Bölüm 4 "ŞİDDET"

915 73 80
                                    

"Kalkan elleri kalbimizi dövüyor
Korkumuzdan sustuk, inançtan değil."

-MASGE

Bir yoklama yapmak adına +50 oy olursa yeni bölüm gelir diyorum. Bakalım kaç aktif okur var?

Ve bir de satır arası yorum bekliyorum, lütfen 🎗️ Ve bu paragrafa da kalp ❤️

✨✨✨

Kubilay Abi'nin arabasına binmiştim. Kendime hala daha bu salaklığım için küfrederken buna mecbur olduğumu biliyordum.
Eğer şu an bu arabaya binmemiş olsaydım Kubilay Abi ile Yener birbirine girecekti. Yener'in zarar görmesini istemiyordum. Benim yerimde başka biri olsa belki bu arabaya binmezdi, ama ben binmiştim.

Benim her gün nefretle anımsadığım bir huyum girmişti devreye.

Bu huy benim hem lütufum hem de lanetimdi. Aşırı fedakarlık yapardım. Küçükken annem benden o kadar çok şey kısıp, evde huzursuzluk çıkmasın diye sesini kıs dedikçe ben bunu davranış biçimi olarak kanıksamıştım.

Fedakarlık benim için alelade bir kelime değil, ileriki hayatıma aksettirilmiş bir hayat biçimiydi.

Yener, Kubilay Abi'yi, Yeşim ile benim konuşmamalarımıza kulak misafiri olarak tanımıştı. O zamandan bu yana Kubilay Abi'ye bilenmişti şimdi de okulun önünde görünce sinirlenmişti. Aynı şekilde Kubilay Abi de Yener'i tanımadığı için cins biçimde bakmaya başlamıştı. Allah bilir aklından neler geçirmişti? Tahmin etmek istemiyordum.

Bende tam da bu yüzden hızla arabaya binerek, Kubilay Abi'nin yanımda erkek sinek bile görse yapacağı kabadayılığı engellemek adına - ki Yener'in üzerine yürümek için arabasından uzaklaşmıştı bile- arabaya binip bu tatsız mevzuyu durdurmayı seçmiştim. Ben arabaya binince Yener laf etse de Kubilay Abi bunu ona atmış olduğum bir adım olarak görmüş olacak ki Yener'e görürsün sen minvalinde işaret parmağını sallayarak arabaya binmiş ve son hızla arabayı çalıştırmıştı.

Araba yolda su gibi hızla akarken arabada ölümcül bir sessizlik hakimdi. Benden bir açıklama beklediğini, benim bir konuşma başlatmamı bekliyor gibiydi. Ama bu konuda tüm içtenliğimle ona tek bir lafım vardı, avucunu yalardı. Olay çıkmasın diye arabasına binmiş olabilirdim ama onunla konuşmak da konuşmamak da bambaşka tercihlerdi. Konuşmuyordum ve konuşmaya da niyetim yoktu.

"Bana bir açıklama yapmayı düşünüyor musun?" En sonunda dayanamadığı için patladı. Onun bu haline tepki vermeden önüme bakmaya devam ettim. Yok sayıyordum onu. Eğer o yoksa sorusu da yoktu.

"Kimdi o lavuk?"

"Kim lan o seninle bu kadar yakın olacak?"Direksiyona vurdu hınçla ve gerçekten korkarak yerimde sıçradım. Tepkisiz kalmaya çalışsam da her seferinde bu kadar yüksek tepkiler beni irkiltiyordu.

"Ulan senin yanında olmaya ne hakkı var onun?"

"Ben olamazken o nasıl yanında lan senin? "Bir yandan hem yola bakıyor bir yandan da sürekli bana sönüp bağırıyordu ve yüzü öfkeden kıpkırmızıydı.

"Ulan kimdi diyorum sana? Beni delirtme, Defne!"

Bu bana sorduğu altıncı soruydu ve arabaya bineli on dakika bile olmamıştı. Ve artık dayanamadım, gerçekten fedakarlık da bir yere kadardı! Resmen on dakika içinde tüm korku duygumu benliğime yapıştırmıştı. Nefes sesi bile beni ürkütüyordu. "Çek kenara, ineceğim!"

Beklenmedik Koşullarda Aşk | MAHALLE KURGUSU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin