🎶syml - mr. sandman (recorded at st. mark's cathedral)
"Goeun'la görüştün mü sonrasında?"
Dudaklarında asılı duran samimi tebessümü kırılıp yerini gürültülü bir yutkunuş alırken duyacağım cevabın korkusuyla bir yerlere saklanma ihtiyacı hissettim. Bu soruyu hiç sormamış olmayı dilerdim ya da en azından başka bir gün dile getirmiş olmayı.
Uykusuz kaldığım uzun sürenin ardından, güneşin doğumuna yakın bir vakitte, kanımda başımı hafiften döndürecek kadar alkol varken, onu itmek ve kendime çekip sonsuza kadar öpmek arasında bir salıncakta sallanırken sormak mantıklı değildi. Belki yara bandını çeker gibi yıllardır benden gizli kalmış tüm gerçekleri bir anda öğrenmek, sonrasında benim için iyi olacaktı fakat şu an kendimi hiç hazır hissetmiyordum.
"Görüşüyoruz." dedi sandalyesinde sağa sola oynayıp oturuşunu dikleştirirken.
Sol kaşım alnım boyunca yükselip saçlarımın arkasında kaybolurken suratımdaki tiksinen ifadeden kurtulamadım. Doğru değildi, mantıklı hiçbir açıklaması yoktu belki de ama hiçbir suçu olmasa dahi o kadınla alakalı herhangi bir şeyden hoşnut kalacağımı düşünemiyordum.
"En başından anlatsam daha iyi olacak."
Duymak istediğimi sanmıyordum. Hal ve tavırlarındaki değişimler içimi öyle bir huzursuz etmişti ki sadece kalkıp odama dönmek istiyordum ama dakikalar önce dinlemeden birbirimiz hakkında sonuçlara varmayacağımızın sözünü vermişken de defolup gidemiyordum.
Konuşmasını beklerken bir sigara yaktım. Ellerimi nereye koyacağımı ya da nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum o yüzden beni meşgul gösterecek bir şeye ihtiyacım vardı, sigara en yakın bahaneydi.
"Size anlattığım tanışma hikayemizi hatırlıyor musun?" diye sorduğunda üflediğim dumanın ardına saklanarak başımı sallamakla yetindim.
Elbette hatırlıyordum.
Şiirlerimi her sayıda basacağını, patronlarına karşı bana kefil olduğunu bu yüzden daha sıkı çalışmamı söyledi. Böylece ufak bir arkadaşlık başlattık. Arada bir yazdıklarım hakkında bana sorular sorardı, konuşurduk. Yedi yıl olacak yazmaya başlayalı, o sıralar aptal bir ergendim tabii. Dünyaya nefretimi dizdiğim saçma sapan şeylerle başlamıştım. Bir gün bana dünyadan nefret eden o çocuğu sevdiğini söyledi.
"Bunu ilişkimizi soracak insanlara anlatmak için uydurmuştuk. En azından bir kısmını. Dergide çalıştığı ve şiirlerimi çok beğendiği için tanıştığımız kısmı doğruydu ama aramızdaki konuşmalar iş yüzünden tanışıklık kurmuş iki kişiden öteye gitmiyordu."
Söylediği her şeyi duyuyor, anlıyor ama zihnimin içinde dönüp duran ilişkimiz kelimesinin sonunu getiremiyordum. Evlenmediğini biliyordum. Buraya, yanıma geldiğini, bunu başarabilmek için birden çok fedakârlık yapması gerektiğini biliyordum ama nedense tam şu an bunların hiçbiri bana güven vermiyordu.
YOU ARE READING
p.s i still love you | yoonmin
Fanfictionacıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun. izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma. o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili. orada benden savrulan parçalar kurusa da izleri var hala, yolun kenarında. flechazo pt.2, slow update