26~

11.1K 1.2K 824
                                    

Jisung;

Saat sekize doğru geliyordu. Artık hazırlansam iyi olacaktı. Dolabımı açıp birkaç dakika içindeki kıyafetlerle bakıştım. Acaba bugün hangi Jisung olmalıyım? Tatlı Jisung mu? Havalı Jisung mu? Yoksa sexy Jisung mu?

Hmm...

Sanırım canım havalı Jisung olmayı istiyor.

Dolaptan siyah bol bir pantolon, beyaz gömlek, gömleğin üzerine giyeceğim gri ve siyah şeritleri olan bir kazak çıkardım. Belki üşürüm diye de ceket almayı eksik etmedim

Kıyafetleri giydikten sonra aynadaki görünüşüme baktım. Bence ben stilist olmalıydım da, sınav puanım yetmedi.

Kombin işini hallettikten sonra parfümümü sıkıp saçlarıma şekil vermeye çalıştım. Saçım en sonunda içime sinen bir şekil alınca bu sefer de makyaj malzemelerimi aldım. Normalde sadece çok şık veya önemli bir ortama giderken makyaj yaparım, fakat hafif bir makyaj yapmak gelmişti içimden.

Fondöten kullanmadım. Zaten bebek gibi bir cilde sahibim. Sadece kapatıcıyla gözaltılarımı kapattım. Dün gece geç yattığım için gözlerimin altı biraz morarmıştı.

Ardından kahverengi farla çok hafif bir renk kattım yüzüme. Dudaklarıma da doğal bir ruj sürüp makyaj faslını bitirdim.

Telefonumu ve ne olur olmaz diye cüzdanımı koymak için siyah bir bel çantası aldım. İşte şimdi hazırdım. Son bir kez aynaya bakıp buna emin oldum.

Tam su içmek için mutfağa gidecekken kapım çalmıştı. Hızlıca kapının önüne gelip kulpu aşağı indirdim. Minho karşımda kapıya yaslanmış, çekici bir şekilde duruyordu. İstemsizce onu baştan aşağı süzdüm. Kombini ve ağır parfümüyle 'BEN MASKÜLENİM' diye bağırıyordu adeta.

Bir şey demeden beni izlediğini fark edince konuştum, "Eee, çıkmayacak mıyız?"

Hemen kendini toparlayıp yanıtladı, "Tabii! Tabii çıkalım."

Kendini tutamayıp sessizce kıkırdadıktan sonra ayakkabılarımı giyip dışarı çıktık. Hemen evin önünde duran güzel arabanın içine bindik.

Bir süre sonra alana varmıştık. "İşte burası." diyip arabayı durdurdu. Beraber çıktıktan sonra içeri girmeden önce dışarıdan biraz inceledim. Dediği gibi eski ve vintage duran bir yerdi. Klip için gayet hoştu.

Tam kapıyı açacağımız sırada içeriden gelen gülüşme seslerini duyduk. Diğerleri çoktan gelmiş olmalılardı.

En sonunda Minho'yla beraber içeri girdiğimiz de hepsinin dikkati bizim üzerimizdeydi. O sırada diğerlerinden daha büyük görünen, "Hoşgeldiniz!" dedi ve bana dönüp özel olarak konuştu, "Merhaba, ben Chan."

Ardından kaslı olan lafa girdi, "Ben changbin."

Ondan sonra da Hyunjin kendini tanıttı. "Ben Hyunjin."

"Bende Jisung, çok memnun oldum." diyip kibarca gülümsedim. Bir anda yanımdaki Minho kolunu omzuma atıp konuştu, "İstersen içeriyi biraz inceleyelim. Nasılsa nerelerde çekim yapmak istediğine sen karar vereceksin."

Başımı salladıktan sonra içeride gezinmeye başladım. Etraf loş sarı ve mavi ışıklarla aydınlatılmıştı. Bir barista kısmı ve dans etmek için alan vardı. En önde ise bir dj masası. Eminim ki açıkken çok eğlenceli bir yerdir burası.

Duvara gördüğüm bir şalter dikkatimi çekmişti. Merakıma yenip düşüp yanına ilerledim. Önce biraz inceledikten sonra dayanamayıp aşağı indirdim. Birden etraftaki ışıklar değişip yanıp sönmeye başladı. Anlaşılan bu parti modu falandı.

Noisy | MinsungWhere stories live. Discover now