10, heaven and back

3.3K 563 707
                                    

✮

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

yang jeongin

"ne yapıyoruz biz?"

5 saniye içinde bir insan kaç tane yüz ifadesi değiştirebilirse hyunjin o kadar çok değiştirdi.

"ne?" hâlâ kucağımdaydı, hâlâ inmesini istemiyordum ama devam edemiyordum da. çok fazla şey vardı düşünmem gereken. bir anlık bir heves ile haraket edebileceğimiz konumlarda değildik ikimiz de. sonunu düşünmeden yaptığım bir hareketin cezasını muhtemelen ağır ödeyecektim. ve bunu farkınlığı yüzüme vurdukça daha suçlu hissediyordum kendimi.

kafa karışıklığı tebessüme döndü, sanırım inanmadı. "jeongin," yanaklarımı tutmak için uzandığı sırada geri çekildim. yapmamamız gerekiyordu.

ne olduğunu anlamadığı, ama daha çok büyük bir hayal kırıklığına uğradığı fazlasıyla belli oluyordu yüzünden.

hiçbir şey söylemeden kucağımdan kalkıp yeniden kanepeye oturdu. sırtı bana dönüktü, göremiyordum her ne yapıyorsa. onunla konuşmam gerekiyordu ama ne konuşacağımı, onu kırmadan ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. ama bu sefer hyunjin de bilmiyordu. her zamankinin aksine. sanırım o da fark etmişti ne kadar yanlış bir şey yaptığımızı. ikimiz olamazdık ki bir kere, babalarımız kesinlikle karşı çıkardı. özellikle benim babam.

bu kadar derin düşünmeye gerek var mı ona bile emin değilim aslında. sabahtan beri açık bir çekim var aramızda. o çekime kanıp saçma sapan hareket ettik sadece.

saçlarından parmaklarını geçirip tavana kaldırdı başını.

"özür dilerim." dedim her ne kadar o da benim gibi bunu isteyerek yapmış olsada.

"gider misin?"

"anlamadım?" ona doğru yaklaştığımda çok daha sert bir ses tonuyla tekrarladı.

"önce konuşalım mı?" konuşmamız gerekiyordu. eğer bunu burda böylece bırakırsak eskisinden bir farkımız olmazdı çünkü.

"sadece git." ayağa kalkmıştı. takip ettim onu. konuşmamız gerek. eskiye dönmek istemiyordum. hyunjin'in arkadaşlığını kaybetmek istemiyordum.

"bak, bir anlık bir heves için aramızın yeniden eskiye dönmesini istemiyorum, önce bir konuşalım." tutup kendime çektiğim bileğini avucumdan kurtarıp kollarını birleştirdi göğsünde.

"evet, bence de. bir anlık heves sonuçta." az öncekinin aksine suratında sinirli bir ifade vardı. o da yavaş yavaş farkına varıyordu işte hatamızın. "o yüzden üzerine konuşmamıza gerek de yok. git sen evine, unutalım bunu da burda."

heaven and back, hyuninWhere stories live. Discover now