11. Bölüm (ÖZEL)

Começar do início
                                    

"Duyduğuma göre Yiğit'i araştırıyormuşsunuz." Bu söylediğiyle olduğum yerde kaskatı kesildim.

"Duyduğuna göre mi? Kim duyurdu sana bunu?" dedikten sonra artık aramızdaki ajanın Manolya olduğuna emindim.

"Ben istersem her şeyi duyar ve yaparım ajan. Neden beni yakalayamıyorsun sence? Çok hafife mi alınıyorum?" dedi, üzülmüş taklidi yaparak.

"O boktan ekibinin boktan planlarında beni yakalamak var ama bir şeyi unutuyorsunuz. Hepinizi parmağımda çeviriyorum. Oynatma kısmına da henüz gelmedik. Ama sana bir ayrıcalık yapabilirim. Birlikte dans edebiliriz, çok yetkili emniyet ajanı." dedi.

"Umarım kelepçelerle dans edebilirsiniz, Bay Bilmiş." dedim.

"Duyduğuna göre cevapla o halde. Kim bu Yiğit Dağlı. Bilmediğimiz bir kardeşin mi var?" dedim, düzgün bir cevap vermesini umut ederek.

"Soruma soruyla karşılık verme, sana ne olduğunu sordum ve cevabını almadan tek kelime dahi etmem." dedi, dişlerini sıkarak.

"Cevap verirsem söyleyeceksin yani." dedim ve kollarını göğsümde birleştirdim.

"Benim ayarlarımla haddinden fazla oynuyorsun. Dikkat et, kendini bok çukurunda bulma." diyerek arkasını döndü ve hızla uzaklaştı. Yine gitmişti, elini kolunu sallayarak.

"Sokarım böyle oyunun işine. Neler oluyor lan!" dedim ve söylene söylene karakola ulaştım. Arabada baygınlık geçirmemek adına bütün camları açmıştım bu yüzden de indiğimde saçlarımın birbirine girip kabardığını farkettim. Bir küfürde bunun için ettim.

Karakol merkezinin içine girdiğimde telsiz sesleri, polis koşuşturmaları etrafa hakimdi. Bir suçlu daha yakalanmıştı, bir vaka daha çözülmüştü. Darısı benim dosyalarımın başınaydı. İkinci kata ulaştığımda Can görüş alanıma girdi ve bana yaklaşıp kolumdan tuttu. Aniden yemek yenilmek için kullanılan odaya doğru beni çekiştirdi. Burası bomboştu, kimse yoktu.

"Noluyor be?" diye sordum aksi bir tavırla.

"Sana söylemem gereken şeyler var Cansın." dedi, yüzündeki endişeye karışık heyecan, iyi bir şeyler söylemeyeceğini gösteriyordu.

"Benimde öyle." dedim, eliyle boş sandalyeye oturmam için işaret verdi. Sandalyeyi geriye doğru çekerek bacak bacak üstüne atıp oturdum.

"Seni dinliyorum." dedim.

"Ekin'i kaçıran adam var ya bizim yakaladığımız hani." derken gözünde küçük bir çocuğun üzgün bakışları vardı.

"Hadi Can. Çatlatma insanı." dedim, gözlerinin en içine bakarak.

"O pislik Ekin'in öz babasıymış ve annesini öldürende oymuş." dedi, serçe yutkunarak.

"NE!" dedim, gelen şok etkisiyle sesim yüksek çıkmıştı. Şaşkınlıktan elimde açık kalan ağzımı kapattım.

"Kan dondurucu. Bu, bu nasıl olur." dedim, Ekin'i gözümün önüne getirerek.

"Bunun için küçük çaplı bir planım var, merak etme. Sen bana ne anlatacaktın." dedi. Yüzümü iki elimle kapattım. Duyduğum şeylerden sonra kafam daha çok bulanmıştı. Ciğerlerime derin bir nefes çektikten sonra konuşmaya başladım.

"Manolya hakkında." dedim, gözlerimi yüzüne çıkararak.

"Yiğit Dağlı, ismi konusunu benim yaptığımı nereden gördün ki ya!" dedi fakat ne dediğini anlamadığım için soran gözlerle ona baktım.

KALP ZANLISI Onde histórias criam vida. Descubra agora