taehyung kendisine neden kızıldığını anlamayıp jungkook'a bakmaya devam etti. o sırada gözü jungkook'un elindeki kitaba kaydı. bir çizgi romandı, üzerinde hayalet resimleri olan bir çizgi roman. "ne okuyorsun sen?" taehyung daha fazla ayakta dikilmeyip jungkook gibi yere çöktü. ikisi de bağdaş kurmuştu ve rafların arası dar olduğundan dizleri birbirine değiyordu.

jungkook'un ufak siniri hala geçmemiş olacak ki göz devirdi sevgilisine. "ansiklopedi okuyorum!" diye çıkışması da cabasıydı. taehyung gülüp sevgilisini kendine doğru çekti. hafif öne eğilip, dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp "amacım korkutmak değildi, özür dilerim." dedi.

jungkook biraz yatışmış olacak ki kafasını elindeki kitaba eğip konuştu, taehyung onu öptükten ya da onunla yakın temasa girdikten sonra bir süre gözlerine bakamıyordu. ilk günkü gibi heyecanlanıyordu sürekli.

"hayaletleri ve hayalet avcılarını anlatan bir çizgi roman." duraksayıp bir sayfayı açtı hızlıca. sevgilisine gösterirken heyecanla "bak şurada yazanları uygulayınca ruhunun hayalet mi, yoksa hayalet avcısı mı olduğunu anlıyorsun."

kafasını hafif iki yana sallayıp gözünün önüne gelen saçlardan kurtuldu ve sonunda sevgilisinin gözlerine baktı. onu gülümseyerek izleyen sevgilisinin..."işte ben de ruhumun ne olduğuna bakıyordum ve bi anda gözlerimi açıp seni görünce hayaletler geldi sandım, korktum."

taehyung gülümseyip jungkook'un saçlarını karıştırdı. "benim ruhum neymiş, ben de denemek istiyorum." dediğinde jungkook'un gözleri parladı."gerçekten mi?"

taehyung "hm"layıp kafa salladı. jungkook'un böyle küçük şeylere verdiği tepkiler kalbinde kocaman bir etki bırakıyordu.

jungkook oturduğu yerde dikleşti. "tamam! kapat gözlerini ve sakın açma. benim dediklerimi yap sadece."

taehyung güldü. "ellerimi kelepçelemek istersen falan," göz kırpıp bileklerini uzattı. "buyur." jungkook da gülüp "o başka yerde canım ya." dedikten sonra ne dediğinin farkına varıp gözlerini saçlarıyla kamufle etmeye çalıştı, kafasını sağa sola sallayarak.

arkadaşlarıyla birlikteyken sürekli bu tarz şakalar yaptıkları için boş bulunmuştu. hepsi yoongi yüzündendi, ona saldıracaktı! taehyung duyduğu şeyin şokunu atlatınca kaşlarını kaldırıp sırıttı.

"taehyung! kapatsana gözlerini." diye söylendi jungkook bu hareket karşısında. taehyung nihayet gözlerini kapattığında kendine biraz zaman tanıdı jungkook. "şimdi derin nefesler alıp vereceksin, bir şey düşünmemeye çalış."taehyung kafa salladı.

jungkook kıkırdayıp taehyung'u izledi birkaç saniye. sevgilisi, gerçekten de ciddi bir yüz ifadesine bürünmüştü. her işi böyle ciddiyetle yapıyor, her seferinde jungkook'u kendine hayran bırakıyordu.

"gözümün önünde bir çift kelepçe ve bir adet şapşal, kocaman gözlü bir bakkal belirdi, ne yapmalıyım?" diyen sevgilisinin omzuna vurdu jungkook. aynı zamanda da kahkaha atmıştı. "deli misin taehyung, neler diyorsun öyle?"

taehyung gözlerini açmadan tek kaşını kaldırıp sırıttı. "değil mi, neler diyorum böyle?"

jungkook istemsizce bir önceki günü hatırladı. sıcak basınca elindeki çizgi romanı kendine yelpaze yaptı. o sırada da gülümsediğini belli etmemeye çalışarak karşısındaki çocuğa komut veriyordu. "sus bakalım! şimdi karanlık ve ıssız bir ormanda olduğunu düşün."

"düşündüm."

"o ormanda taehyung olarak varsın, unutma. henüz bir hayalet ya da bir avcı değilsin."nefeslendi.

bakkal • taekookWhere stories live. Discover now