Tekrardan iş maceram başlıyordu Bible ile beraber şirkete girip yerlerimize oturduk artık Bay dememe gerek yoktur diye düşünüyorum piç Krit de gelip utanmadan rahatça yanıma oturdu.

Krit bana baktı.

"Build şu tasarımlardaki renkleri senin seçmeni istiyorum yanıma gel"

Bu cümleyi duyar duymaz Bible Krit'e gözlerini dikerek baktı.

Kalktım ve Krit'in yanına gittim.

Bilgisayardan resimleri bana gösterdi.

Bileğimden tuttuğunu hissettim ve Krit'e baktım.

Yim ve Thomas o sırada hala bilgisayarda oldukları için ne olduğunun farkında değillerdi.

Beni kucağına çekti Bible sert adımlarla yanımıza geldi beni kaldırdı ve Krit'e sinirli bir yüz ifadesiyle baktı.

Yim ve Thomas bize döndüler.

Yim

"Noluyor?"

Krit ben ve Bible Yim'e aynı anda baktık sonrasındada Bible ile göz göze geldim beni sakince bıraktı.

Thomas

"Uuuu yoksa siz?~"

"Aklından ne düşünüyorsan çıkar Thomas"

"Hadi ama Yim hiç eğlenceli değilsin"

Yim kalkıp Thomas'ın kafasına vurdu.

"Yavaş lan su aygırı"

"Sensin su aygırı"

Onlar tartışmadan dolayı bir şey duyamazlardı çünkü hayvan gibi bağırıyorlardı.

Bible Krit'in tek yakasından tuttu.

"Bir daha Build'a yakınlaştığını görürsem seni nükleotidlerine ayırırım piç"

Krit Bible'a bakıp onu itti ve yerinden kalkıp uzaklaştı.

Bible bana bakıp gülümsedi.

Tanrım bu çocuk kaçıncı kez hayatımı kurtarıyor?

Sayamadım.

Bible elini elimin üstüne koydu.

"Dışarı çıkmak ister misin?"

Bible'a bakıp kafamla onayladım.

Elimi tuttu ve cafe'ye ilerledik.

Kahvelerimizi alıp içmeye başladık.

Bible bana baktı.

"Hiç sevgilin falan olmadı mı?"

"Hayır"

"Çok saçma yani senin kadar güzel birini beğenmeyende ne bileyim"

"Ben reddettim"

"Ne?Neden?"

"Özel sebeplerden"

"Anlatmak istersen hiç konuşmadan dinlerim"

"Sonra belki Bible"

"Pekala sen bilirsin"

"Peki senin hiç sevgilin oldu mu?"

"Oldu"

"Kaç...tane?"

"Build benim gördüğüm herkesi yatağa mı attığımı düşünüyorsun?"

"Hayır hayır hayır yanlış anladın"

İç çekti ve bana ilk defa bu kadar sert bir yüz ifadesiyle baktı.

"Gidelim ister misin?"

"Bana farketmez sen nasıl istersen Bible"

"O zaman kalkalım kahveleri öderim ben"

"Hayır ben ödeyeceğim sana bir özür borcum var"

"Özür borcu?"

"Yani yanlış anladın beni fakat sana kötü bir şey düşündürdüm o yüzden"

"Hayır Build"

"Bible be-"

"Sana hayır dedim"

"Hadi a-"

"Git"

Yavaşça yerimden kalktım.

"Pekii"

Şirkete geri döndüm ve yerime oturdum.

Gerçekten kendimi kötü hissediyordum.

Ondan bir türlü özür dilemem lazımdı ama nasıl bilmiyorum.

Bible yerine oturdu bana sertçe bakıp bilgisayarına döndü.

Yim ve Thomas bir şey olduğunu anlamışlardı ikimize bakıyorlardı.

Yim yanıma geldi.

"Neden birbirinize bu kadar soğuk oldunuz"

"Ondan özür dilemek için ne yapmalıyım"

"Ne?Ne özürü?"

"Kötü bir şey yaptım Yim"

"Ne yaptın?"

"Ona kötü bir şeyler düşündürdüm"

"Ne?Nasıl?"

Sesimi biraz alçalttım ve söyledim.

"Ona kaç tane sevgilisi olduğunu sordum ve sorarken biraz iğrenmiş bi tonla söylemiş gibi oldum yani onu kırdım ondan iğrendiğimi düşündü ve şu an beni istemiyor"

"O öyle biri değil merak etme sen"

Yim gülümsedi omzumu sıktı ve kendi yerine oturup işine devam etti.

Telefonumu açtım ve 6 tane mesaj vardı,hepsi annemdendi.

Hey aptal kız kardeşin için para gönder
Kendini düşünmüyorsun bari onu düşün
Ha biraz bana da gönder biliyorsun senin gibi oturmuyorum ben
Yeni makyaj aletleri ve giysiler almalıyım
Bu sefer internetten alma eve gel öyle ver
Kırk saat uğraşamam

Sondan bir önceki gördüğüm mesajla donakalmıştım çünkü lanet olası kocası da o evdeydi yapılacak bir şey yok diyip gitmem lazımdı başka çarem yok...

COME HERE BABE | BIBLEBUILDWhere stories live. Discover now