Bölüm 8: Görüşeceğiz Güzel Kızım...

538 55 10
                                    

🌸Merhaba küçük kitabımın büyük okurları.

🌸Bir önceki bölümde tiktok hesabımı bırakmıştım ordan da bana ulaşabilirsiniz.

🌸Edit yapmak isterseniz beni etiketlemeyi unutmayın.

🌸Keyifli okumalarrr🫶🏻 Yorumlarınızı bekliyorumm.



Akşam Hazar komutanla konuştuktan sonra kulaklığımı takıp uyumaya çalıştım. Beni anlatan bir şarkı sözü vardı: "Sorma ne haldeyim, sorma kederdeyim, sorma yangınlardayım zaman zaman. Sorma utanırım, sorma söyleyemem, sorma nöbetlerdeydim başım duman." diyordu şarkıda. Babamı çok kırmıştım, hayatım boyunca bana sesini bile yükseltmeyen kişiye senden nefret ediyorum demiştim. Babam beni nasıl affedecekti, peki ya ben babamı nasıl affedecektim? İçimdeki yangın nasıl sönecekti? Ne kadar daha uyuyacaktım bunları unutmak için? Ömür boyu mu, uyurum. Peki anneme neden bunları söyledim? Onun ne suçu vardı? Bir anlık sinirle ben dahil herkesin kalbini paramparça etmiştim. Kim bilir Emir'in yüzü nasıl acımıştır? Kendimden nefret ediyorum. Uyuyup da uyanmamak istiyorum. Şimdi uyuyacağım ama sabah uyanmamak umuduyla.

 4 saat sonra…

"Karsu, uyan. Yemekhanede herkes seni bekliyor." diyordu başımda abim. Zaten mutsuzdum hemen inip kurtulmak istiyordum. Banyoya gidip üniformamı giydim. Şapkamı da taktıktan sonra abimin yanına gittim, makyaj yapacak halim yoktu. Beraber yemekhaneden içeri girdik. Babamla göz göze geldim. Günlerdir uyumuyormuş gibi duruyordu. Tam masaya oturduğumda içerisi birden sessizleşti ve güvenlik "Karsu Vural, adınıza bir kargo geldi." dediğinde şaşırdım, bana kim kargo gönderecekti ki? Ben ayaklandığımda Hazar komutan ve babam da ayaklandı. Ne alaka, onlar neden kalktı ki? Güvenliğin yanına gidip kargoyu aldım ama içi boş gibiydi. Babam yemekhaneden çıktı. Timin yanına gidip kargoyu açtım. Berkay gülerek: "Sarışın mı, esmer mi, kumral mı?" dediğinde Yasin, Berkay'ın kafasına vurdu. Kargonun içinden bir kağıt parçası çıktı ve üzerinde not yazıyordu:

"Notlarım alınmıyor mu Karsu Hanım? Son 3 günün kaldı hatırlatayım dedim. Korkudan askeriyeden mi çıkmıyorsun yoksa? Canımı yakacak kadar cesareti olanın, sonuçlarına katlanacak kadar da gücü olmalı. Anladığım kadarıyla teker teker sevdiklerine veda etmek istiyorsun. Sen bu kadar bencil değildin. Yanlış hatırlamıyorsam sevdiklerin için merminin üzerine bile atlardın. 3 gün içerisinde karşıma çıkmazsan Rumeysa'ya veda et." (Rumeysa ve Asmin, Karsu'nun çocukluk arkadaşları hatta kardeş gibilerdir.)

Bunu sesli okuduğumda hepsi yüzüme bakıyordu. Biri şaka mı yapıyordu? Hazar komutan yanımıza geldi ve "Karsu biraz dışarıda konuşabilir miyiz?" dedi. Notu da yanıma alıp Hazar komutanla dışarıya çıktım. Askeriyeden 100 metre uzağa gittikten sonra Hazar komutan konuşmaya başlamıştı:

"Karsu, ilk notu Kerem komutan aldı. Başka bir not geldiyse de o elimize ulaşmadı. Bunu sana söylemememizin nedeni senin telaşlanmaman. Sonuçt-" Hazar komutanın sözünün yarıda kalma sebebi; 3 mermi sesi ve sırtımda büyük bir acı…

1 hafta sonra… (Hazar'ın anlatımıyla)

Günlerdir yoğun bakımın kapısının önünde bekliyorduk. Kerem komutan, Karsu ilk yoğun bakıma alındığında sinir krizi geçirmişti. Bir yandan eşine belli etmemeye çalışıyor çünkü Sevda abla yıllar önce beyin kanaması geçirmişti ve üzülmemesi gerekiyordu. Bir yandan da Karsu vurulmadan önce tartışmışlardı, onun suçluluğuyla da çökmüştü. Kerem komutan resmen gözlerimin önünde eriyordu. Zaten hepimizin aklı doktorun dediğindeydi: ya felç kalıp belden aşağısı tutmayacaktı ya da bu savaşta kaybedecekti çünkü kurşun omurgasına isabet etmişti. Yoğun bakımdan normal çıkması çok düşük bir ihtimaldi. Üç merminin gelmesi de büyük bir şanssızlıktı. Karsu hem kansız olduğu için hem de çok fazla demir eksikliği olduğu için her şey daha fazla zorlaşıyordu. Kerem komutan 4 tüp kan vermişti. Bugün de o kanlar yetersiz olduğu için tek umut bir de Yasin'de vardı. O da elinden geldiğince kan vermeye çalışıyordu. Karan'ın da Kerem komutandan farkı yoktu. Annesi her aradığında farklı bir yalan söylemesi gerekiyordu. Mutlu rolü yapmak onu da yoruyordu. Her gün elimi açıp dua ediyordum. Karsu kısa sürede hayatımıza büyük bir neşe katmıştı. Vurulmasından en çok da kendimi suçlu buluyordum. Çünkü onu oraya götüren bendim. Hem hastanede hem de askeriyede Karsu'yu vuranları araştırıyorduk ama hiçbir sonuç ortada yoktu. Onun masum gözleri aklımdan çıkmıyordu. Vurulduğu zaman kucağıma aldığımda "Komutanım ben korkuyorum" demesi her aklıma geldiğinde gözümden bir damla yaş düşüyordu. Karsu kısa sürede timin de hayatına bir şeyler katmış olacaktı ki, günlerdir onlar da ağzına hiç bir şey sürmüyordu.

Doktorun koşarak yoğun bakıma girdiğini gördüm. Hepimiz korkarak doktora bakıyorduk. Kerem komutan gözleri dolu bir şekilde yoğun bakımın kapısına bakarak iç çekiyordu. Hepimiz onun sağlığı açısından da korkuyorduk, bazen sadece serumlarla besleniyordu. Doktordan güzel bir haber bekliyorduk ama bu imkansız gibiydi. Birden yoğun bakım kapısından doktor çıktı ve hepimiz başına toplandık. "Karsu Hanım parmağını hareket ettirdi. Fakat hala uyanmadı. Eğer görmek istiyorsanız sadece bir kişiyi alabiliriz. Bilinci açık, konuştuklarınızı duyabilir." dedi. İçeriye tabii ki de Kerem komutan girecekti. Kerem komutan hazırlanmak için içeriye geçti.

(Karsu'nun anlatımıyla)

Başucumda babam vardı. Bunu nefes alışverişinden bile anlayabilirdim. Gözlerimi ne kadar zorlasam da açılmıyordu. Aslında babam çıkana kadar gözlerimin açılmasını istemezdim.

"Kızım, aşkım, ömrüm özür dilerim. Bir anlık sinirle söyledim onları. İnsan evini evden kovabilir mi? Ben seni nasıl kovayım? O okyanus ve toprak karışımı gözlerini bir açta tüm hatalarımı telafi edeyim. Tahmin edeceğin gibi annene daha söylemedim. Bize çok kızacak ama sen uyan ben her şeye razıyım. Hem yeni telefonun da evde seni bekliyor. Samet'in ailesiyle de görüştüm, aynı fotoğraftan onlarda da varmış. Yeni telefonunun içinde duruyor fotoğraf. Söz evinin parasının yarısından fazlası da benden olacak. Kabul etmeyeceksin ama benim içim başka şekilde rahat etmez. Sakın beni kırdığını düşünüp kendini üzme, sen onları içinden gelerek söylemedin ben kızımı tanımaz mıyım? Sen de bana söz ver uyandığında o evi neden almak istediğini söyle. Korkma kızım ben kapının önünde seni bekliyorum. Doktorların dedikleriyle kendini üzme. Sen güçlü bir kızsın üç kurşuna mı yenileceksin? Hepimiz dışarıda çıkmanı bekliyoruz. Görüşürüz güzel kızım, görüşeceğiz güzel kızım." dedi ve burnunu çekerek babamın çıktığını işittim. Gözümden yaşların akmasına engel olamıyordum.

Yürüyememe gibi bir ihtimalim olsa da bunu babam için zorlayacaktım ve bu ihtimali ortadan kaldıracaktım.

(Hazar'ın anlatımıyla)

Kerem komutan, Karsu'nun yanından geldikten sonra hemen hastanenin bahçesine çıktı. Arkasından Karan da gitti. Birden telefonum çaldı. Berkay arıyordu:

"Komutanım bulduk! Kerem komutana söyleyin emir verirse timi toplayıp çıkarız." dedi. Günler sonra aldığım en mutlu haberdi. Tamam deyip telefonu kapattıktan sonra Kerem komutanı aramaya çıktım. Karan'la bir bankta oturuyorlardı. Yanlarına gidip "Komutanım bulmuşlar. Berkay izninizle hemen çıkmaya hazır olduklarını söyledi." dedim.

Kerem komutan: "Hazar, Berkay'a ve diğerlerine haber ver ben de gidiyorum. Sen burada kal." dedi. Yukarı çıkıp timdekilere haber verdim. Askeriyeye doğru yola koyuldular.

Saatler sonra…

Henüz hiçbirine ulaşamamıştım. Karsu'yu bir kere görmeyi de çok istiyordum. Doktoru görür görmez: "hastayı bir kere görme şansım var mı?" diye sordum. Başlarda biraz tereddüt etse de kabul etti. Giyinip içeriye girdim. O an içim titredi. İğneden korkan bir kızı bir sürü makineye bağlamışlardı. Şimdi ağlamamak mümkün mü? Karsu'nun hemen yanı başına oturdum. İlk başlarda ne diyeceğimi bilemesem de onun vurulma sebebinin ben olduğunu hatırlayınca özür dilemekle başladım:

"Karsu her şey için özür dilerim. Seni oraya götüren bendim. Bu acıyı çekmene sebep olan kişi de bendim. Ama seni vuran kişileri bulduk, bizim tim ve Kerem komutan onların olduğu yere gittiler. O üç kurşun bana isabet etse bu kadar canım yanmazdı. Tüm tim senin o güler yüzünü, kahkahalarını özledik." dedim ve o an bir mucize oldu. Karsu gözlerini açtı.

BEN KARSU VURALWhere stories live. Discover now