KAYIP TABLO

3K 196 46
                                    

Bir peri sihirli değneğiyle dokunmuştu sanki hayatıma. Tüm yaşamımı aniden değiştirmişti. Beni dünyanın en şanslı ve mutlu kadını haline dönüştürdü. Beni endişelendiren tek şey ise tüm bunların bir bedeli olabilir miydi.?

Sabah gözlerimi Tuğrul'un koynunda açmıştım. Kolunu başının altına destek yapmış, öylece beni izlerken buldum onu.

"Günaydın prenses."
Evet gerçek bir prenses gibiydim artık.

"Günaydın."

Şefkatle sarılıp öpüverdi dudaklarımdan. Onun da mutlu olduğunu hissediyordum.

Parmaklarıyla okşarken yüzümü, duymak için can attığım o cümle dökülüverdi ağzından.

"Seni seviyorum... "

İlk defa bu cümleyi duymuştum ondan. Beni sevdiğini söylemişti. Gözlerim aniden dolarak, dilim tutulmuştu sevinçten. Birkaç damlacık gözyaşım, cevap vermişti ona.

"Ben de seni seviyorum, hem de aşktan öte bir duyguyla. Bunu sana nasıl ifade edebilirim bilmiyorum? "

"Gerek yok, biliyorum emin ol. Acıktın mı? "

"Evet hem de çok."

"Hadi kalk, kahvaltı yapalım. Sonrasın da tüm gün gezelim.
Senin için alışveriş yapalım ne dersin?"

"Olur."

Hemen kendi odama çıkarak, duşumu alıp kıyafetlerimi giydikten sonra aşağıya indim. Tuğrul aşağıda beni bekliyordu. Elimi tutarak doğruca bahçeye gittik. Herkes şaşkın bir ifadeyle ikimize bakıyordu.
Hizmetliler, Nancy, Mete ve elbette Meri.
Bizim için hazırlanan enfes kahvaltı için, bahçeye masanın yanına geçtik.
İştahla kahvaltımızı yaparken, Nancy yanımıza gelip Tuğrul'a "günaydın" diyerek sandalyeyi çekip oturdu masaya.
Tuğrul sert bir ifadeyle baktı ona:

"Nancy, neden Esine günaydın demediğini sorabilir miyim?"

Nancy öfkeli bir halde:
"Görmedim."

"Görmedin mi? Göstereyim o halde, tam yanında."

Zoraki, buz gibi soğuk ve iğreti bir şekilde, "Günaydın."

Yüzüme dahi bakmamıştı.
Ve Tuğrul'a bakıp:

"Bugün çok işimiz var. Biliyorsunuz? Ne zaman çıkarız?"

"Tüm işleri iptal et. Bugün Esin'le olacağız."

"Ama nasıl olur?"

"Nancy anlamıyorsun sanırım? Esinle olacağız dedim. Bitti."

Hırsla yanımızdan ayrılıp gitti.
Tuğrul ise kahvemi koyup, ekmeğime tereyağı sürerek tabağıma bıraktı. Her şeyimle ilgileniyor her anlamda beni inanılmaz şımartıyordu. Keyifle kahvaltımızı yaptıktan hemen sonra arabasını çağırttı. Şoföre kendisinin kullanacağını söyleyip anahtarı aldı.

Arabasının kapısını açıp beni nazikçe ön koltuğa oturttu. Bana tıpkı kırılgan bir cam parçasıymışım gibi davranıyordu. Naif, ince ve hassas...

O gün akşama dek gezdik onunla, İngiltere'nin en güzel yerlerini ve el ele, kucak kucağa.

Benim için deli gibi alışveriş yapıyor, ihtiyacım olan ve ya  olmayan her şeyi istemediğim halde satın alıyordu.

Akşama doğru Londra'da bulunan, bir moda evine götürdü beni.
Sahibesi olan Bayan Adel, yüzünde kocaman bir gülümseme ile karşıladı bizi. Kadın Londra'nın en ünlü modacısıymış. Ufak tefek bir kadındı ama oldukça  sevimli bir hanımdı.

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin