermesi için mesaj yollamıştım.

DÜĞÜMDonde viven las historias. Descúbrelo ahora