Tüm tablolara bir bir bakar, aynı imzanın dışında hiç bir enteresanlık bulamaz. Onlarla konuşurken bir yandanda her detayı inceler. Tabloda ki tüm kadınlar suskundu malesef, ona hiçbir şey anlatmıyordular. Gözlerinin içindeki derin keder ve hepsinin göz renklerinin aynı olmasından başka hiç bir ortak noktaları yoktu.

_Olmalı, bir şey olmalı. Yalvarırım söyleyin bana, Didi neden beni buraya gönderdi? Ne anlatmak istiyorsunuz bana?

Uzun süre tabloların karşısındaki tozlu zeminde oturup izledi. Başını iki elinin arasına aldı ve düşündü uzun uzun. Nihayet vazgeçmişti, burada hiç bir gariplik yoktu. Ayağı kalktı tozla kaplanmış giysisini silkeledi ve son bir kez daha baktı. Tam vazgeçip ayrılacağı sırada tablodaki kadınlardan birinin kolyesine takıldı gözleri. Daha iyi görmek adına yaklaştı. Parlak bir ayna misali küçük bir kolyeydi. Daha da yaklaştı yaklaştı ve tüm dikkatiyle baktı. Madalyon gibi görünen kolye aslında çok küçük bir anahtardı. Telaşla diğer tablolara yöneldi ve evet aynı anahtar tüm portredeki kadınların boynunda asılıydı. Sonrasında çıldırmışcasına tüm tablolara heyacan içinde bakındı. Kolyeleri farklıydı ama anahtar aynıydı. Onlarla tıpkı gerçeklermiş gibi konuştu.

_Aman Allahım, hepsinde aynı anahtar. Nasıl olabilir? Neden hepinizin boynunda aynı anahtar asılı? Söyleyin bana yalvarırım, nerenin anahtarı bu? Hangi kapıları açıyor ve neden bu kadar önemli?

Didi'nin ona anlatmaya çalıştığı şey bu anahtar olmalı. Evet bu anahtarın ne gibi bir anlamı olabilirdi? Tek çare bunu bizzat Didi'nin kendisine sormalıydı. Derhal odasına geri döndü ve bir şekilde o mekana tekrar giderek Didi ile nasıl görüşebileceğini düşündü.

Tuğrul sürekli yanındaydı bunu nasıl yapabilirdi? O çare arar iken Tuğrul odanın kapısından belirdi. Esin hemen ayağı kalkıp kocasına neşeyle sarıldı. Kocası bu yersiz neşenin sebebini merak etmişti.

"Tatlım seni hep böyle görmek istiyorum. Mutlu ve huzurlu"

"Elbette mutluyum aşkım, çünkü yanımda sen varsın. Ama bugün çok sıkılıyorum. Neden tekrar o gece gittiğimiz yerlere bir daha gitmiyoruz? Çok ama çok eğlenmiştim. Lütfen bu gece yine gidelim olmaz mı? Hele de Didi'nin showu muhteşemdi hiç bu kadar gülmemiştim"

Tuğrul saçlarını okşarken sardı karısını bedenine sıkı sıkı.

"Elbette aşkım, nasıl istersen. Senin her isteğin benim için emirdir. Yeterki sen mutlu ol ve bana böyle güzel gülümse. O halde bu gece gidiyoruz"

Esin kocasının göğsüne sarıldığında, gülen yüzünü soldurmuş ve rol yapmanın getirdiği halden çıkmıştı. İçinden konuşarak:

_Bu gece ne olursa olsun Didi ile konuşmalıyım.

Tekrardan neşeli halini alıp kocasına baktı.

"Çok teşekkür ederim aşkım. Seni çok seviyorum"

***
O akşam konuştukları gibi yine aynı mekana gittiler. Arabadan indiği sırada Esin fazlasıyla heyecanlıydı. Telaşı ve hareketliliği Tuğrul'un dikkatini çekmiş, bu durumu burayı çok sevdiğine bağlamıştı. Esin hızla içeriye doğru yürüdü ve sahneye baktığında yüzündeki neşe aniden kayboldu. Sahne baştan aşağıya değişmiş ve birkaç danscı kızdan başka bir şey yoktu. Yanlarına yaklaşan garsona baktı ve endişeli bir halde:

"Didi medyum Didi ne zaman çıkar sahneye? "

Garson gülümseyerek:

"Efendim üzgünüm ama Didi işi bıraktı"

Esin şaşkınlıkla ve kendini kaybetmiş bir halde:

"Ne! Nasıl olur!? Nereye nereye gitti!?"

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin